Portakal oor Portugees

Portakal

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

laranja

adjective noun

fruta da laranjeira

Portakallar iyi bir C vitamini kaynağıdırlar.
As laranjas são boas fontes de vitamina C.

portakal

/poɾta'kaɫ/ naamwoord

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

laranja

naamwoord vroulike

Fruto

Bir kız bir parça kek karşılığında bana bir portakal verdi.
Uma garota me deu uma laranja em troca de um pedaço de bolo.

laranjeira

naamwoord vroulike

Meyve vermeden önce, portakal ağaçları turuncu çiçekleri ile çiçek açar.
Antes de dar fruto, as laranjeiras dão uma flor chamada "azahar".

Soortgelyke frases

kan portakalı
laranja-da-china

Otomatik Portakal
A Clockwork Orange

Portakal Yolu
Kimagure Orange Road

portakal rengi
alaranjado · cor-de-laranja · laranja

portakal suyu
suco de laranja

portakal ağacı
laranjeira

Portakal suyu
suco de laranja

çin portakalı
kumquat

portakal gazoz
laranjada

voorbeelde

Portakal?
A sua favorita.

Portakallar bol miktarda C vitamini içerir.
As laranjas são ricas em vitamina C.

Şurada elma olamayacağını biliyoruz. Portakal vardı.
Já disse que não pode ser uma maçã, e aqui tem uma laranja, certo?

Lord Petyr kan portakalını hançeriyle ikiye kesti ve yarısını Sansa’ya uzattı.
– Lorde Petyr cortou a laranja sanguínea em duas com o punhal e ofereceu metade a Sansa.

Ben de gidip kendime çöpte mısırlı sosis ve portakal suyu almıştım. Enfestiler.
Depois, fui comprar um cachorro-quente e um sumo de laranja.

Haftaya 30'uma giriyorum ve tek istediğim eve dönüp portakal yetiştirmek.
eu completo 30 anos na próxima semana e eu só quero ir pra casa e cultivar laranjas!

Portakal çiçeği
Flor de laranjeira

Bir portakal ve bir elmam var.
Tenho uma laranja e uma maçã.

Öyle görünüyor ki, " portakal renkli arabanın kaçakları " Hazzard ilçesinden.
Parece que os fugitivos do carro cor de laranja, são do Condado de Hazzard.

Portakal suyu ya da limonata?
Laranja ou lima- limão?

Peki, bir portakal suyu.
Um sumo de laranja.

Buradaki sarı çubuk, oto koltuklarını temsil ederken portakal rengi karın- omuz kemerini, ve kırmızı ise sadece karın emniyet kemerini gösteriyor.
A barra amarela representa cadeiras auto, a laranja cintos de segurança de três pontos, e a vermelha de dois pontos.

Onun geldiği İspanya doğası , çiçek açan portakal ağaçları ve bülbüllerle doluydu .
O Levante espanhol onde nasceu estava carregado de laranjeiras em flor e rouxinóis.

Dur bir saniye, Portakal.
Espera, laranja.

Ve portakal nektarı.Öteki başka bir fincanda ve köpüklü olacak
E extrato de laranja As natas extras são numa taça separada

Sabahleyin taze sıkılmış portakal suyuna bayılırım.
Eu adoro suco espremido de laranja pela manhã.

Siz de ilgisini çekmek için portakal suyuna bir şeyler kattınız.
Então você adulterou o suco de laranja para ela lhe dar atenção.

Örtüler, portakallar, su.
Cobertores, laranjas, água.

Zavallı portakallara ne yaptınız?
Que fazes às pobres laranjas?

Yağmur bitkiler büyüsün diye yağar, portakallar ve üzümler, insanlar da bunları yesin, diye büyür.
Chove para que as plantas cresçam, e as laranjas e as uvas crescem para que os homens as comam.

Ayrıca, dört yemek kaşığı zeytinyağı, birkaç diş ezilmiş sarmısak, bir demet hoş koku ve lezzet veren karışık bitki, bir portakalın suyu, rendelenmiş portakal kabuğu, bir tutam kırmızı toz biber, bir tutam tuz ve 140 ml kırmızı şaraba ihtiyacınız olacak.
Precisará também de quatro colheres de sopa de azeite de oliva; vários dentes de alho esmagados; um buquê de ervas; suco de uma laranja; um pouco de raspas de laranja; uma pitada de pimenta vermelha em pó; uma pitada de sal; 10 colheres de sopa de vinho tinto.

Şuna portakal suyu doldurur musun?
Quer preencher com suco de laranja?

Sonra mutfağa gitti, buzdolabını açtı, biraz portakal suyuyla bir ekmek buldu.
Em seguida, entrou na cozinha, abriu a geladeira e achou suco de laranja e um pão.

Oğluma portakal suyu.
E um sumo de laranja para o meu filho.

Balık ve portakal
Peixe e laranjas!