denli oor Russies

denli

Vertalings in die woordeboek Turks - Russies

Geen vertalings nie

Geskatte vertalings

Hierdie vertalings is met 'n algoritme 'geraai' en word nie deur die mens bevestig nie. Wees versigtig.
тактичный
(@3 : en:discreet de:diskret de:taktvoll )
неброский
(@2 : en:discreet de:diskret )
незаметный
(@2 : en:discreet de:diskret )
настолько
(@2 : fr:si de:dermaßen )
скромный
(@2 : en:discreet de:diskret )
сдержанный
(@2 : en:discreet de:diskret )
так
(@2 : fr:si de:dermaßen )
секретный
(@1 : de:diskret )
словно
(@1 : fr:si )
скрытый
(@1 : de:diskret )
кабы
(@1 : fr:si )
чуткий
(@1 : de:taktvoll )
си
(@1 : fr:si )
перечислимый
(@1 : de:diskret )
что если
(@1 : fr:si )
столь
(@1 : fr:si )
дискретный
(@1 : de:diskret )
тайный
(@1 : de:diskret )
отдельный
(@1 : de:diskret )
конфиденциальный
(@1 : de:diskret )

voorbeelde

Advanced filtering
İnançlarının, kuşkucuların öne sürebileceği en iyi karşıt savlara ne denli dayanıklı olduğunu merak etmiyorlar mı?
Разве не интересно проверить, как их вера выстоит против самых сильных аргументов, какие сумеют привести скептики?Literature Literature
Kontrol edemeyeceğim şeylere kendimi o denli kaptırdım ki...... kontrolümde olan şeyleri görmez oldum
Я был так поглощен тем, что не в моей власти что почти утратил контроль над тем, что я могу изменитьopensubtitles2 opensubtitles2
Ayrıca her fırsatta da ayrıntılı rapor yazmanın ne denli önemli olduğunu vurgulayıp durmuştu.
Несколько раз тот даже подчеркнул, как важно сразу же составить детальный письменный отчет.Literature Literature
Kanıtlar şüphe götürmeyecek denli açıktı.
Доказательства были слишком убедительны, чтобы сомневаться в них.Literature Literature
Eski Rejimi o denli eleştirmiştir ki, 1787-1788 yıllarında hükümetin devrilmesi sırasında bu güç - kamuoyu - hayati bir rol oynamıştır.
Оно обвиняло старый режим так сильно, что эта сила - общественное мнение - стала ключевой в коллапсе правительства 1787-1788 гг.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Makine'den başka bu denli karmaşık bir hesaplamayı yapabilecek tek bir varlık var.
Для того, чтобы провести специфичный расчет, нужен такой же специфичный разум.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ana-babanın bu bakımdan önderlik etmesi ne denli önemlidir!
И как же важно родителям проявлять инициативу в этих качествах!jw2019 jw2019
Yehova’dan gelen ruhi ışık ne denli önemlidir?
Насколько важен духовный свет от Иеговы?jw2019 jw2019
«Ama ben o denli uzun süre bekleyemem.
— Но я не могу так долго ждать.Literature Literature
Baba, bu denli saygıdeğer bir misafirin yanında sözlerine biraz dikkat etmelisin.
Отец, учитывая ваши слова с таким почетным гостем в нашем сердце.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
O hâlde bir sonraki hamlenin ne denli önemli olduğunu söylemezsem içim rahat etmez.
Тогда я слукавлю, если не скажу, насколько важен твой следующий шаг.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Gene de ne denli görünüþ, o denli “Varlýk.”
"Но сколько видимости, столько ""бытия""."Literature Literature
Keşke bir öyküyü iyi yazabilecek denli yeteneğim olsaydı, diye düşündü.
Если бы у меня хватило таланта написать такой рассказ, подумал он.Literature Literature
(İbraniler 3:7-13; Mezmur 95:8-10) Öyle ise, zihnimizin değişmiş ve yüreğimizin aydınlanmış olarak kalması ne denli önemlidir!
Насколько же нам необходимо оставаться преобразованными в уме и просвещенными в сердце!jw2019 jw2019
Burada bu denli ayrımcılık yapılırken Almanya'da yarışmayı nasıl haklı göstereceksiniz?
Как вы можете оправдать свое участие в Германии в то время, как в Америке процветает дискриминация?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Bu gözküreniz içinde yer alan bir beyin parçası olan retinanın nöronlarının aktivitesiyle zihinsel deneyimizin ne denli yakından ilişkili olduğunu gösteriyor ya da bu konuyla ilgili olarak, görme korteksi tabakası.
Вот насколько близко мысленное восприятие и активность нейронов в сетчатке, которая является частью мозга, расположенной в глазном яблоке, а точнее, в нашем случае это слой нейронов зрительной коры.ted2019 ted2019
Gelecek bütünüyle güvenli görünüyordu bana ve kendimi geleceğe bu denli hakim görmemiştim hiçbir zaman.
Будущее казалось мне вполне спокойным, и никогда я не считал себя настолько хозяином его, как тогда.Literature Literature
Tanrı’yı ne denli iyi tanırsak, O’nu bu yönlerden örnek almamız o denli kolaylaşacaktır.
Чем больше мы знаем Его, тем легче следовало бы нам подражать Ему в этом отношении.jw2019 jw2019
Ne denli heyecanlı, mutlu bir zaman geçirmişlerdi!
Каким же захватывающим и счастливым было это время!jw2019 jw2019
William Crandall'ın tutuklanmasıyla Oleg'in seninle konuşmasını birbirine bağlamak için birleştirmeleri gereken bir sürü parça var özellikle de bu denli kısa sürede.
Им придётся много чего сопоставить, чтобы связать Уильяма Крэндалла с твоим разговором с Олегом, особенно так быстро.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Çünkü daha önce sadece bir kere, bir bireyin kaderi tüm insanlığın kaderiyle bu denli iç içe geçmişti.
Потому что только однажды судьбы отдельных людей и судьба всего человечества были настолько взаимосвязаны.ted2019 ted2019
Bugün Avrupa tarımının ne denli acınası bir durumda olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir.
Всем известно, в каком жалком положении находится теперь европейское земледелие.Literature Literature
Bu denli bir parayı harcarken bana danışmak aklına geldi mi hiç?
А тебе не пришло в голову обсудить со мной трату такого количества денег?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
(Tesniye 24:17-21) Böyle aileler için yaşamın ne denli zor olabileceğinin farkında olan Yehova, ‘öksüz ve dul kadına adalet’ uygulayarak bir baba gibi onların Yargıcı ve Koruyucusu oldu.
Понимая, как тяжело приходится таким семьям, Иегова сам взял на себя роль их заботливого Судьи и Защитника — того, кто «дает суд сироте и вдове»* (Второзаконие 10:18; Псалом 67:6).jw2019 jw2019
Papagolar için saguaroların meyveleri o denli önemli idi ki, bunların toplanma mevsimi yeni yılın başlangıcını belirlerdi.
Плоды сагуаро были для людей Папаго так важны, что время их сбора обозначало новый год.jw2019 jw2019
211 sinne gevind in 6 ms. Hulle kom uit baie bronne en word nie nagegaan nie.