ekmek oor Bulgaars

ekmek

/ecˈmec/ werkwoord, naamwoord

[1] besin maddesi

Vertalings in die woordeboek Turks - Bulgaars

хляб

naamwoord manlike

[1] besin maddesi

Tom fareyi bir parça ekmek ile duvardaki deliğin dışına çıkması için ikna etti.
Том примами мишката от дупката на стената с парченце хляб.

seja

Soortgelyke frases

tohum ekmek
seja

hamburger ekmeği
кифла · симид

ekmek parası
пари

voorbeelde

Bazı eski kültürlerde, küflü ekmeği yaraya sarmanın, iyileşmeyi hızlandırdığına inanılırdı.
Древните култури са вярвали, че чрез мухлясал хляб раната заздравява по-бързо.

İyi bir takımda, herkes yeteneklerine uygun işi yapar ve son mısır ekmeği yapma denemene bakarsak senin için en iyisi odun kırmak olabilir.
В един добър екип всеки помага според възможностите си. Съдейки по скорошния ти опит с нещото, наподобяващо житен сладкиш, мисля, че е по-добре да носиш дърва.

Babam ekmek parası için tuğla döşerdi.
Баща ми се изхранваше, като редеше тухли.

Ekmeği alır.
Вземал хляба.

“Gündelik Ekmeğimiz”
‘Ежедневният ни хляб’

Sen, ben, ekmek sıkıcı.
Аз, ти, мачкащия хляба.

Ekmek kokusu alıyorum.
Мирише на хляб.

Ekmeğini bu sulara gönder, bu adamın ihtiyaçlarını elde etmesine yardım et.
Пусни хляба по водите и позволи този Божи човек, да утоли жаждата си.

Çocuklarını domuz bağırsağı, mısır ekmeği, domuz paçası ve peynirli çubuk gibi şeylerle besleme.
Не позволявай прасенцата, царевичните хлебчета, свинските кокали, кашкавалените резенчета или други такива, да възпитават децата ти.

Binlerce kişinin önünde ekmek ve balığı çoğalttınız.
И умножи рибите и хляба в присъствието на хиляди.

Bu çavdar ekmek dünyasında tek beyaz dilim ekmek benim.
Аз съм като единствената бяла филийка хляб в този ръженохлебен свят

Üç ekmek, lütfen.
Три хляба, ако обичате.

Ekmeğini suya at. Çünkü günler sonra onu bulursun.
" Пусни хляба си във водата, защото след много дни, пак ще го намериш.

Anlaşılan artık Fısıh yemeği bitmişti ve İsa Davut’un bildirdiği şu peygamberlik sözünü tekrarladı: “Ekmeğimi yiyen beni tekmelemeye kalktı, oysa güvendiğim dostumdu, yakınımdı.”
Явно след като приключва пасхалната вечеря, той цитира пророческите думи на Давид: „Човекът, който беше в мир с мене, на когото имах доверие, който ядеше моя хляб, се надигна против мене.“

Haftaya, üzümlü ekmek getireceğim. "
Следващата седмица - със стафиди. "

İsraillilere sağlanan man neden “göklerin buğdayı” ve “kudretliler ekmeği” olarak adlandırılmıştı?
Защо манната, която получавали израилтяните, била наречена „небесно жито“ и „ангелски хляб“?

O, kendisinin “gökten gelen ekmek” olduğunu nasıl iddia edebilirdi?
Как може да твърди, че е „хлябът, който е слязъл от небето“?

Gel buraya ve kendi ekmeğini al.
Ела и си вземи хлебче.

Annesiyle birlikte ekmek paralarını pek zorlukla kazanıyorlardı.
Майка й и тя трудно си изкарваха хляба.

Ekmek kırıntılarını toplaması için sessiz bir uşak gerekir, değil mi?
Трябва ми четка за трохите.

Çocukların ekmeğini çalmak!
Да открадна хляба от децата!

Ekmeğimiz kalmamış
Хлябът свърши

Anne ekmek yok.
Мамо, няма хляб.

Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver
Дай ни днес хляба насъщен...

Üstelik, bana ekmek aldığı için onakırk sekiz kopek borçlu kaldım.
И без това й дължа 48 копейки за хляба.