müstehcen oor Tsjeggies

müstehcen

adjektief

Pornografi ile ilgili veya onu içeren.

Vertalings in die woordeboek Turks - Tsjeggies

pornografický

adjektief

Pornografi ile ilgili veya onu içeren.

sprostý

naamwoord manlike

Evet, üstü kapalı bir biçimde terbiyesiz, fakat hafif müstehcen bir imayla.
Ano, sprosté, ale skryté a s jemným podtextem stolice.

voorbeelde

Yenmek için bir müstehcen tehdit.
Obscénní hrozba, kterou je třeba zapudit.

Millet, bekârlığa veda partilerinin müstehcen olduğunu sanırdım ama bunların tek yaptığı şey konuşmak.
Já myslela, že rozlučky mají být plné prostopášností, ale ony si tam jen povídají.

Kaputun üzerine müstehcen bir kitap ismi yazılmış.
Na kapotě je napsané jméno oplzlé knihy.

Dinç müstehcen ve kendisinin farkında bir hanım.
Ano, říkám, že je smyslná, oplzlá žena eědomá si sama sebe.

Acaba doğru bilgiler verecek misiniz, yoksa çocuklarınızın yaşça daha büyük olan çocuklardan yanlış veya ihtimal müstehcen cevaplar almalarına izin mi vereceksiniz?
Chceš dát přesnou informaci, nebo děti necháš, aby dostaly od větších dětí špatné nebo nesprávné odpovědi, možná dokonce v nějaké oplzlé souvislosti?

Senin müstehcen eğlenceni istemiyorum.
Tvoje ujetý hry mě nebaví.

Annesinin müstehcen fotoğraflarını götürmek yerine,
A já se vsadím, že se měl sejít s Georgem.

" Mahrem " müstehcen bir sözcük değil.
Intimní není sprosté slovo.

Bugünlerde çocuklar ne seviyor bilmiyorum ama insanlar müstehcen külotlar için bir iki kâğıttan fazla ödüyor olamaz, değil mi?
Nevím, jaká je dneska mládež, ale přece nemůžou za špinavý spodní prádlo utratit víc než pár dolarů, nebo jo?

Tam olarak anlamadım ama müstehcen bir şey galiba.
Asi jsem to nepochopil, ale vím, že to bylo nemravné.

Müstehcen filmleri değil ama!
No, ne všechny, zvrhlíku!

Demek sonunda bilgisayar salonunda müstehcen filmler izlerken yakalandı ha?
Tak ho konečně přistihli při sledování nemravností v počítačích, co?

Hakaret etmek, sövmek, kutsal şeylere saygısızlık etmek, küfretmek, müstehcen şakalar yapmak ve açık saçık sözler kullanmak bazen fiziksel yaralardan daha fazla zarar verebilir.
Urážky, klení, nadávky, rouhání a oplzlosti mohou působit bolest — a někdy víc než tělesná zranění.

Müstehcen Çizmeler'de mi oynamış?
Myslíš v Hříšných botkách.

Evet, tabi bunlar müstehcen şeylerse, Lois.
Jo, Lois, kdyby to aspoň byly prasárny.

2 Okul içinde veya dışında, evlilik öncesi seksin, müstehcen konuşmaların, tütün ve uyuşturucuların kötüye kullanımının kirletici etkileriyle bombardıman ediliyorsun.
2 Ve škole i mimo školu na tebe neustále útočí znečisťující vlivy, které vyzdvihují předmanželský sex, sprostou mluvu a zneužívání tabáku a drog.

Duvara müstehcen kelimeler kazıdı.
Psal obscenní slova na zeď.

Neden hep en müstehcen fotoğraflar çirkin kişilerindir?
Proč si oškliví lidi vždycky fotí největší prasárny?

Müstehcen fotoğraf koleksiyonundan biraz daha fotoğraf mı yok ediyorsun, Tony?
Zničil si nějakou fotografií ze své špinavé sbírky, Tony?

Şimdi de sadece müstehcensin.
Teď už jsi jen sprostá.

Bildiğiniz gibi, ürünlerimizin bazıları biraz müstehcen.
Jak jistě víte, některé z našich produktů jsou trochu pikantí.

Yanında da müstehcen tişörtçü var.
Je z toho'Lube-And-Tune', sousedíci s obchodem s nemravnými tričky.

Ama bu müstehcen ritüellerle fazlasıyla doğrudan özdeşleşmiş oldum.
Ale příliš jsem se přímo ztotožnil s těmi obscénními rituály.

Ya bana acayip müstehcen bir şey söyleyeceksin ya da...
Někdo by řekl, že to mohlo být celkem zvrácené...

" Kamuya açık yerlerde, kasıtlı olarak, müstehcen şarkı, türkü ya da herhangi bir kelime söyleyen kişiler kötü davranıştan suçludurlar. "
Každé obscénní vystoupení na veřejnosti je přestupek.