adelaida oor Turks

adelaida

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

adelaide

Adelaida y yo, sabemos lo que es la perdida.
Adelaide ve ben, birini kaybetmenin neye benzediğini biliyoruz.

Adelaida

eienaam vroulike

Adelaida, Condesa Palatina de Borgoña

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

Adelaide

Adelaida y yo, sabemos lo que es la perdida.
Adelaide ve ben, birini kaybetmenin neye benzediğini biliyoruz.

voorbeelde

Escucha, Adelaide está en el cuarto de atrás.
Dinle, Adelaide arka odada.

Muy bien, no es Adelaid Adams.
Tamam, o Adelaid Adams değil.

Adelaide no me deja en paz porque sabe que quiero bailar en Milán y en Río.
Adelaide'in bunu söylemesinin sebebi, Milan ve Rio'da dans etmeyi çok istediğimi biliyor olması.

En total, tomó ciento veintiséis años completar esta línea ferroviaria entre Adelaida y Darwin, que atraviesa una de las regiones más remotas, secas y cálidas del planeta.
Yeryüzündeki en kuru, en sıcak ve en ıssız bölgelerden birini aşarak Adelaide’den Darwin’e bağlanan bu demiryolu hattının tamamlanması 126 yıl aldı.

" Adelaide ", en " Guys And Dolls ", y de " María " en " The Sound Of Music ".
Oklahoma'da Ado Annie'yi, Guys And Dolls'da Adelaide'yı... ve The Sound Of Music'te Maria'yı canlandırdı.

Tía Adelaida puede ser tan, emm...
Adelaide Teyze bazen oldukça, şey...

Hola, me llamo Adelaide.
Merhaba, ben Adelaide.

Sí, traer a la doncella de Adelaid.
Evet, hizmetçisini getirdi.

¿Le hablaste de Adelaida?
Ona Adelaide'den bahsettin mi?

El casamiento de Adelaida se ha retardado para que las dos bodas se celebren a la vez.
Adelaida’nın düğünü tekrar ertelendi, iki düğünü aynı günde yapmak istiyorlar, ne şiirsel bir düşünce, değil mi?

Con el respecto que me merece Su Majestad, creo que entiendo... de estas cosas tan bien como la Reina Adelaide.
Kusuruma bakmayın, Majesteleri, ama bu işlerden en az Kraliçe Dowager kadar iyi anladığımı düşünüyorum.

Vamos camino a Adelaide y pensamos que podrías hacernos un buen desayuno.
Adelaide'a gidiyorduk ve kahvaltı için sana uğrayalım dedik.

A finales de la década de 1870, los habitantes de la pequeña colonia de Adelaida, situada en el extremo oriental de la Gran Bahía Australiana, deseaban fomentar el desarrollo económico de la región y establecer una mejor ruta comercial con el lejano norte.
1870’li yılların sonunda, Büyük Avustralya Körfezi’nin doğu ucundaki küçük bir yerleşim yeri olan Adelaide’in halkı, bölgede ekonomiyi geliştirmeyi ve kuzeydeki ücra yerlere uzanan daha iyi bir ticaret rotası kurmayı düşlüyordu.

Watson está en un avión de vuelta a Adelaida y yo aún estoy aquí.
Watson Adelaide'a geri giden bir uçakta ve ben hala buradayım.

Alguien ha visto " el tiempo de Adelaida "?
Adelaide'ki havayı gören var mı?

Debería saberlo. " No es Adelaid Adams. "
Bilmem gerekir. " Adelaid Adams değil " ha?

Dirás que estás en Adelaide, y que tiene un trabajo, que tienes un lugar y estás contenta.
Adelaide ye gittiğini bir iş bulduğunu, bir ev bulduğunu ve mutlu olduğunu yaz.

Calamity ha vuelto y trajo a Adelaid Adams.
Calamity geri döndü ve Adelaid Adams'ı getirdi.

Adelaide y Bernadette llevarán a unos huérfanos a Six Flags mañana.
Adelaide ve Bernadette bazı yetimleri, yarın eğlence parkına götürmeleri gerekiyordu.

Adelaide, necesitamos hablar.
Adelaide, konuşmalıyız.

Mike fue el primer marido de Adelaide, el padre del joven Peter.
Mike, Adelaide'in ilk kocasiydi, küçük Peter'in babasi.

Por Dios, Adelaide.
Tanrı aşkına, Adelaide.

El Adelaide United Football Club es un club de fútbol de Australia con sede en la ciudad de Adelaida, Australia Meridional.
Adelaide United Football Club, 2003 yılında Avustralya'nın Güneyi Adelaide'de kurulmuş Avustralya Hyundai A-Ligi'nde oynayan futbol kulübüdür.

Realizó su primer ensayo público en Willis’s Rooms; pero más tarde trasladó su modelo a la Adelaide Gallery.
Halka açık ilk deneyini Willis's Rooms'da yaptı, ama daha sonra modelini Adeleida Gallery'ye taşıdı.

Habría ido para Mark y Adelaide.
O para Mark ve Adelaide'e giderdi.