torun oor Deens

torun

[tɔɾʊn] naamwoord

Çocuğunun çocuğu.

Vertalings in die woordeboek Turks - Deens

barnebarn

naamwoord onsydig

çocuğun çocuğu

Tom ve Mary torunlarına Noel için bisiklet satın aldı.
Tom og Mary købte en cykel til deres barnebarn til jul.

sønnesøn

naamwoord

Tek oğlum ve onun varisi için bir armağan. Ve tabiî ki güzel bir eş ve gelecekteki torunum için.
Skål for min eneste søn, hans smukke hustru og min kommende sønnesøn.

dattersøn

naamwoord

Torununun sürgün edildiği adadan geçeceksin
Du kommer jo forbi den ø, din dattersøn blev forvist til

sønnedatter

naamwoord

Farad'n makbul bir eş olarak şekillendirilebilir... özellikle de torunun gibi özel biri için.
Farad'n kunne indrettes efter en acceptabel ægtefælle... for en så speciel som din sønnedatter.

datterdatter

naamwoord w

Kızım ve torunum için.
For min datter og datterdatter.

Torun

eienaam

Soortgelyke frases

erkek torun
barnebarn · dattersøn · sønnesøn

kız torun
datterdatter · sønnedatter

voorbeelde

Büyük ihtimalle ahırda sen Liam'ı aldığında kapıyı kırmaya çalışan iri adam Tor'un köpeğiydi.
Tors hund var nok den store, som forsøgte at slå døren ind.

Sofia, benim için bir torun gibiydi.
Sofia var som et barnebarn for mig.

" Süper İsveç Meleği, " Tor Johnson!
" Supersvenskeren " Tor Johnson!

Çocuklar benim torunum.
Det er mine børnebørn.

Torunum!
Mit barnebarn.

Moskova yeniden inşa edildi, fakat, Aralık 1237’de meşhur Cengiz Han’ın torunu Batu Han’ın idaresindeki Moğollar Moskova’yı tekrar ele geçirip temellerine kadar yaktılar.
Moskva blev genopbygget, men i december 1237 blev byen indtaget og brændt ned til grunden af mongolerne under Batu Khan, barnebarn af den berømte Djengis Khan.

Altı torun ve torunların dört çocuğu dahil, hayatta olan üç çocuğumuzun ailelerinin tümü, büyük ölçüde sevgi dolu eşimin desteği sayesinde Yehova’nın hizmetinde faaliyet gösteriyor.
At vore tre levende børn og deres familier — som består af seks børnebørn og fire oldebørn — alle er aktive i tjenesten for Jehova, skyldes hovedsagelig min kærlige ægtefælles støtte.

Küçük torunun sende kalsın istiyorsan bunu yapacağımızdan emin olmalısın.
Vil du beholde dit barnebarn, er du nødt til det.

Lipit tortu.
Lipidrester.

II. Katerina ve torunu I. Aleksandr zamanında Neoklasik mimari özellikle başkent Sankt-Peterburg'da gelişmiştir.
Under Katarina den Stores og hendes barnebarn Aleksandr I's regeringstid blomstrende af den neoklassiske arkitektur, især i hovedstaden Sankt Petersborg.

Bir gün torun görmek istiyorsan lanet botlarını yakmak zorunda kalacaksın.
Hvis du vil gøre dig håb om børnebørn, er du nødt til at brænde de satans støvler.

Haziran 2006'da, Rus çarlık kuyumcusu Peter Carl Fabergé'nin torununun torunu Sarah Fabergé, George Best için bir Faberge yumurtası yapılması için çalışmalara başladı.
I juni 2006 blev Sarah Fabergé, olde-barnebarnet af den russiske imperial juveler Peter Fabergé, bestilt til at skabe George Best-æggene som en hyldest.

Torun sahibi olmak, hayattaki en büyük sevinçlerden biri.
En af livets største glæder er at være bedsteforældre.

Bugün ailemle birlikte: eşim, beş çocuğum, gelinim, üç torunum ve Pépé’nin ailesi
I dag, omgivet af min familie — min hustru, mine fem børn og tre børnebørn samt Pépés familie

Yetişkin torunların büyük bir kısmı en yakın oldukları büyükanneleriyle ya da büyükbabalarıyla düzenli görüşüyorlar.”
Mange voksne børnebørn har regelmæssig kontakt med deres bedsteforældre.“

"""Bu Donas'ın torunu ya da onlardan biri."
„Det er Donas’ barnebarn ... eller et af dem.

(II. Tarihler 14:9-12) Asa’nın oğlu Yehoşafat, Ammonlu, Moablı ve Edomluların birlikte geliştirdikleri saldırıdan kurtulur. Onun uzak torunu Kral Hizkiya ise yıllar sonra Yehova’ya aynı güveni gösterdiği için, Asurluların saldırısından kurtarılır.—II. Tarihler 20:1-26; 32:9-23.
(2 Krønikebog 14:9-12) Asas søn Josafat blev reddet fra et forenet angreb fra Ammon, Moab og edomitterne, og mange år senere blev hans efterkommer, kong Ezekias, frelst fra Assyriens magt på grund af en lignende tillid til Jehova. — 2 Krønikebog 20:1-26; 32:9-23.

Hahamlar 72 çevirmenle ilgili efsaneyi reddederek şunu belirttiler: “Bir zamanlar beş ihtiyar Tora’yı Kral Ptolemaios için Yunanca’ya çevirdi ve o gün, altın buzağının yapıldığı gün gibi İsrail için uğursuzdu, çünkü Tora doğru olarak tercüme edilemezdi.”
Rabbinerne forkastede overleveringen om de 72 oversættere og sagde i stedet: „Det skete engang at fem ældste oversatte Toraen for kong Ptolemaios til græsk, og den dag var lige så skæbnesvanger for Israel som den dag man lavede guldkalven, for Toraen kunne ikke oversættes nøjagtigt.“

Siz Suwa'nın torunusunuz.
Du er Suwas barnebarn.

Kızının ve torunun ölümünden sonra hep üzgün görünürdü zaten.
Siden hendes datter og barnebarn døde, virkede det altid sådan.

Torunum için yemek bulacağım.
Jeg vil finde noget mad til mit barnebarn.

Yaklaşık 13 yıl önce bir gün, Kardeş Brems’in en büyük torunu beni aradı.
En dag for næsten 13 år siden ringede bror Brems’ ældste barnebarn til mig.

Hatta torunların belki.
Nogle små børnebørn, måske.

Neden bu adam için birşeyler yapamıyorsun, Tor?
Hvorfor kan I ikke gøre noget for ham?