belle- oor Turks

belle-

Prefix

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kayın-

Prefix

Tu m'as beaucoup aidé l'an dernier quand ma belle-mère est décédée.
Geçen sene kayın biraderim öldüğünde sen çok yardımcı olmuştun.

Soortgelyke frases

beau-frère
bacanak · elti · enişte · kayın · kayınbirader

Les Plus Belles Années de notre vie
Hayatımızın En Güzel Yılları

d'une belle carrure
geniş omuzlu

belle-fille
gelin · üvey evlat · üvey kız · üvey çocuk

La Belle au bois dormant
Uyuyan Güzel

bel et bien
adam akıllı

beau
bebek · elverişli · güzel · güzellik · iyi · yahşi · yakışıklı

quelle belle journée
ne güzel bir gün · ne harika bir gün

Bel canto
Belcanto

voorbeelde

Voilà une belle histoire.
Bu harika bir hikaye.

Une belle affaire est une belle affaire.
Güzel anlaşma güzel anlaşmadır.

Je n'imagine pas une femme plus belle que toi.
Bugünkü güzelliğinle yarışabilecek birini hayal bile edemiyorum Nat.

Elle est belle.
Güzel değil mi?

Moi, je n'ai pas encore vécu la plus belle soirée de ma vie.
Ben hayatımın en iyi gecesini henüz yaşamadım.

On a de belles prises.
Sanırım güzel çekimler yaptık.

Poser vos mirettes sur des belles plantes?
Birkaç memiş kesmek?

Je viens acheter votre belle maison.
Bu şirin evinizi satın almak için geldim.

Mais si vous voulez entrer dans l'histoire, c'est votre jour de chance, ma belle.
Ama tarihe geçmek isteyen biriysen bugün senin günün, tatlım.

Mais sa sœur et sa belle-sœur?
Ama kardeşi ve kocasının kardeşi.

Ne gaspille pas cette belle énergie.
O enerjini koruyorsundur umarım.

L'eau est belle, les requins guettent.
Su çok güzel görünebilir ama köpekbalıkları bekliyor.

Belle partie, chérie
Güzel oyundu, tatlım

T'as belle allure.
Harika görünüyorsun.

Tu es belle, ma chérie.
Tanrım, ne kadar güzelsin.

Félicitations pour votre belle promotion, Trot.
Büyük terfin için tebrikler Trot.

J'en suis si sûre que je me suis faite belle.
Bundan o kadar emindim ki bu duruma uygun olarak giyindim.

Une belle pièce d' or de # dollars
Pırıl pırıl # dolarlık bir altın

Deux fils, deux belles-filles..
Bir oğlum ve bir gelinim var.

Ma belle, ce cul en jette toujours!
Kızım, kıçın hâlâ bağırıyor.

Tu es tellement belle.
Çok iyi bir kızsın.

Le Baron possédait l'une des plus belles collections de kimonos du Japon.
Baron, tüm Japonya’da en değerli kimono koleksiyonuna sahipti.

C'est une belle histoire, et il est facile de comprendre pourquoi ils hésiteraient s'ils devaient la réviser.
Bu güzel bir hikayedir, ve gözden geçirmek için isteksiz olunmasını anlayabilirsiniz.

Salut ma belle.
Selam güzelim.

Oui, mon fils et belle-fille sont de la ville.
Evet, oğlum ve gelinim şehirden geldiler.