yığın
Definisie in die woordeboek Turks
yığın
Definisies
Büyük bir miktar veya sayı.
sinonieme
küme · kütle · sel · tepe · toplu
grammatika
| Inflection | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| Nominative | yığın | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Definite accusative | yığını | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Singular | Plural | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Nominative | yığın | yığınlar | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Definite accusative | yığını | yığınları | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Dative | yığına | yığınlara | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Locative | yığında | yığınlarda | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ablative | yığından | yığınlardan | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Genitive | yığının | yığınların | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Yığın
voorbeelde
Advanced filtering
Söz gelimi, bu akşam bana bir şey oluverse, bu herkes için ne büyük yıkım olurdu.Literature Literature
Gidip elini yüzünü yıka, kahvaltı saati geldi.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Yunanlıların kurduğu kenti, Lidyalılar MÖ yaklaşık 580 yılında yıktılar.jw2019 jw2019
Sen hepimizi yıkıma götürdün, her şeyi aldın elimizden.Literature Literature
Herkesin sinirsel yıkımı vardı.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
, diyorum; tıpkı ‘Yaşasın yıkım!Literature Literature
Kabul Salonunda ışıklar saçan hazine, gözkamaştırıcı bir yığına dönüşüyordu.Literature Literature
Lanet olası tavuk yumurtalarını yığınla getiriyorlar, bense iki aydır alamıyorum bana lazım olanları.Literature Literature
Ama ilk önce Morwene git ve onu teselli et, yoksa buraya getirdiğin yıkımı affetmeyi zor bulurum.Literature Literature
“Anastasia, bu akşam burada bir yığın çizgiyi aştım.Literature Literature
Mizacının sinirsel sağlamlığı, bir yığın yıkıcı etkilere karşı direnmesini sağlamıştı.Literature Literature
Bana sürekli Et Yığını demenden bıktım, usandım artıkopensubtitles2 opensubtitles2
Ama beni de yıktı, oğullarımın ölümü.Literature Literature
Ortalık yatıştıktan sonra ya bir NSA kahramanı yada dışarıdaki bir yığın işsizden biri olacağının da farkındaydı.Literature Literature
Buna karşılık, yıkım ve çılgınca yaşam düşkünlüğü devrimcilerimizde yeniden karşımıza çıkacaktır.Literature Literature
Arkasında asılı bir yığın eski diploma, ihtiyar doktor kararını açıklıyor: “Saçma.Literature Literature
Ben'in oyuncak ayısını yıka.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Fotoğraf, portre minyatürcülerinin oluşturduğu geniş meslek kesiminin yıkıma sürüklenmesine yol açar.Literature Literature
Eğer Engin Deniz hiddetle kabanp fırtınayla tepelere gelmiş olsa, daha büyük bir yıkım gerçekleştiremezdi.Literature Literature
Kamuya duyurulan bütün barış çabalarına rağmen, her yerde yığınla iç savaş, etnik ve kabile çatışmaları yaşanmaktadır.jw2019 jw2019
İçlerindeki köle ya da tiran olma arzusunu kaldırın: Göz açıp kapayıncaya kadar siteyi yıkmış olursunuz.Literature Literature
"""İşte İliada Destanı'nın beşinci şarkısına yaraşır bir ceset yığını!"""Literature Literature
Zodyak, gelecek olan yıkımın yol haritası mı?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ama bir savaş ya da bir yıkım istemiyor.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Bizim yenemediğimiz şey, bizi yenecek ve yıkı mımıza yol açacaktır.Literature Literature
222 sinne gevind in 5 ms. Hulle kom uit baie bronne en word nie nagegaan nie.