cinsel ilişki oor Portugees

cinsel ilişki

naamwoord

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

sexo

naamwoord manlike

Tüm yapman gereken rızan olmadan cinsel ilişkiye girdiğini söylemek.
Tudo que precisa fazer é dizer que fez sexo sem consentir.

transa

naamwoord vroulike

Sebastian hareket eden her şeyle cinsel ilişkiye girerdi.
Sebastian transa com qualquer coisa que se mova.

relação sexual

naamwoord vroulike

Ben o kadınla cinsel ilişkiye girmedim.
Eu não tive relações sexuais com essa mulher.

Relação sexual humana

Bu çığrından çıkmış piyasada, ilk başta kadın vücudu ve cinsel ilişkiler olmak üzere her şeye sömürülebilir ve kâr elde etmek için satılabilir gözüyle bakılıyor.”
“E nesse mercado frenético, tudo é considerado um recurso explorável e consumível, em especial o corpo de mulheres e as relações sexuais humanas.”

relação sexual humana

Bu çığrından çıkmış piyasada, ilk başta kadın vücudu ve cinsel ilişkiler olmak üzere her şeye sömürülebilir ve kâr elde etmek için satılabilir gözüyle bakılıyor.”
“E nesse mercado frenético, tudo é considerado um recurso explorável e consumível, em especial o corpo de mulheres e as relações sexuais humanas.”

voorbeelde

Cinsel ilişki?
Estavam se prostituindo?

Reşit olmayan biri ile cinsel ilişkiden suçlanacaksın.
Vai ser acusado de estupro.

Hastaların birbirleriyle duygusal veya cinsel ilişkiye girmesi yasak
Sexo e romance entre pacientes é proibido

Ensest, ölüsevicilik ve hayvanlarla cinsel ilişki gibi yasak.
Bem como incesto... necrofilia, bestialidade e...

Ölmeden kısa süre önce cinsel ilişkiye girdiğini gösteren deliller de var.
Tinha, também, evidência de atividade sexual ocorrida imediatamente antes da morte.

"""Onunla evli olduğunuz süre içinde kocanızdan başka biriyle cinsel ilişki kurdunuz mu?"""
“A senhora manteve relações sexuais com outra pessoa enquanto esteve casada com ele?”

Bu şekilde cinsel ilişkiye girmenin doğru mu yoksa yanlış mı olduğuna ise hiç değinilmemiş bile.
E não se falava nem sequer uma vez sobre se esse tipo de sexo é certo ou errado.

O odadaki cinsel ilişkiyi bir bıçakla kesebilirdim.
Eu podia ter cortado relações sexuais naquele quarto com uma faca.

Tüm bunlar cinsel ilişkiye girme planıydı.
Tudo isso era um plano, para definir relações sexuais.

Boktan bir cinsel ilişki olduğu için 20 sterlin borçlu olduğumu söyledi.
Ela me disse que eu devia 20 libras por que a transa foi uma merda.

Rahiplerin cinsel ilişkide bulunması serbest.
Os Pastores podem transar!

Birisi bana çıtlattı da, sanki sen ve temizlikçi kadın senin masanın üstünde cinsel ilişkiye girmişsiniz.
Soube que você e a faxineira tiveram uma relação sexual na mesa da sua sala,

Ve rapor muhtemel bir cinsel ilişki olduğunu belirtiyor.
E o relatório dizia que pode haver uma relação sexual.

Cinsel ilişkiye karşı duydukları uygun olmayan arzuydu.
Sim, foi o desejo impróprio de terem relações sexuais.

Tüm yapman gereken rızan olmadan cinsel ilişkiye girdiğini söylemek.
Tudo que precisa fazer é dizer que fez sexo sem consentir.

Gelişen ülkelerdeki gençler de, rasgele cinsel ilişkilerde bulunmak üzere kültürel ve ekonomik açıdan güçlü etkilerle karşı karşıya kalıyor.
Os jovens nos países em desenvolvimento estão similarmente expostos a poderosas forças culturais e econômicas que os incentivam à promiscuidade.

Max, cinsel ilişkiye girdiğin kişi hakkında bilmen gerek belli başlı şeyler vardır.
Max, tem certas coisa que precisa saber sobre o cara com quem tem relações sexuais.

Ancak ne yazık ki bazı yetişkinler çocuklarla cinsel ilişkiye girmek istiyor.
Mas, infelizmente, alguns adultos gostam de fazer sexo com crianças.

Pavlus da evlilikte cinsel ilişkinin uygun bir yeri olduğunu yazdı.
E Paulo disse que as relações sexuais são normais e importantes no casamento.

Ama kanun, bir ilişkide olan tecavüzün normal cinsel ilişki sınırları dahilinde olup olmadığına nasıl karar verir?
Como a lei determina... que ocorreu um estupro dentro de uma relação que, por sua própria natureza, implica intimidade sexual?

Cinsel ilişki bir erkek ve kadının çok özel bir şekilde yakınlaşmasıdır.
Relação sexual é quando um homem e uma mulher ficam bem juntos de um modo muito especial.

Acılı cinsel ilişki, acılı boşalma, sertleşme sorunları.
Dor na relação, dor na ereção, disfunção erétil.

Kocasıyla cinsel ilişkiye girmek sadece karısının, karısıyla cinsel ilişkiye girmek de sadece kocasının sahip olduğu bir ayrıcalıktır.
As relações sexuais são um privilégio exclusivo da esposa com seu marido; assim como o marido tem o mesmo privilégio unicamente com sua esposa.

Kucak dansı, genelde yarı çıplak bir dansçının müşterinin kucağına oturarak cinsel ilişkiyi çağrıştıran hareketler yapmasıdır.
Lap dancing é um tipo de dança em que um dançarino ou dançarina, geralmente quase sem roupa, senta no colo de um cliente e faz movimentos sensuais.

Çalışanlarıyla cinsel ilişkiye girmenin onun için sorun olmadığını kanıtladı.
Ela testemunhou não ter problema em fazer propostas sexuais aos empregados.