seksen beş oor Portugees

seksen beş

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

oitenta e cinco

Bir dolar seksen beş sent.
Um dólar e oitenta e cinco.

voorbeelde

Yüzde seksen beş.
Oitenta e cinco por cento.

Bir metre seksen beş santim boyunda
— Um homem alto, de um metro e oitenta e cinco

İnsanların yüzden seksen beşi bir sorun olduğunu biliyor, ama hiçbir şey söylemiyor.
Oitenta e cinco porcento das pessoas sabem que há um problema mas não dizem nada.

Seksen beş uğurludur
ê um número de sorte

Seksen beş?
Oitenta e cinco?

“Dünyada kaç kadın hem bir seksen beş, hem sıska, hem de bomba memeli olabilir?
“Quantas meninas conseguem ter quase um e noventa de altura e ser magras com peitões?

Çünkü torunumla birlikte Downton'ın yüzde seksen beş hissesine sahip oluyorum.
Porque juntos, meu neto e eu, possuímos 5 sextos de Downton.

Otobana gir bam, seksen beş'e kadar bas.
Você vai pra estrada e bate num carro!

Seksen beş.
Setenta e cinco.

“RABBİN meleği çıktı, ve Aşur ordugâhında yüz seksen beş bin kişiyi vurdu.”
“O anjo de Jeová passou a sair e a golpear cento e oitenta e cinco mil no acampamento dos assírios.”

Adamlarımdan seksen beş kayıp verdim efendim
Oitenta e cinco do meu pessoal

"""Türümüzün yüzde seksen beşi Düğüm'e aktarılacak."
— Vamos sim — respondeu a octoaranha. — Oitenta e cinco por cento dos da nossa espécie serão transferidos para Nodo.

Sizce özel timin tutukladığı kişilerin neden yüzde seksen beşi zenci kişilerden oluşuyor?
Por que acha que mais de 85% das prisões do Esquadrão Antidrogas são de pessoas de cor?

Tam aksine, “RABBİN (Yehova’nın) meleği çıktı, ve Aşur ordugâhında yüz seksen beş bin kişiyi vurdu.”
Ao contrário, “o anjo de Jeová passou a sair e a golpear cento e oitenta e cinco mil no acampamento dos assírios”.

“Sekiz-sekiz-beş konusunda bile emin olamıyorum.
Não estou sequer seguro quanto ao 885.

“Eksiksiz yüz seksen beş dolar,” dedi yüksek sesle.
– Cento e oitenta e cinco dólares redondos – disse em voz alta. – Como eu imaginava.

Seksen beş binin üzerinde çocuk burada eğitim alıyor, ki bu da mülteci nüfusunun yüzde kırkını oluşturur.
Há ali mais de 85 000 alunos matriculados em escolas, o que consiste em 40% da população de refugiados.

Ben de seksen beş kapiklik bir sos yaptım, herkes çok beğendi.
Ontem recebi-os por minha vez e apresentei-lhes um molho de oitenta e cinco kopechs; toda a gente gostou muito.

Yüz seksen beş beygir gücünde, on yedi inç tekerlek, dört silindirli motor, ısıtmalı koltuklar ve otomatik bagaj.
Ele tem 185 cavalos, rodas de liga leve aro 17, motor de quatro cilindros, assentos aquecidos, e abertura automática do porta malas.

Seksen beş yıl önce Sirius #B' de berinyum elementi keşfedildi
Há # anos, o beríneo foi descoberto no planeta Sirius #B

Neden seksen beş yaşında evlenmeyecekmişsiniz?
Por que não casar com oitenta e cinco anos, quando não arrisca mais nada?

Yetmiş yaşında mı, seksen mi, seksen beş mi, o kadar yaşlandıklarında kim anlayabilir?
Setenta anos, oitenta, oitenta e cinco, quem há de saber quando elas ficam tão velhas?

Red Sox bir daha Dünya Serisi'ni seksen beş yıl sonra, 2004 yılına kadar kazanamayacaktı.
O Red Sox não voltou a ser campeão até 2004, oitenta e cinco anos mais tarde.

Bana yüz seksen beş frank borçlusun!
Deves-me cento e oitenta e cinco francos!

İyi iş çıkarttın, numara sekiz, beş, yedi...
Bom trabalho, número 857...