temizlik oor Portugees

temizlik

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

higiene

naamwoord vroulike

Buraya kadar bana temizlik öğütleri vermeye mi geldin?
Você realmente veio aqui para dar conselhos de higiene, né?

Soortgelyke frases

etnik temizlik
limpeza étnica · purificação étnica

voorbeelde

Baska ne diye sürekli temizlik yapasin ki?
Por que razão andas sempre a limpar?

Temizliğe devam edin.
Continuem a limpeza

Hadi çocuklar, ücretini madem temizlikle ödedik, keyfini çıkaralım
Vamos lá, já que pagámos Ao menos vamos aproveitar

Biraz temizlik yapmak istiyorum.
Quero só fazer uma pequena faxina.

Ayrımcılık yetkililer tarafından desteklendiğinde etnik temizlik ve soykırım gibi korkunç olaylara yol açabilir.
Quando apoiada por autoridades, a discriminação pode levar a horrores como a limpeza étnica e o genocídio.

5 Temizlik yapmak için tanzimler: İhtiyarlar kurulu, (eğer Salonu birçok cemaat kullanıyorsa, İbadet Salonunun Bakım Heyeti) salonunu muntazamaman temizlenmesi ve bakımı için bir program yapar.
5 O corpo de anciãos (e a Comissão de Operação do Salão do Reino, se o salão for usado por mais de uma congregação) programa limpeza e manutenção regulares do prédio.

Bay Wolfe, Rhodes' un evine dönün ve temizliği hemen durdurun
Sr.Wolfe, volte para a casa de Rhodes e pare a limpeza, imediatamente

(Levililer 11:44, 45) Bu nedenle de, Tanrı, Babil’deki esaretten azat edilen ve Yeruşalim’e dönerken, tapınmada kullanılan takımları beraberinde taşıyan kavminden ruhi temizlik talep etti.
(Levítico 11:44, 45) É também o motivo de Deus exigir a pureza espiritual de seu povo liberto, quando ia de Babilônia a Jerusalém, carregando os utensílios para uso na adoração Dele.

Tam temizlik personelinin girip gündüz vardiyasının çıktığı sırada.
É quando entra o pessoal da limpeza e o turno diurno sai.

Bolşevik parti içinde sürekli iç mücadele Büyük Temizlik adı verilen 1937-38 yıllarında aralarında kurucu parti üyeleri ve darbe ile suçlanan askeri liderler de dahil olmak üzere binlerce kişinin idam edildiği kitlesel baskılar ile sonuçlandı.
A contínua luta interna no Partido Bolchevique culminou no Grande Expurgo, um período de repressão em massa entre 1937 e 1938, durante a qual centenas de milhares de pessoas foram executadas, incluindo os membros e líderes militares originais do partido, que foram acusados de golpe de Estado.

Neden yaptığın temizlik işine girmiyorsun ki?
Porque não começa uma empresa de limpeza?

7 Bize düşeni yapmak: İbadet Salonunun temizlik sırası grubumuza gelince, hepimiz bu temizliği desteklemeliyiz.
7 Todos nós desejaremos apoiar o grupo quando este for designado a limpar o Salão do Reino.

Onu süitte temizlik yaptığıma değil, kaldığıma inandırdım.
Eu deixei-o pensar que era hóspede na suite, e não a limpá-la.

Yemek yapmak, çocuk doğurmak, temizlik.
Cozinhar, limpar, cuidar de suas crianças.

Günlük hayat düşünüldüğünde, sürekli olarak maruz kaldığımız kimyasalların, örneğin temizlik malzemelerindeki kimyasalların güvenliğini ölçebileceğiz.
Poderíamos testar a segurança dos produtos químicos aos quais estamos expostos diariamente no ambiente, tais como os presentes em produtos de limpeza.

Bahar temizliği yapıyordu.
Era a época da limpeza da primavera.

Çünkü hastane zemininin temizliği konusunda takıntılıyım.
Porque eu sou obsessivo quanto a limpeza de pisos hospitalares.

Hanım gelmeden önce biraz temizlik yapmamız gerekecek
Temos limpezas para fazer antes que chegue a patroa

Eskiden yaşamış olan Yusuf gibi, ahlaksal temizlikleri konusunda uzlaşma yapmayı reddettiler.
Iguais a José da antiguidade, eles se negam a transigir na sua pureza moral.

Yani, ev temizliğini bilmiyorum!
Ah, sou uma má dona de casa!

Temizlik yapmak için süpürge de götürseydin.
Você deveria ter levado a vassoura para limpar um pouco.

Güzellik, temizlik ve düzenin uygarlığın gerekleri arasında özel bir yer tuttuğu açıktır.
Evidentemente, a beleza, a limpeza e a ordem ocupam uma posição especial entre as exigências da civilização.

Onun bu davranışı cemaatin temizliğini tehlikeye atıyordu, üstelik iman etmeyenler arasında bile şok etkisi yaratmıştı.
Sua conduta ameaçava a pureza da congregação e escandalizava até mesmo os descrentes.

Bir numaralı mekanda temizlik gerekiyor.
Preciso de uma limpeza no local 1.

Temizliğe ihtiyacı da yokmuş.
Não que ela precisasse de limpeza.