kumru oor Estnies

kumru

naamwoord

[1] Güvercinler takımından kuş

Vertalings in die woordeboek Turks - Estnies

turteltuvi

naamwoord

Eğer kuşlardan bir kurban sunuluyorsa, kumru ya da güvercin yavrularından olmalıydı.
Kui ohver toodi lindudest, pidi see olema noor tuvi või turteltuvi.

kaelus-turteltuvi

Kumru

Proper noun

Vertalings in die woordeboek Turks - Estnies

Kaelus-turteltuvi

voorbeelde

Hadi, çifte kumrular.
Lähme, armastajad.

Siz çifte kumrular başka ne yapacaksınız?
Mis teid, armunuid, ees ootab?

Kutsal Kitap, İsa doğduğunda Meryem’in kurban olarak “bir çift kumru veya iki yavru güvercin” sunduğunu söyler, ki bu, yoksul kişilerin sunduğu bir kurbandı (Luka 2:24; Levioğulları 12:8).
Kui ta pärast Jeesuse sündi ohvri tõi, oli selleks „paar turteltuvi või kaks tuvipoega”, mida tavaliselt ohverdasid Jehoovale vaesed (Luuka 2:24; 3. Moosese 12:8).

Siz çifte kumrular devam edin.
Te võite ees minna, tuvikesed.

Kumruyu zımparayla çıkardım.
Ma võtsin selle tuvi lihvijaga maha.

Sonra 40. gün bebeği birkaç kilometre uzağa, Beytlehem’den Yeruşalim’deki mabede götürdüler ve Kanunun yoksul kişiler için izin verdiği arınma sunusunu (iki kumru ya da iki güvercin) sundular.
Maarja puhastuspäevade täitudes, kui laps oli 40-päevane, viisid nad ta Petlemmast kümmekonna kilomeetri kaugusel asuvasse Jeruusalemma templisse ja tõid seal ohvri, mille seadus lubas vaesemal rahval tuua: kaks turteltuvi või kaks muud tuvi.

İsrailoğullarından bir kişi kurban olarak bir koyun ya da keçi sunamayacak kadar fakirse, bunun yerine iki kumru ya da iki güvercin sunabilirdi.
Kui iisraellane oli liiga vaene, et tuua ohvriks lammas või kits, võis ta selle asemel ohverdada kaks turteltuvi või kaks muud tuvi.

Kumrular gibiydik.
Olime nagu kaks armunud turteltuvi.

Keyfinizi kaçırdığım için üzgünüm ama siz iki kumrunun başka seçeneği yok.
Vabandan, et te unistused purustan, aga teil tuvikestel pole teist valikut.

Ben bir kumru kadar masumum peder, beni bilirsin.
Hei, ma olen süütu nagu tuvi, padre, sa ju tead mind.

Beyaz kanatlı kumrular olgunlaşan meyvelere ilk ulaşanlardandır.
Valgetiib-tuvid on esimesed, kes valmivate viljade juurde jõuavad.

Eğer kuşlardan bir kurban sunuluyorsa, kumru ya da güvercin yavrularından olmalıydı.
Kui ohver toodi lindudest, pidi see olema noor tuvi või turteltuvi.

Kumruların ve yusufcukların ötüşü yalnızlaştırıyordu, herkes ölmüş gibi.
Õhus kostuv tuvide kudrutamine ja kiilide sumin pani mind tundma üksikuna, nagu oleksid kõik surnud

Eee, çifte kumrular ne zaman yuvadan uçuyor?
Nii, millal siis armulinnukesed oma pessa lendavad?

Hey çifte kumrular, sizler bize katılacak mısınız?
Dzhungli palavik, kutid tahate liituda?

Sapının bir yüzüne hurma yaprakları, diğer yüzüne kumrularla çevrili bir kadın başı deseni oyulmuş fildişi bir kaşık da bulunan eserler arasındadır.
Üheks leiuks on ka elevandiluust lusikas, mille varre ühele poole on graveeritud palmilehed ja teisele poole naise pea, mis on tuvidest ümbritsetud.

Orada kumrular gibiydiniz.
Ennist paistsid lausa mõnulevat.

Mavi tüylü alakarga, kumru ve sinekkuşlarıyla dolu bahçe de içinde olmak üzere etraflarındaki hoş çevre, onların kendilerini Yüce Yaratıcıları olan Yehova Tanrı’ya daha da yakın hissetmelerine neden oldu.
Tänu ülimeeldivale ümbruskonnale, kaasa arvatud aed, mida täiendasid sininäärid, tuvid ja koolibrid, tundsid nad endid veelgi enam ligi oma Suurele Loojale, Jehoova Jumalale.

Siz çifte kumruların kanatlarınızı çırpmanızın vakti gelmişti.
Oli ka juba aeg, et te armulinnukesed oma tiibu lehvitama hakkate.

Siz çifte kumruların kanatlarınızı çırpmanızın vakti gelmişti
Oli ka juba aeg, et te armulinnukesed oma tiibu lehvitama hakkate

Hayır, hayır ama bazen burada kumru avlarlar.
Ei, aga vahel nad peavad seal tuvijahti.

Kuşların günlük yaşantısını pencerinizden bakarak bile gözlemleyebilirsiniz. Kışın damlara tüneyen sığırcıkları, saksılardan soğan aşıran kargaları, birbirine kur yapan kumruları, yorulmadan yuva ören kırlangıçları ya da ok gibi uçarak yavrularına yem taşıyan ebabilleri görebilirsiniz.
Lindude igapäevaelu võib jälgida lausa oma köögiaknast — näiteks seda, kuidas musträstas usse maa seest välja sikutab, kärbsenäpp putukaid jahib, tuvi oma väljavalitule muljet avaldada püüab, pääsuke väsimatult pesa ehitab või ohakalind näljaseid järeltulijaid toidab.

Hey çifte kumrular
Tere, teie kaks armulindu

Onlar Kanunun şart koştuğu gibi, bir koçla birlikte bir kumru ya da bir güvercin mi sundular?
Kas nad tõid ohvriks jäära ja tuvi, nagu Seadus nõudis?

Kanunda şöyle deniyordu: “Eğer kuzu için gücü yetmezse, o zaman . . . . iki kumru, yahut iki güvercin yavrusu getirecek.”
Seadus ütles: „Kui ta jõud ei luba tuua pudulojustest, siis ta toogu ... kaks turteltuvi või kaks muud tuvi.”