Ougandais oor Turks

Ougandais

/u.ɡɑ̃.dɛ/ naamwoord manlike

Personne originaire de ou habitant à Ouganda.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Ugandalı

naamwoord

Personne originaire de ou habitant à Ouganda.

Des Blancs se rendant chez des Ougandais auraient vite été remarqués.
Ugandalıları müstakil evlerinde ziyaret eden beyaz insanlar çok fazla dikkat çekiyordu.

Uganda

Mais cette partie de la forêt ougandaise est spéciale.
Ama ormanın Uganda uzantısında özel bir şey var.

ougandais

/u.ɡɑ̃.dɛ/ adjektief manlike

Appartenant ou relatif à Ouganda ou à ses habitants.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Uganda

Mais cette partie de la forêt ougandaise est spéciale.
Ama ormanın Uganda uzantısında özel bir şey var.

Ugandalı

naamwoord

Comme pour cet enfant ougandais qui n'arrêtait pas de voler.
Hani şu, sürekli bir şeyler çalıp duran Ugandalı çocukta olduğu gibi.

Soortgelyke frases

Ougandaise
Ugandalı

voorbeelde

Parce qu'il y a en fait plus de différences génétiques entre un Kényan noir et un Ougandais noir qu'il n'y en a entre un Kényan noir et, disons, un Norvégien blanc.
Çünkü aslında, siyah bir Kenyalı'yla siyah bir Ugandalı arasındaki genetik farklılık, siyah Kenyalı'yla diyelim ki beyaz bir Norveçli arasındakinden daha fazla.

Nous remercions Jéhovah Dieu d’avoir laissé à toute une variété d’Ougandais le temps de connaître son Royaume.
Çeşitli topluluklardan oluşan Uganda halkından daha çok kişinin Gökteki Krallık hakkında bilgi almasına zaman tanıdığı için Yehova Tanrı’ya teşekkür ediyoruz.

Ces Ougandais, ils sont du genre discret.
Bu Ugandalı milleti kendilerini kendilerine saklar.

Une étude récente du gouvernement ougandais montre qu'il y a 3 000 véhicules 4 roues motrices aux quartiers généraux du Ministère de la Santé.
Son dönemdeki bir Uganda hükumet çalışması Sağlık Bakanlığı merkezinde 3,000 dört-çekerli motorlu araç bulunduğunu göstermiştir.

“ LES Britanniques croient encore en Dieu, mais ils ne veulent pas s’engager envers le Christ ”, déclare Stephen Tirwomwe, un ecclésiastique ougandais.
UGANDALI bir din adamı olan Stephen Tirwomwe şöyle dedi: “Britanya’da insanlar Tanrı’ya hâlâ inanıyor ama Mesih’e bağlı kalacaklarına dair söz vermek istemiyor.”

Plutôt que de rencontrer des entrepreneurs ougandais, des hommes d'affaires ghanéens, des chefs d'entreprise sud-africains, nos gouvernements trouvent plus productif de parler au FMI et à la Banque Mondiale.
Ugandalı girişimciler, Ganalı iş adamları, Güney Afrikalı girişimci liderleriyle oturmaktansa, hükumetlerimiz, IMF ve Dünya Bankasıyla konuşmayı daha verimli bulmaktadır.

Comme pour cet enfant ougandais qui n'arrêtait pas de voler.
Hani şu, sürekli bir şeyler çalıp duran Ugandalı çocukta olduğu gibi.

Dans sa colère Idi Amin Dada avait aussi chassé tous les étrangers de son pays, il avait tué encore plus d’Ougandais.
İdi Amin Dada sinirinden ülkesindeki tüm yabancıları kovmuş ve daha çok Ugandalı öldürmüş.

Comme les Ougandais aiment la lecture, nous laissions beaucoup de publications, dont des centaines de périodiques.
Oranın halkı okumayı sevdiğinden yüzlerce dergi ve başka yayın dağıtabiliyorduk.

Nous aimions la compagnie de nos frères et sœurs ougandais ; ils venaient souvent nous voir à la maison.
Evimizde bizi sık sık ziyaret eden Ugandalı kardeşlerimizle birlikte olmayı seviyorduk.

Mon oncle travaillait au consulat ougandais avant.
Amcam Uganda Konsolosluğu'nda çalışırdı.

Les 20% des Ougandais les plus riches sont là.
Ugandalıların en zengin yüzde 20" si burada.

Pendant trois ans, nous avons assisté à des cultes de différentes confessions pour essayer de comprendre les croyances des Ougandais et ce qui donnait un sens à leur vie.
Bununla birlikte üç yıl boyunca Uganda’daki farklı kiliselere gidip oradaki insanların neye inandığını ve hayatlarını neye göre yönlendirdiklerini anlamaya çalıştık.

Il n’a pas tué que des Ougandais, il a tué aussi des étrangers pendant les huit ans de son pouvoir.
Sadece Ugandalıları değil, ülkenin başında olduğu sekiz yıl boyunca yabancıları da öldürdü.

La tristesse que nous avions ressentie lors de notre expulsion de Madagascar nous a de nouveau envahis quand il a fallu nous séparer de nos frères ougandais bien-aimés.
Madagaskar’dan sınır dışı edildiğimizde yaşadığımız üzüntüyü Uganda’daki sevgili kardeşlerimizden ayrılırken de yaşadık.

Il a prêché à tous les Européens de son service, et bien souvent aux Ougandais.
Bölümündeki tüm Avrupalılarla konuştu ve Ugandalılara vaaz etme işine devamlı olarak katıldı.

Les Ougandais jouaient franc-jeu.
Ugandalılar oyunu kurallarına göre oynamıştı.

Et enfin la femme qui soulève haut le drapeau ougandais :
Ve sonunda Uganda bayrağını göklere çıkaran kadın:

J’ai fait des demandes d’emploi dans plusieurs pays, et finalement, en mai 1966, j’ai reçu une lettre du ministère ougandais de l’Éducation m’informant qu’un poste m’était réservé.
Birkaç ülkeye iş başvurusunda bulundum ve sonunda Mayıs 1966’da Uganda’daki Eğitim Bakanlığından beni işe kabul ettiklerine dair bir mektup aldım.

Avant de devenir Témoin de Jéhovah, Patrick jouait de la clarinette dans la troupe de l’armée de l’air du dirigeant ougandais Idi Amin Dada.
Örneğin Patrick Yehova’nın Şahidi olmadan önce, Ugandalı yönetici İdi Amin’in hava kuvvetleri bandosunda klarnet çalıyordu.

Naturellement Ougandais
Elbette, evet.

Depuis quelque temps, de plus en plus d’Ougandais réagissent favorablement à la bonne nouvelle, contenue dans la Bible, concernant l’époque où la paix régnera définitivement sur la terre (Psaume 37:11 ; Révélation 21:4).
Son zamanlarda Uganda halkından gittikçe daha çok insan Mukaddes Kitabın iyi haberine olumlu karşılık veriyor.

Le blog collectif This is Uganda est une plate-forme de talentueux auteurs ougandais qui sont déterminés à raconter les réalités de l'Ouganda et pour les Ougandais, dans le but de démystifier les stéréotypes dans le monde qui masquent l'histoire du pays.
This is Uganda, Uganda'dan hakkında yazmaya adanmış yetenekli yazarların bulunduğu ve ülkeye karşı algıyı karartan basmakalıpları aydınlatmayı amaçlayan bir platformdur.

Des Blancs se rendant chez des Ougandais auraient vite été remarqués.
Ugandalıları müstakil evlerinde ziyaret eden beyaz insanlar çok fazla dikkat çekiyordu.