konum
Definisie in die woordeboek Turks
konum
Definisies
Bir şeyin çevresine göre yerleştiriliş biçimi.
Uzay içinde belli bir nokta veya bölge.
sinonieme
durum · vaziyet · yer
grammatika
konum (definite accusative konumu, plural konumlar) ;; declension of konum
possessive forms of konum
| singular (tekil) | plural (çoğul) | |
|---|---|---|
| nominative (yalın) | konum | konumlar |
| definite accusative (belirtme) | konumu | konumları |
| dative (yönelme) | konuma | konumlara |
| locative (bulunma) | konumda | konumlarda |
| ablative (ayrılma) | konumdan | konumlardan |
| genitive (tamlayan) | konumun | konumların |
| benim (my) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
|---|---|---|
| nominative (yalın) | konumum | konumlarım |
| definite accusative (belirtme) | konumumu | konumlarımı |
| dative (yönelme) | konumuma | konumlarıma |
| locative (bulunma) | konumumda | konumlarımda |
| ablative (çıkma) | konumumdan | konumlarımdan |
| genitive (tamlayan) | konumumun | konumlarımın |
| senin (your) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | konumun | konumların |
| definite accusative (belirtme) | konumunu | konumlarını |
| dative (yönelme) | konumuna | konumlarına |
| locative (bulunma) | konumunda | konumlarında |
| ablative (çıkma) | konumundan | konumlarından |
| genitive (tamlayan) | konumunun | konumlarının |
| onun (her/his/its) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | konumu | konumları |
| definite accusative (belirtme) | konumunu | konumlarını |
| dative (yönelme) | konumuna | konumlarına |
| locative (bulunma) | konumunda | konumlarında |
| ablative (çıkma) | konumundan | konumlarından |
| genitive (tamlayan) | konumunun | konumlarının |
| bizim (our) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | konumumuz | konumlarımız |
| definite accusative (belirtme) | konumumuzu | konumlarımızı |
| dative (yönelme) | konumumuza | konumlarımıza |
| locative (bulunma) | konumumuzda | konumlarımızda |
| ablative (çıkma) | konumumuzdan | konumlarımızdan |
| genitive (tamlayan) | konumumuzun | konumlarımızın |
| sizin (your) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | konumunuz | konumlarınız |
| definite accusative (belirtme) | konumunuzu | konumlarınızı |
| dative (yönelme) | konumunuza | konumlarınıza |
| locative (bulunma) | konumunuzda | konumlarınızda |
| ablative (çıkma) | konumunuzdan | konumlarınızdan |
| genitive (tamlayan) | konumunuzun | konumlarınızın |
| onların (their) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | konumları | konumları |
| definite accusative (belirtme) | konumlarını | konumlarını |
| dative (yönelme) | konumlarına | konumlarına |
| locative (bulunma) | konumlarında | konumlarında |
| ablative (çıkma) | konumlarından | konumlarından |
| genitive (tamlayan) | konumlarının | konumlarının |
voorbeelde
Advanced filtering
Benim hamlem, zihnim meseleden uzak, kitaplarımı bir köşeye koymuş, aklım problemin uzağında metroya yürürken belirdi.Literature Literature
Bu konu hakkında çoktan konuştuk.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
"""Çünkü öteki çocukların babaları öyle aptaldı ki, onları piyade birliklerine koydular."Literature Literature
Niçin onları durdurmuyorsun Ko Po Kyin?Literature Literature
Harika bir konuopensubtitles2 opensubtitles2
Ben de bunu odaya koyayım.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ama önce seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Uzun, kederli, koyu, yabancı gözler.Literature Literature
USB’yi cebine koydu, arabasına bindi ve evine doğru sürdü.Literature Literature
Etienne devasa gardırobun kapılarını açtı, ağabeyinin eski kıyafetlerini alıp yatağın üzerine koydu.Literature Literature
Kuralları sen koydunopensubtitles2 opensubtitles2
Sanki biri tüm hatıralarımı almış... ve onları blender'a koymuş.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Fix elini arkadaşının koluna koydu, sesini alçaltıp: — Kim olduğumu keşfettiniz mi?Literature Literature
1660 yılında İngiliz dramasının, tiyatroların tekrar açılmasıyla, yeniden doğduğu zamanda, baskın olan trajedi tarzı erkek egemenliğindeki güçlü, iktidar sahibi, fatih, saldırgan kahramanları ve onların zafer peşinde koşuşturmalarını konu alan heroik dramaydı.WikiMatrix WikiMatrix
Bay Davis bir tabure koydu ve kamçıyı şaklattı, Dhirerie taburenin üzerine çıkmasını emretti.Literature Literature
“Önemli ve üzücü bir konu için sizinle konuşmam gerekiyor.Literature Literature
Uygunsuz yere koymuşum.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
‘Hep unutuyorsun, benim konum...’ ‘Şıklar değil mi?Literature Literature
"""Bu cebinize koydunuz, orada olmalı."""Literature Literature
Bethlehem Koyu'nun kumsalında dövüştük, bazılarımız öldü.Literature Literature
Galiba konu baban olunca kabuğuma çekiliyorum.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Konu bu değil.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Seonag, Black Hugh’nun kızıydı -babası gibi koyu tenliydi ama gözlerini erkek kardeşim Colum’dan almıştı.”Literature Literature
Adli tabip bu konu üzerinde çalışacak.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Küçük çocuklardan biri koyu renk saçlıydı, Luka gibi.Literature Literature
207 sinne gevind in 5 ms. Hulle kom uit baie bronne en word nie nagegaan nie.