plus long oor Turks

plus long

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

daha uzun

J'aurais écrit une lettre plus longue si j'avais eu plus de temps.
Daha fazla zamanım olsaydı, daha uzun bir mektup yazardım.

voorbeelde

Le trajet jusqu’en ville me parut deux fois plus long que d’habitude.
Şehre giden yol her zamankinden iki kat daha uzundu sanki.

leur cou deviendra de plus en plus long et que finalement ils se transformeront en girafes.
Bu ne evrimdir ne de evrimin ima ettiğir, her ne kadar günlük kullanımı bu şekilde düşünmemize yol açsa da.

Il non plus long se sent comme ma maison.
Tahribatın artık benim ev gibi hissediyor.

Une heure peut-être s’était écoulée, quoique cela parût beaucoup plus long, quand ils virent Legolas revenir enfin.
Onlara çok daha uzun gelen bir saat kadar bir süre geçti ve nihayet Legolas'ın geri geldiğini gördüler.

Ses voyages ont commencé à devenir de plus en plus longs.
Seyahatler uzadıkça uzamaya başladı.

Ce sera plus long de compter les billets que de la vendre
Satmak için harcadığımız zamandan fazlasını saymak için harcayacağız

« Montre » a un bras plus long que l'autre.
Clock'un (Saat) bir kolu öbüründen daha uzun.

Vous avez été plus longs que je le pensais.
Düşündüğümden geç kaldınız.

Ça ne sera plus long.
Uzun sürmeyecek.

Le Mississippi est le plus long fleuve des États-Unis.
Misissipi ABD'de en uzun nehirdir.

Nous sommes à deux semaines du jour le plus long de l'année.
“İki hafta sonra yılın en uzun günü olacak.”

Ça en dit plus long que le fait de partir.
Bence bu, gitmiş olmandan daha çok şey ifade ediyor.

Ce ne sera plus long.
Çok uzun sürmeyecek.

Vous en savez certainement plus long que moi, mais c'est juste... naturel.
Sen daha iyisini bilirsin, ama o.. doğal.

Hemingway devait avoir le bras plus long que moi.
Sanırım Hemingway'in kolları daha uzunmuş.

C’est-y pour avoir des jours plus longs ?
Günü daha uzun yaşamak için mi?

Pas juste plus long.
Ama uzamıyor.

Alors j'ai pris le plus long chemin.
O yüzden uzun yolu seçtim.

Non, ça paraît plus long, c'est tout.
Uzun yaşamıyorlar, uzun yaşıyor gibi görünüyorlar.

Ce ne sera plus long.
Uzun sürmeyecek.

Il décida de retourner jusqu’à l’étable de son ami par le chemin le plus long.
Arkadaşının ağılına en uzun yoldan gitmeye karar verdi.

Peut-être qu’il en savait plus long que nous tous.
Hepimizden daha çok şey biliyordu belki de.

Ouais, et tu as rendu ça deux fois plus long.
Evet, iki kat uzun sürmesine neden oldun.

Pas plus long que le pèlerinage jusqu'à Delphes
Delphi'ye gitmeye gerek kalmamış.

Ce sera plus long qu'une comparaison A.D.N.
DNA eşleştirmekten uzun sürer.