Tatlı Sürpriz oor Portugees

Tatlı Sürpriz

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

The Next Best Thing

voorbeelde

Tatlı sürpriz olacak.
A sobremesa será uma surpresa.

Hayat tatlı sürprizlerle doludur
A vida é cheia de doces surpresas

Ne tatlı bir sürpriz
É uma surpresa

O yüzden sana daha tatlı bir sürprizim var.
Foi por isso que fiz uma muito engraçada para ti.

Bu gülünç konuşma, Nataşa için tatlı bir sürprizle son buldu.
A ridícula conversa terminou com uma surpresa agradável para Natacha.

O zaman bunun haricinde olabilecek her şey bize tatlı bir sürpriz olacak demektir.
Então, tudo o que não seja isso será uma boa surpresa.

Benim için tatlı bir sürprizi varmış, anlarsın ya.
Ela tem uma surpresa deliciosa me aguardando, se é que você me entende.

Peki, buraya geldiği zaman onu bekleyen oldukça - tatlı- bir sürpriz olacak.
Bom, quando ela chegar aqui terá uma doce surpresa esperando por ela.

Sen hayatımda karşıma çıkan en tatlı, en güzel sürprizdin.
Você talvez tenha sido... a surpresa mais doce e boa que já me aconteceu.

Pekala Leo. Sana sürpriz bir tatlı getiriyorum.
Muito bem, Leo, vou buscar-te uma sobremesa surpresa.

Sürpriz bir tatlı sizi bekliyor.
Oh, tem sobremesa surpresa!

Evet ve tatlı olarak sana özel bir sürprizimiz var.
Sim, e temos uma sobremesa surpresa especial para você.

Ama Emily'nin, o kadar tatlı bir kız çıkması beklenmedik bir sürprizdi.
Mas o fato de Emily ser encantadora... foi um bônus.

Kermes için biraz tatlı bırakmaya gelmiştim ve hazır buradayken bir sürpriz yapıp oğlumun öğretmeniyle tanışayım dedim.
Vim deixar o bolo para a venda de bolos e pensei em vir aqui e conhecer o professor do meu filho.

Kermes için biraz tatlı bırakmaya gelmiştim...... ve hazır buradayken bir sürpriz yapıp oğlumun öğretmeniyle tanışayım dedim
Vim deixar o bolo para a venda de bolos e pensei em vir aqui e conhecer o professor do meu filho

Barry Dublin'e doğru yol alırken, kafası... tek başına kalan tatlı annesi ve geride bıraktığı evinden çok... bir sonraki gün ve günün getireceği sürprizlerle meşguldü.
E Barry foi para Dublin, pensando menos na mãe que ficara sozinha e no lar que deixara, que no amanhã e em tudo que ele traria.