aurore oor Turks

aurore

/ɔ.ʁɔʁ/ naamwoord vroulike

Aurore (papillon)

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

şafak

naamwoord

Donc nous devrons mentir sur nos lits de mort et nous réjouire car une nouvelle aurore nous succédera?
O yüzden ölümdöşeklerimize Uzanmalı ve keyfini çıkarmalıyız Yeni şafak bizi geçerken?

seher

Noun

On partira en patrouille marabout aux aurores.
Seher vakti, marabut devriyesine çıkıyoruz.

kutup ışıkları

Au- dessus d' eux, les aurores australes dansent pratiquement sans interruption
Üzerlerinde kutup ışıkları, saat yönünde dans etmektedir

aurora

Aurore n'est pas la seule a avoir été sous la malédiction du sommeil.
Uyku laneti altına alınan tek kişi Aurora değil.

başlangıç

naamwoord

Aurore

eienaam

Soortgelyke frases

aurore polaire
Kutup ışıkları · kutup ışıkları · kutup ışığı

aurore boréale
kuzey ışığı

aurore boréale
kuzey ışığı

voorbeelde

Il a raison. Ces lignes bleutées précèdent l'aurore.
O haklı, bulutların üzerindeki tüm o soluk çizgiler şafağın önünden gelir.

Nous construisons un hôtel taillé dans le glacier même, où les amoureux de la nature, les amoureux des aurores nordiques, ou tout simplement les amoureux, pourront admirer les plus merveilleux évènements de la nature de l'endroit le plus sûr de le Terre.
Ya da yalnızca âşıklar dünyadaki en güvenli yerden hayatlarında görebilecekleri en vahşi şeylere tanık olabilsinler diye.

J'ai demandé au juge Mailhot d'aller rendre visite à Aurore Gagnon.
Hâkim Meilhot ve ben Aurore Gagnon'ı ziyaret etmeyi konuşuyorduk.

Selon Winston Churchill, “ l’aurore du XXe siècle semblait calme et prometteuse ”.
Winston Churchill’e göre, “yirminci yüzyılın şafağı parlak ve sakin görünüyordu.”

Les revues n’en voudront pas non plus, ni L’Aube, ni L’Aurore... — Ça, je le sais, affirmai-je
Ne Gündoğumu ne de Şafak dergileri romanınızı kabul edeceklerdir.”[10] “Bunu biliyorum,” dedim sertçe.

Sénateur, vous niez connaître Aurores. Votre nom apparaît pourtant sur ces 37 documents.
Senatör, Kuzey Işıkları'nı bilmediğinizi söylediniz ama bu belgelerde 37 kez isminiz geçmiş.

Songez au programme PRISM et au gâchis Aurores.
Prism ve bu Kuzey Işıkları rezilliğine baksanıza.

À l’aurore, ils pouvaient noter la variation de la déclinaison du soleil en comparant sa position avec celle des étoiles encore visibles.
Şafakta, denizciler güneşin konumunu, hâlâ görünen yıldızların konumuyla karşılaştırarak ne kadar yer değiştirdiğini anlayabiliyorlardı.

Une brise d'aurore querellait les rideaux
Sabah rüzgârı perdeleri uçurdu.

Imaginez cet endroit le jour où le croiseur " Aurore " a tiré à blanc, signalant le début de la révolution.
Bu yeri, Aurora savaş gemisinin devrimin başladığını haber veren, o top atışını yaptığı gün hayal et.

Le vieux Deuteronomy Avant l'aurore
Yaşlı Deuteronomy Şafaktan hemen önce

Le vent de l’aurore la revigora quelque peu mais il lui fallut plusieurs minutes pour reprendre la parole.
Şafak rüzgârı onu bir ölçüde canlandırsa da, yeniden konuşabilmesi için birkaç dakikanın geçmesi gerekti.

C'est l'aurore d'une espèce.
Yeni bir türün başlangıcı.

Mais il faudra vous lever à l’aurore », ajouta-t-elle.
“Ama şafakla birlikte kalkman gerek,” diye de ekledi.

Les éruptions solaires et les explosions de la couronne déclenchent des aurores intenses, des manifestations colorées de lumière, visibles dans la haute atmosphère, près des pôles magnétiques terrestres.
Güneş püskürmeleri ve koronadaki patlamalar, Dünya’nın manyetik kutuplarına yakın yerlerin üst atmosferinde güçlü ve rengârenk ışık olaylarının görülmesine neden olur.

Au- dessus d' eux, les aurores australes dansent pratiquement sans interruption
Üzerlerinde kutup ışıkları, saat yönünde dans etmektedir

On devrait attendre pour le moment et se lancer demain aux aurores.
Yani en iyisi şimdilik oturup sabah ilk iş aramaya başlayalım ha?

Que nous chantons à l'aurore
Bize sen yol göster Biz şarkı söylerken

C'est l'aurore australe.
" Aurora Australis " Güney Işıkları.

Ils ont l'intention de le tuer à l'aurore!
Onu şafak söktüğünde öldürmeyi planlıyorlar.

L'Alaska, le Klondike, les aurores boréales.
Alaska, Klondike, Kuzey Işıkları.

Ils auraient récupéré une partie du code source du projet Aurores sur un ordinateur portable.
Corwin, Kuzey Işıkları kaynak kodunun bir kısmının bir dizüstü bilgisayar ile sızdırıldığını düşünüyor.

” “ Quelle est cette femme qui abaisse sur nous ses regards comme l’aurore, belle comme la pleine lune, pure comme le soleil brûlant ?
“Bakışı seher gibi, ay gibi güzel, güneş gibi temiz, . . . . bu kadın kimdir?”

En Ton nom je sacrifierai une brebis du troupeau de mon père, parmi celles qui ont brouté dans l'aurore bleutée:
Senin adına babamın sürüsünden bir koyunu kurban edeceğim.

UN SOIR de 1946, mon père et moi étions assis dans la voiture, en train de contempler l’aurore boréale dansant dans le ciel.
YIL 1946, bir gece babam ve ben otomobilin içinde oturmuş gökyüzünde dans eden kutup ışıklarını seyrediyorduk.