sürdürülebilirlik oor Deens

sürdürülebilirlik

naamwoord

Vertalings in die woordeboek Turks - Deens

bæredygtighed

Yani eğer sürdürülebilirlik bugün finansal olarak önemli ise
Så hvis bæredygtighed har finansiel betydning i dag,

Sürdürülebilirlik

Vertalings in die woordeboek Turks - Deens

Bæredygtighed

Sürdürülebilirliği dikkate alan şirketler
Klarer virksomheder, som tager bæredygtighed med i overvejelserne,

voorbeelde

Sadece şunu eklemek istiyorum, bu yöntemi bir çok dünya problemine uygulayarak okulu bırakanların sayısını değiştiriyoruz, bağımlılıkla savaşıyoruz, gençliğin sağlığını güçlendiriyoruz, gazilerin travma sonrası depresyonlarını zaman benzetmeleriyle --mucize gibi-- iyileştiriyoruz. sürdürülebilirliği ve korunmayı teşvik ediyoruz, yüzde 50 bırakma oranı olan fiziksel rehabilitasyonu azaltıyoruz, intihar teröristliğine başvurmayı kesiyoruz, ve zaman-bölgesi çatışmaları sonucunda oluşan aile çatışmalarını düzeltiyoruz.
Jeg vil bare sige, at vi udnytter dette til mange verdensproblemer: ændre frafaldsprocenten for skolebørn, bekæmpe afhængighed, forbedre teenagesundhed, kurere veteraners PTSD (posttraumatiske reaktioner) med tidsmetaforer -- få mirakelkure -- fremme bæredygtighed og bevarelse, reducere fysisk genoptræning, hvor der er 50-procent frafald, ændre appeller til selvmorderiske terrorister og ændre familiekonflikter som tidszone-sammenstød.

Lütfen mevcut proje sürdürülebilirliğini ve değerlendirilmesini sağlamak üzere gerçekleştirilen önlemleri açıklayınız.
Beskriv de metoder I har anvendt for at sikre en ordentlig forankring og evaluering af projekt.

Sürdürülebilirliği sadece önemli olarak değil, şirketin başarısı için de kritik olarak görmeye başladılar.
De begyndte at se bæredygtighed som ikke bare vigtig, men afgørende for en virksomheds succes.

Adil bir soru da şu olur, peki ya bütün bu sürdürülebilirlik riskiyle ilgili şeyler abartılmışsa, büyütülmüşse, acil değilse, dürüst tüketiciler veya hayat tarzı seçimi için olan bir şeyse?
Nu ville et fair spørgsmål være, hvad hvis al dette om bæredygtighedsrisiko er overdrevet, overvurderet, det er ikke hastende, noget for dydige forbrugere eller livsstils valg?

Bu riskler doğrudan bu ülkenin sürdürülebilirliğini ve devamlılığını etkiler .
Disse risici påvirker direkte denne nations bæredygtighed fremover.

" Sürdürülebilirliğin başladığı yer. "
Starten på bæredygtighed.

Oh, sürdürülebilirlik.
Åh, de bæredygtige ting.

Özetle, toplumun sosyal olarak negatif özellikleri sanayinin pozitif yönde ödüllendirildiği girişimler haline geldi ve problem çözmeye yönelik herhangi bir ilgi veya çevresel sürdürülebilirlik ve koruma doğası gereği ekonomik sürdürülebilirliğe ters düştü.
Det korte af det lange er, at socialt negative forhold i samfundet er blevet positivt belønnede foretagender for industrien og at enhver interesse i problemløsning eller miljømæssig bæredygtighed og bevarelse i sig selv står i modsætning til økonomisk bæredygtighed.

Dünyadaki genel müdürlerin yaklaşık yüzde 80'i sürdürülebilirliği inovasyonda artış ve endüstrilerinde rekabet avantajına erişmenin kaynağı olarak görüyor.
Omkring 80 procent af verdens direktører ser bæredygtighed som roden til vækst i innovation og ledende til en konkurrencefordel i deres industrier.

Bunun tüm sporların güvenilirliğini, dolayısıyla sürdürülebilirliğini etkileme olasılığı var.
Det kan potentielt set påvirke al sports troværdighed og derfor al sports fortsatte levedygtighed.

Yani eğer sürdürülebilirlik bugün finansal olarak önemli ise ve tüm belirtiler gelecekte daha önemli olacağını gösteriyorsa, özel sektör bu konuya dikkat ediyor mu?
Så hvis bæredygtighed har finansiel betydning i dag, og alle tegn peger på endnu mere i morgen, er den private sektor så opmærksom?

Aydın hükümdarlarımız, tamamı iyi yönetim kapsamında yer alan sosyal gelişmişlik, çevresel sürdürülebilirlik, kültürel koruma ile bağlantılı olarak ekonomik büyümeyi dikkatlice dengeleyerek yorulmaksızın ülkemizi geliştirmek için çalıştılar.
Vores oplyste monarker har knoklet dag og nat for at udvikle vores land ved forsigtigt at balancere den økonomiske vækst sammen med social udvikling, miljømæssig bæredygtighed og kulturel bevarelse, alt sammen indenfor rammerne af god regeringsførelse.

Sonsuz sosyal sorumlulukları yoktur ve mantıklı yatırım ile finans teorisi sürdürülebilirlikten aşağı değildir.
De har ikke ubegrænset socialtansvar, og klog investerings- og finansteori er ikke underordnet bæredygtighed.

Sürdürülebilirlikte inanılmaz bir fırsat bulunur.
Der er enormt potentiale i bæredygtighed.

Ve sizi şaşırtabilecek bir şey: Sürdürülebilirliğe gerçekten etki edebilecek güç dengesi kurumsal yatırımcıların, emeklilik fonları, vakıflar ve bağış fonları gibi büyük yatırımcıların elinde.
Og her er noget som måske vil overraske dig: magtbalancen til virkelig at påvirke bæredygtigheden ligger hos de institutionelle investorer, de store investorer som pensionfonde, fonde og legater.

Ama ÇSY sürdürülebilirliğin ölçüsüdür ve sürdürülebilir yatırım ÇSY faktörlerini finansal faktörlerle birlikte yatırım sürecine dahil eder.
Men ESG er målingen af bæredygtighed, og bæredygtig investering inkorporerer ESG faktorer med finansielle faktorer i investeringsprocessen.

Ayrıca bu işi yapan insanlara ulaşmalı ve onların uzmanlıklarından faydalanmalıyız, ve uzmanlıklarını edinmeliyiz ve son 40 yılda A.B.D ve dünya çapında kayda değer bir başarı olan, ev atıklarının geri dönüşümünden, üretim ve endüstriyel kaynaklardan ortaya çıkan başka tür atıklara yöneleceğimiz daha geniş ufka doğru bizleri yükseltecek sürdürülebilirlik etrafında farklı sistemler yaratabilmek konusunda nasıl düşünmemiz gerektiğini öğrenmeliyiz.
og vi ville også være velinformeret til at række ud efter folk som gør deres arbejde og få deres ekspertise på hvordan vi tænker på hvordan laver vi et system omkring bæredygtighed som måske tager os væk fra, fortovsgenbrug hvilket er en storslået succes tværs over USA og lande rundt om i verden og løfte os op til et bredere udsyn hvor vi kigger på andre former for affald som kunne formindskes fra produktions og industriens side

Burada tam manasıyla sürdürülebilirliği inceleyebilirsiniz.
Hvad vi kan gøre her er, at se på bæredygtigheden helt bogstaveligt.

Üretim sürecimiz ne olacak ve sürdürülebilirliğimizi en üst seviyeye çıkarmak üzere üretimimizin mümkün olduğunca en iyi şekilde kullanıldığından emin olmak için neleri göz önünde bulundurmalıyız?
Hvad skal vores produktionsproces være, og hvad skal vi overveje for at sikre optimering af alle processer og dermed bæredygtighed?

Ya onun doğal yasalarını öğrenip onları kabullenirsiniz sağlık ve sürdürülebilirliği devamlı hale getirerek kendinizi buna göre idare edersiniz ya da mevcut duruma karşı gelerek boşa bir çaba harcarsınız.
Du kan lære om den, følge dens love og tilpasse dig i henhold dertil og dermed skabe godt helbred og bæredygtighed... Eller du kan gå imod strømmen - til ingen nytte.

Burada hangi sürdürülebilirlik stratejileri mantıklı geliyor?
Hvilke strategier for bæredygtighed giver mening her?

Sürdürülebilirlik derken anlatmak istediğim, çevresel ve sosyal sorunlar ve kurumsal yönetim gibi cazip konular.
Og med bæredygtighed mener jeg de virkelig saftige sager, som miljømæssige og sociale forhold og selskabsstyring.

" Sürdürülebilirlik siloları. "
" Bæredygtighedssiloer...

Banka bu süreçte kendi sürdürülebilirlik politikalarını zedeledi. Ama 130 milyon dolar civarında para kazandı.
Banken overtrådte sin egen bæredygtighedspolitik i den proces, men de tjente 130 millioner dollars.