évident oor Turks

évident

/e.vid/, /e.vi.dɑ̃t/, /e.vi.dɑ̃/ adjektief, werkwoord manlike

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

belli

adjektief

J'étais pareil, et puis sa foIie est devenue évidente.
Delice kararları belli bir model izleyinceye dek ben de öyleydim.

belirgin

adjektief

Ce que j'aime ce sont les avantages les moins évidents.
Ne ı aşk yapmak daha az belirgin Perks vardır.

aşikâr

Adjective

Ce qui constitue un plus gros mal de tête pour des raisons évidentes.
Bütün aşikâr sebeplerden dolayı daha da büyük bir baş ağrısı olur.

bariz · apaçık · besbelli · aşikar · açık · malum · ayan · aydın

Soortgelyke frases

évider
oymak

voorbeelde

Subtils ou évidents.
İnce mesaj mı, açık mesaj mı?

Vous bluffez, c'est évident.
Blöf yapıyorsun, değil mi?

Mais c'est pas évident.
Ama bu zor ve tehlikelidir.

Je sais que ce que je viens de dire n'est vraiment pas évident.
Az önce söylediğim şeyin tamamen açık olmadığını biliyorum.

Je pensais que c'était évident.
Çünkü bunun bariz belli olduğunu düşündüm.

Ils étaient aussi convaincus maintenant de la supériorité des Portugais, ce qui n'était pas évident.
Aynı zamanda şimdi artık, Portekizlilerin, pek de açık olmayan üstünlükleri konusunda da ikna olmuş görünmekteydiler.

Je suis ici aujourd'hui car les coûts sont évidents.
Bugün buradayım, çünkü bunun bedeli çok açık.

Si vous êtes suspecté dans une enquête criminelle, c’est assez évident, votre téléphone sera sur écoute.
Eğer bir kamu davasında şüpheliyseniz, biliyoruz ki, telefonunuz dinlenecektir.

La troisième raison est un peu moins évidente.
Üçüncüsü biraz daha az bariz.

Il est évident que notre ami a souffert d'un violent traumatisme durant l'enfance.
Belli ki pelerinli dostumuz daha gençken suçla ilgili bir travma yaşamış.

Mais quand le Lisa fut prêt à être lancé, il fut évident que le Twiggy n'était pas fiable.
Ama 1983 baharında, Lisa piyasaya sürülmeye hazır olduğunda, Twiggy’nin sorunlu olduğu ortaya çıkmıştı.

Différent de l'évident?
Apaçık belli olan durumunun dışında mı?

C'est évident.
Bok gibi ortada.

N'est-ce pas évident qu'elle veut juste le récupérer pour l'argent?
Sadece parayı istediği bariz bir şekilde ortada değil mi?

Ce n'est pas évident.
Açık değil.

L’attrait physique de Theodora était plus évident.
Theodora’nın görüntüsü daha hoş.

Certes, il est évident que le mieux est de rester en bons termes. Mais si vous téléphonez régulièrement à ce garçon ou passez beaucoup de temps en sa compagnie lors de moments de détente, vous ne ferez qu’augmenter son chagrin.
Bu yüzden, birbirinize candan davranmanız iyiyse de, düzenli olarak telefonla konuşmanız ya da sosyal ortamlarda birlikte fazla vakit geçirmeniz, muhtemelen onun acısını artıracaktır.

Il était évident que ce prix était vraiment important.
Ödülün çok mühim olduđu ortadaydý.

Pas évident, Adam.
Zor bir karar bu, Adam.

Ce n'est pas évident, vu l'irrégularité de vos livraisons.
Dengesiz ithal programınızla birlikte daha da zorlaşan bri görev.

C'est évident, non?
Belli değil mi?

Tu disais que la réapparition de Dmitry serait trop évidente.
Dmitry'nin gelişinin çok tesadüfi olacağını söylemiştin.

Donc c'est évident, OK.
Yani barizdi, doğru.

Ça me parait évident?
Çok açık değil mi?

Comme si c' était pas évident
Belli olmuyorsa