fréquenter oor Turks

fréquenter

/fʁe.kɑ̃.te/ werkwoord

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

sık sık gitmek

J'ai fréquenté ce club.
O kulübe sık sık gittim.

Soortgelyke frases

fréquenté
sıkça

fréquente
sıkça

voorbeelde

Vous plaignez un homme qui fréquente une nazie?
Edepsiz bir Nazi'yle düşüp kalkan adama mı acıyorsunuz?

Ca leur donne une occasion de fréquenter d' autres gens
Bu onlara sosyalleşme şansı veriyor

Les catastrophes naturelles sont de plus en plus fréquentes et de plus en plus destructrices. Comment les anticiper ?
Doğal afetler giderek daha sık yaşanıyor ve daha yıkıcı hale geliyor. Öyleyse bu felaketlerle nasıl başa çıkılabilir?

On se fréquente pas.
Biz çıkmıyoruz.

Ces bars ne sont pas fréquentés par des gens ordinaires.
Barlara giden kişiler sıradan insanlar değildir.

Il a pu les fréquenter.
Belki de sivil olarak tanışıyorlardır.

Malgré tout, cette allée n’était pas très fréquentée et ils n’étaient pas mal
Her şeye rağmen bu yoldan çok kimse geçmezdi ve pek de fena sayılmazlardı

En un sens, les chansons sont comparables à des fréquentations.
Şarkılar bazı yönlerden birlikte vakit geçirdiğimiz kişilere benzer.

En novembre 2012, il commence à fréquenter l'actrice Brittany Snow,,.
Kasım 2012'de Brittany Snow ile ilişki yaşamaya başladı.

Il écrivit au tableau les fautes les plus fréquentes.
En sık rastlanan hataları tahtaya yazdı.

Les sautes d'humeur sont fréquentes avec les médicaments anti-rejet.
Doku reddi ilaçlarının ruh hâlinde gelgitlere yol açması oldukça normal.

Ces saints bûchers auraient été bien plus fréquents et éclatants s’il y avait eu davantage de combustible.
Bu kutsal ateşler çok daha fazla sayıda ve daha parlak olabilirdi, fakat yakılacak kitap sayısının azlığı buna engel oluyordu.

Mr. James est un joueur de craps fréquent et très accompli.
Bay James sık gelen müşterilerimizden biridir ve başarılı bir zar oyunu oyuncusudur.

Veillez à ce qu’il dispose d’un endroit calme pour faire ses devoirs, et à ce qu’il fasse des pauses fréquentes.
Ev ödevini yapabilmesi için sessiz bir ortam sağlayın ve çocuğunuzun sık sık ara vermesine izin verin.

16. a) Pourquoi était- ce un tel privilège que de fréquenter Jésus?
16. (a) İsa ile arkadaşlık etmeyi bir imtiyaz haline getiren neydi?

Tu devrais pas fréquenter ce pervers.
Bu pezevenkle takılmamalısın.

Tu l'as fréquentée juste après que je l'ai virée.
Ben onu kovduktan sonra onunla görüşmeye başladın.

Les jeunes s’interrogent : Quel mal y a-t-il à fréquenter en cachette ?
Gençler Soruyor: Biriyle Gizlice Çıkmanın Nesi Yanlış?

Alors, pourquoi Gordon sacrifierait-il la femme qu'il fréquente au lieu de ma fiancée?
Peki Gordon neden sevgilisinin nişanlım yerine ölmesini ister?

Croyez-vous que je vais laisser ma fille grandir sans pouvoir fréquenter les seuls gens convenables d’Atlanta ?
Sanıyor musun ki, kızımın Atlanta'daki her güzel şeyden mahrum olarak büyümesine fırsat vereceğim?

Questions fréquentes sur le baptême
Vaftiz Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Il est fréquent d’y voir des groupes traîner pendant des heures.
Buralarda saatlerce boş gezen gençler görmek mümkündür.

Il est venu à San Miguel, a fréquenté des gens... très, très mauvais et malsains.
San Miguel'e geldi ve kötü gruplara katıldı. Çok, çok kötü kişilere.

Fréquentations et influence de l’entourage sont étroitement liées.
Arkadaşlıklar konusuyla yakından bağlantılı olan diğer bir konu da, arkadaş baskısıdır.

Chérie, tu nous as menti sur tes sorties et tes fréquentations.
Yavrum, gittiğin yerler ve birlikte olduğun kişiler hakkında yalan söyledin.