Ouganda oor Turks

Ouganda

/u.gɑ̃.da/ eienaam manlike

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Uganda

eienaam

Une fois, quand je couvrais la guerre civile en Ouganda.
Bir kere Uganda iç savaşını bastırırken.

ouganda

terme géographique (au niveau du pays)

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

uganda

Une fois, quand je couvrais la guerre civile en Ouganda.
Bir kere Uganda iç savaşını bastırırken.

voorbeelde

Ma principale responsabilité était l'Ouganda, mais j'ai aussi travaillé au Rwanda, au Burundi et au Zaïre, aujourd'hui au Congo, en Tanzanie, au Malawi et dans plusieurs autres pays.
Ana sorumluluğum Uganda'ydı, ama aynı zamanda Ruanda ve Burundi ve Zaire, şimdiki Kongo, Tanzanya, Malavi ve çeşitli ülkelerde çalıştım.

Ouganda: la Nouvelle Compagnie Forestière, replantant et redéveloppant leurs forêts.
Uganda'daki Yeni Orman Firması, ormanlarını yeniden ekip geliştiriyor.

Il y a une vingtaine d’années, cet homme a survécu aux purges violentes dont son Église a été la cible en Ouganda.
Bu adam yaklaşık 20 yıl önce Uganda’da, kilisesinde yaşanan katliamdan kurtulmuştu.

Dans le Rift occidental, le volcanisme a engendré le Ruwenzori et les monts Virunga, massif à cheval sur le Rwanda, le Zaïre et l’Ouganda.
Batı riftinde volkanik hareketler, Ruanda, Zaire ve Uganda sınırlarına dayanan Ruwenzori ve Virunga sıradağlarını meydana getirmiştir.

Bas : Un surveillant de circonscription s’adresse à une congrégation en Ouganda.
15:30-32). Altta: Uganda’da bir çevre gözetmeni ziyaret ettiği cemaatte konuşma yapıyor.

Ces gens viennent juste de recevoir la visite d'un bibliobus Internet en Ouganda.
Bunlar Uganda ́ da İnternet gezici kütüphanesinin henüz ziyaret ettiği insanlar.

Ces chiffres ne tiennent pas compte des victimes de certaines des guerres les plus sanglantes qui venaient tout juste de prendre fin l’année d’avant, comme les guerres en Ouganda et en Afghanistan, et le conflit Iran- Iraq.
Uganda, Afganistan ve İran-Irak gibi bir önceki yıl sona eren kanlı savaşlarda ölen kişiler bu sayıya dahil değildir.

Si nous le faisons, nous verrons l'ensemble des voix des pauvres entendu dans le Bihar, en Ouganda et au-delà.
Böylece, yoksul kesimden yükselen ortak sesin Bihar'da, Uganda'da ve ötesinde yankılarını duyacağız.

La plupart n'ont connu que la guerre avec l'Ouganda.
Çoğu Uganda ile yapılan savaşı bilmiyor.

En Ouganda, par exemple, le nombre d'enfants vivant en institution a augmenté de plus de 1 600 % depuis 1992.
Örneğin, Uganda'da kurumlarda yaşayan çocuk sayısı 1992 yılından beri %1600'den fazla arttı.

Trois cents autres vivent dans les forêts impénétrables de l’Ouganda.
Diğer 300 tanesi Uganda’daki geçit vermeyen cangılda yaşıyor.

Brian et Marion Wallace se trouvaient dans une situation semblable à la nôtre ; eux aussi ont fait le choix de rester en Ouganda avec leurs deux enfants.
Brian ve Marion Wallece ile iki çocukları da bizimkine benzer bir durumdaydılar. Onlar da Uganda’da kalmaya karar verdiler.

Je viens du nord de l'Ouganda.
Ben Kuzey Ugandalıyım.

Il va pas en Ouganda, par hasard?
Uganda'ya mı yoksa?

Nous avons connu une période de calme, jusqu’au matin où nous avons entendu à la radio qu’il était désormais officiellement interdit d’être Témoin de Jéhovah en Ouganda.
Ortalık yatışmıştı, ta ki bir sabah radyo Uganda hükümetinin, Yehova’nın Şahitlerinin faaliyetini yasakladığını duyurana dek.

Oh Uganda, Land of Beauty, est l'hymne national de l'Ouganda.
Oh Uganda, Land of Beauty (Türkçe:O Uganda, Güzellikler Ülkesi), Afrika ülkesi Uganda'nın ulusal marşıdır.

Deux jeunes inventeurs en Ouganda ont visité la clinique prénatale d'un hôpital local, il y a quelques années alors qu'ils étaient étudiants en technologies de l'information.
Birkaç yıl önce Uganda'dan iki genç mucit bilgi teknolojileri öğrencisiyken yerel bir hastanedeki bir doğum öncesi kliniği ziyaret ettiler.

Et nous avons vu qu'on pouvait prendre deux gars de la Silicon Valley, les envoyer en Ouganda, acheter une voiture, mettre en place la première connexion internet à la bibliothèque nationale d'Ouganda, trouver ce qu'ils voulaient, et mettre en place un programme pour faire des livres en Ouganda.
Ve orada yaklaşık 30 gün bulunduk ve Silikon Vadisi'nden birkaç insanı yanımıza alarak, onlarla Uganda'ya uçtuk, araba satın aldık, Uganda Ulusal Kütüphanesi'nde ilk kez bir internet bağlantısı kurduk, isteklerini ortaya çıkardık, ve Uganda kırsalında çalışacak bir program oluşturduk.

Si les enfants d'Ouganda ont besoin d'un autre partenaire de danse,
Eğer Uganda çocukları dans partnerine ihtiyaç duyarlarsa,

» Knut et Lisbeth se sont rapidement sentis prêts à franchir un dernier pas, et non des moindres, puisqu’il les a menés jusqu’en Ouganda.
Knut ve Lisbeth çok geçmeden kendilerini taşınmaya hazır hissettiler ve Uganda’ya gittiler.

Et, là- haut, vous voyez l'Ouganda.
Ve yukarıda Uganda'yı görüyorsunuz.

Vous avez plus de malades du virus du Nil occidental qu'en Ouganda.
Batı Nil'in oranından daha yüksek Batı Nil Virüsü oranına sahip olduğunuzu biliyor muydun?

Si les enfants d'Ouganda ont besoin d'un autre partenaire de danse, Einstein pourrait certainement remplir le rôle, parce qu'elle adore danser.
Eğer Uganda çocukları dans partnerine ihtiyaç duyarlarsa, Einstein eminim ki cuk diye oturur, çünkü dans etmeyi sever.

En Tanzanie et en Ouganda, ils représentent 90 pourcent des ventes de Coca.
Tanzanya ve Uganda'da bunlar toplam kola satışlarının yüzde 90 ́ını oluşturuyorlar.

Peu de temps après, j’ai été embauché à l’aéroport international d’Entebbe, en Ouganda, où nous allions rester quatre ans et sept mois.
Çok geçmeden, Uganda’nın Entebbe Uluslararası Havalimanında çalışmaya başladım. Orada dört yıl, yedi ay kaldık.