Australie oor Turks

Australie

/ɔs.tʁa.li/ eienaam vroulike

Île et pays (1), (2)

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Avustralya

eienaam

Un pays d'Océanie, ayant pour capitale Canberra.

Plus d'un million de tonnes de charbon sont minées chaque jour en Australie.
Avustralya'da her gün bir milyon tonun üzerinde kömür çıkarılıyor.

australie

terme géographique (au niveau du pays)

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

avustralya

Plus d'un million de tonnes de charbon sont minées chaque jour en Australie.
Avustralya'da her gün bir milyon tonun üzerinde kömür çıkarılıyor.

Soortgelyke frases

Australie-Occidentale
Batı Avustralya

voorbeelde

Il vit en Australie.
Avustralasya'da yaşar.

Ça, c'est pour le Commonwealth d'Australie.
Bu Avustralya Devleti için.

Le gamin le plus rapide d'Australie Occidentale si ce n'est du pays.
Batı Avustralya'nın en hızlı çocuğu, hatta tüm ülkenin.

Le baobab pousse à l’état naturel en Afrique, à Madagascar et dans le nord-ouest de l’Australie.
Boab ağaçları Afrika’da, Madagaskar’da ve Avustralya’nın kuzeybatısında bulunur.

Je retourne en Australie en octobre.
Ekim ayında Avustralya'ya geri dönüyorum.

Je veux aller à l'école en Australie.
Ben Avustralya'da okula gitmek istiyorum.

▪ Pages 22-3 : En 1974, en Australie, et en 1985, en Colombie, pourquoi tant de gens ont- ils rejeté, par insouciance, les avertissements relatifs aux désastres, et qu’en est- il résulté ?
▪ Sayfa 22, 23: 1974 yılında Avustralya’da ve 1985 yılında Kolombiya’da neden birçok kişi felaket uyarılarını göz ardı etti, bunun sonuçları ne oldu?

Depuis juin 2015, il sert en tant que haut commissionnaire du Canada en Australie.
Haziran 2014 tarihi itibarıyla Avustralya'nın Birleşik Krallık nezdinde Yüksek Komiseri olarak görev yapmaktadır.

Qui est la personne la plus riche d'Australie ?
Avustralya'da en zengin kişi kim?

Il en existe une douzaine d’espèces, dont l’aire de distribution s’étend de l’Australie à l’Arabie et aux régions tempérées en passant par l’Asie et l’Afrique tropicales.
Avustralya’dan başlayıp Asya ve Afrika’nın tropik bölgelerini de içine alarak, Arap yarımadası ve ılıman iklim kuşağına kadar uzayan bir bölgeye yayılmış yaklaşık 12 kobra cinsi vardır.

Il y a un bâtiment de 9 étages à Londres, un nouvel immeuble qui vient d'être terminé en Australie, qui doit en faire 10 ou 11.
Londra'da dokuz katlı bir bina var, Avustralya'da sanırım 10 ya da 11 katlı yeni bir bina.

Cette scène, si éloignée de notre région aride d’Australie-Méridionale, enflammait mon imagination.
Güney Avustralya’daki kurak memleketimizden çok farklı olan bu manzara hayal gücümü harekete geçirmişti.

En 1975, après bien des années heureuses en Afrique australe, nous avons appris que nous devions partir pour l’Afrique de l’Ouest.
Güney Afrika’da geçen uzun ve mutlu yıllardan sonra, 1975 yılında bu kez Batı Afrika’daki Sierra Leone’ye tayin edildik.

En Australie, deux violentes averses de grêle ont provoqué des dégâts s’élevant à près de un milliard et demi d’euros.
Avustralya’da da iki büyük dolu fırtınası 2 milyar dolardan fazla zarara yol açtı.

La plupart des grosses villes d'Australie ont été fortement touchées.
Avustralya'nın birçok büyük şehri çok büyük zarar gördü.

Venez-vous d'Autriche ou d'Australie ?
Avusturya mı yoksa Avustralya'dan mı geliyorsun?

Je vais en Australie.
Avustralya'ya gideceğim.

Ce n'est qu'après avoir visité l'Australie que j'ai réalisé à quel point le Japon était minuscule.
Avustralya’yı ziyaret edene kadar, Japonya’nın ne kadar küçük olduğunu anladım.

Je me souviens d'avoir parlé de ça pour la première fois en Australie, il y a environ un an et demi, lorsque leur académie m'a fait membre d'honneur.
Bunun hakkında ilk defa Avustralya'da konuştuğumu hatırlıyorum, bundan yaklaşık bir buçuk sene önce, oradaki akademinin beni bir bursla onurlandırdığı zamandı.

Mon plan est d'étudier en Australie.
Planım Avustralya'da eğitim yapmaktır.

Le guêpier d’Australie est d’ailleurs appelé fort à propos “ oiseau arc-en-ciel ”.
Avustralya’da yaşayan bir türe de göz alıcı renklerinden dolayı gökkuşağı arıkuşu ya da gökkuşağı kuşu adı verilmiştir.

En 1998, plus de 200 Témoins ont séjourné dans son hôtel à l’occasion d’assemblées internationales en Afrique, en Amérique du Nord, en Australie et en Corée.
Müdürün çalıştığı otelde 1998 yılında, Afrika, Avustralya, Kore ve Kuzey Amerika’da yapılan uluslararası ibadetlere gidişte ve dönüşte 200’den fazla Şahit kaldı.

En Australie, tu te rends compte!
Avustralya'da her yerde!

La langue parlée en Australie est l'anglais.
Avustralya'da, onlar İngilizce konuşurlar.

Pourquoi Rafael, qui était né en Australie, connaissait-il par cœur cette chanson américaine ?
Avustralya doğumlu bir delikanlı olan Rafael niçin bir Amerikan şarkısını ezbere biliyordu?