Kulaklık oor Sjinees

Kulaklık

Vertalings in die woordeboek Turks - Sjinees

耳機

naamwoord

Yani, kendi dairemde ses geçirmez kulaklık takmak zorunda kalmaktan daha iyi.
這總比 在 自己 的 公寓 還要 戴 降噪 耳機 好多 了

kulaklık

Vertalings in die woordeboek Turks - Sjinees

耳機

naamwoord

Yani, kendi dairemde ses geçirmez kulaklık takmak zorunda kalmaktan daha iyi.
這總比 在 自己 的 公寓 還要 戴 降噪 耳機 好多 了

耳机

Eğer kulaklık alacaksanız, alabildiğinizin en iyisini alın, çünkü kalite demek yüksek sesli dinlemek demek değildir.
如果你们要使用耳机 也请买你能付得起的最好的一种 因为质量好意味着音量不用太大

助聽器

naamwoord

听筒

Soortgelyke frases

Kulaklık Sanallaştırma modu
耳機音效模擬模式 · 虚拟头戴耳机模式

voorbeelde

Kulaklığını bulmuşlar.
他们 找到 了 他 的 耳机

Örneğin, eğer stereo kulaklık kullanıyorsanız sesi, etrafınızdaki diğer sesleri duyabilecek kadar kısabilirsiniz.
例如,要是用耳机,可把音量调低,让你可以听到周遭的声音。

Adamın kulaklığı var Carrie.
他 戴著 通話 設備 卡莉

Tamam, şu mikrofon kulaklığıma bağlı.
好 了 这个 麦克风 是 连 到 我 耳机 的

Çalıştığınız böyle bir yerin durumunun daha iyi olacağını düşünmüyorsanız, kendinizi bir kulaklıkla korumanız belki iyi olur.
你若在这种地方工作,而环境看来没有改善希望,你也许应当考虑用耳套或耳塞来保护自己的听觉。

Michael, kulaklığını unutma.
Michael 别忘了 戴上 耳机

Kulaklıkları takın lütfen.
可惜 是 我 的 前女友 雖然 在 當時 她 還是 我 的 女朋友

Yaygınlaşan kulaklık kullanımı 3 büyük sağlık problemini getiriyor.
耳机的广泛使用带来的后果是 三大严重的健康问题。

Bir kulaklığın ve içeride adamın olduğunu, sana paranın yerini söylediğini biliyorum.
我 知道 你 戴 了 耳机 观众 里 有 你 的 帮手

Sadece yakınına kulaklık getirilerek NPR daki ICD lerin performansları engellenebiliyor.
NPR 上曾经有过一则新闻报到了 (美国国家公共广播电台) 一些ICD的运行甚至可以被 放在其上面的一副耳机扰乱

Kulaklıklar arka plan gürültüsünü yalıtırken ses sızıntısını önleyebilir.
耳機可以隔絕背景噪音並避免音訊外洩。

Cihaz kulaklık üstündeki tekerleğini kullanarak kalibre edilebilir.
可以使用耳机顶部的滚轮校准设备。

Kanada Müzisyen Klinikleri’nin kurucularından Marshall Chasin’e göre, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan anketler, gençlerin, kulaklıkla müzik dinlerken sesi çok açmaları yüzünden giderek daha fazla işitme kaybına uğradığını gösteriyor.
马歇尔·蔡辛是加拿大音乐家诊所的创办人之一,他说据美国和加拿大的调查显示,越来越多的年轻人,因用耳机收听音量过高的音乐而听觉受损。

Ucunda küçük kulaklıkları olanlardan mı?
末尾 有 小 的 塑料 聽筒 嗎

Eğer kulaklık alacaksanız, alabildiğinizin en iyisini alın, çünkü kalite demek yüksek sesli dinlemek demek değildir.
如果你们要使用耳机 也请买你能付得起的最好的一种 因为质量好意味着音量不用太大

Örneğin yakın zamanda Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre üniversite öğrencilerinin yarısı günde en az 6 saatini bilgisayar başında, gözleri televizyona kitlenmiş halde ya da kulaklarında kulaklıkla geçiriyor.
例如,2006年的《时代》杂志报道,在美国,8-18岁的青少年每天平均有六个半小时对着电子产品,他们不是眼睛盯着电视、耳朵塞着耳机,就是两手拿着电子游戏的控制器或打着电脑的键盘。

Tom kulaklık takıyor.
汤姆在戴着耳机。

Alıcıya geldiklerinde, aynı sürecin ters işlemiyle telefonun kulaklığında ses dalgalarına çevrilir.
当它们到达接收端时,以逆转的过程将之改回音波,送入电话的耳机中。

Filmin son sahnesinde Chalamet, film için yazılmış orijinal şarkılardan birisi olan "Visions of Gideon" parçasını kulaklığında dinlerken, yönetmen ondan tek sahnede üç farklı durumu canlandırmasını istedi.
柴勒梅德在拍攝最後一組鏡頭時,戴著耳機聽著爲電影創作的其中一首原創歌曲《基甸的幻象》,導演要求他每一鏡以三種不同的方式演出。

Bir çift kulaklık ve taktığınızda iki küçük delik dışında etrafı göremediğiniz bir gözlük takıyorum. Çünkü dikkat dağılması bir hafıza yarışmacısının en büyük düşmanıdır.
它有一对耳塞 一副护目镜 镜面全部遮黑 就留了两个小孔 因为竞技记忆者最大的敌人就是注意力分散

Kulaklıktan birşeyler duydum..
他往 西飛 , 我 聽 到 異常 對 話

Gözlük ya da kulaklık falan lazım değil mi?
我們 需要 護目鏡 或者 耳塞 或者 之類 的 東西 嗎 ?

Domingo boya yaparken Kutsal Kitabın ve dergilerin kayıtlarını dinliyordu fakat Jemima kulaklığıyla pop müzik dinlemeyi tercih ediyordu.
爸爸常常一边工作,一边听圣经和杂志的录音,女儿却喜欢带着耳机听流行音乐。

Kulaklıkta ne duydun?
你 聽 見 什么 了

Efendim, en iyisi kulaklığı alın
? 长 官 , 你 最好 戴上 耳 机 。