telaffuz oor Bosnies

telaffuz

[telaffúz] naamwoord

Vertalings in die woordeboek Turks - Bosnies

izgovor

manlike

Bu basit bir hata çünkü telaffuzunda çok ince bir fark var.
Bilo je lako pogriješiti jer se radi o maloj razlici u izgovoru.

izgovaranje

voorbeelde

En doğru telaffuz ettiğin Almanca sözcük bu sanırım.
To bi bila jedina Nemačka reč koju si naučila da izgovaraš perfektno.

Gerek Arnavutluk gerekse Kosova, ilk olarak # yılında telaffuz edilen ' Büyük Arnavutluk ' projesi için çalışıyor gibi görünüyor. "
Izgleda da i Albanija i Kosovo rade na projektu ' Velike Albanije ', prvi put spomenutom # "

Aslında bugün telaffuz çalışması yapmamız gerekiyordu.
Danas smo trebali da radimo artikulaciju.

NATO dışişleri bakanları bu hafta yaptıkları toplantıda AB misyonunun Kosova' nın tamamında göreve başlamasının başlıca öncelik olduğunu söylerlerken, misyona bağlı bir yetkili başlangıç tarihi olarak # ralık' ı telaffuz etti
Ministri vanjskih poslova zemalja NATO- a su na ovosedmičnom sastanku saopćili da raspoređivanje misije EU po cijelom Kosovu predstavlja osnovni prioritet, a jedan zvaničnik misije naveo je # decembar kao datum otpočinjanja njenog raspoređivanja

BM mülteci dairesi, geçen yıl Makedonya kaynaklı talep sayısında da bir artış yaşandığını belirtmekle birlikte, belli bir rakam telaffuz etmedi
Prošle godine je došlo do povećanja broja zahtjeva i iz Makedonije, kaže se iz UN- ove agencije za izbjeglice, bez navođenja konkretnih cifara

Adımı doğru telaffuz eden ilk nesnesiniz.
Vi ste prvi... objekat koji je pravilno izgovorio.

Telaffuzunuz çok güzel.
Jako dobar izgovor.

Bu şahsın adı Upgrayedd, satma işlerindeki çifte kavrulmuşluğunu... ifade etmek adına, isminin iki D ile telaffuz edildiğini söylüyor kendisi.
sa dva D, i kaže, za dupli radni staž.

Kadın, adamın anlamadığı İngilizce bir isim telaffuz eder.
Ona izgovara englesko ime koje on ne razumije.

Müzakereler sırasında AB yetkilileri muhtemelen birisinin tutuklanmasını asla doğrudan telaffuz etmedi, fakat " kayıt dışı " olarak buna işaret eden bazı yazılı olmayan belirtiler var. " diye de ekledi
Tokom pregovora, zvaničnici EU vjerovatno nisu nikad direktno rekli da se neko mora uhapsiti, ali postoje neki nepisani znaci koji na to ' nezvanično ' ukazuju, " dodaje Petak

Düzgün telaffuz edebilmen için, dilini koparmam gerekir.
Da li izgovorili tačno, morao bih da vam iščupam jezik.

Yargı ve kamu idaresindeki reformlar, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi ve yolsuzluk ve organize suçla mücadele çoğu zaman Balkan ülkelerinin çoğu için öncelikli görevler olarak telaffuz ediliyor
Reforma pravosuđa i javne uprave, jačanje vladavine prava i borba protiv korupcije i organiziranog kriminala često se navode kao prioritetni zadaci za većinu zemalja Balkana

Tam olarak nasıl telaffuz ediliyor.
Kako ga točno izgovaraš?

Biri Apocalypse Kulübü'ndeki adını telaffuz etmeye bile yeltenmeyeceğim İskandinav bir DJ için cuma akşamına üç bilet verdi.
Neko mi je dao karte za Club Apocalypse za petak navečer pogled na skandinavskog DJa čije ime ne želim ni pokušati izgovoriti.

Bu cümleyi bir daha sakin telaffuz etme.
Nemoj to više nikada izgovoriti.

Hatta adaya Guadalcanar diyorlardı adını nasıl telaffuz edeceklerini bilmiyorlardı.
Čak su ga zvali Guadalcanar. Nisu znali ni kako se piše.

İlkokul eğitimi profesörü İrene Jerina SETimes' a verdiği demeçte, Karadağ' ın yanı sıra tüm Balkanlar' ın, hâlâ bu sorunu telaffuz etmenin utanç getirdiği ataerkil bir toplum olduğunu söyledi
Profesorica osnovnog obrazovanja Irene Jerina kaže za SETimes da Crna Gora, kao i cijeli Balkan, još uvijek predstavljaju patrijarhalno društvo gdje samo pomen tog problema dovodi do sramote

Rusya' nın kararı veto etmesi riskine karşılık, BM' in de bir yandan “ bağımsızlık ” kelimesini telaffuz etmeyi bırakıp diğer yandan Kosova’ nın uluslararası düzeyde tanınmasının yolunu açarak, meseleye kaçamak bir çözüm bulması muhtemel görülüyor
U cilju izbjegavanja prijetnje od ruskog veta, smatra se da će UN sad vjerovatno omeđiti to pitanje, odustajanjem od upotrebe riječi " nezavisnost " a otvaranjem vrata Kosovu da traži međunarodno priznanje

" Qochbe " bu şekilde mi, yoksa bu şekilde mi telaffuz edilir?
Da li se " qochbe'" izgovara sa " arhh ", ili sa " akh "?

Sadece Peder Brummel için isimlerini telaffuz etmek istemiyordum.
Samo zbog oca Brummela nisam htjela reći imena.

Bir tarih telaffuz etmek doğru olmaz. "
Ne bi bilo ispravno određivati neki rok. "

Bence " kapitalizm " diye telaffuz ediliyor.
Mislim da izgovara'kapitalizam'.

AB' den söz konusu anlaşmayla ilgili yapılan açıklamada belli bir rakam telaffuz edilmemekle birlikte, yardım paketinin # milyar avroyu bulabileceği bildiiriliyor
Dok se u saopćenju EU po pitanju tog sporazuma ne spominje nikakva konkretna cifra, paket pomoći će, kako se izvještava, iznositi ukupno # milijarde eura

Serbest dolaşımın uygulanmasına ilişkin özel düzenlemeler ve tedbirler, beş ülke tarafından # yılında imzalanan ve yaklaşık beş yıl sonra yürürlüğe giren Schengen Konvansiyonu' nda telaffuz edilmişti
Konkretni aranžmani i rezervne mjere u sprovedbi slobode kretanja naznačeni su u Šengenskoj konvenciji, koju je tih pet zemalja potpisalo # a koja je stupila na snagu nakon nekih pet godina

Muhalefet, hükümetin Kosova makamlarının kuzeydeki Sırplara kitlesel bir saldırı başlatması halinde ne yapacaklarını telaffuz etmelerini de talep ediyor
Opozicija također zahtijeva da vlada precizno kaže šta će uraditi ako kosovske vlasti pokrenu masovni napad na Srbe na sjeveru