Salir oor Turks

Salir

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

Çıkış

Él vio al suicidio como la única salida.
İntiharı tek çıkış yolu olarak gördü.

salir

/sa.'lir/, [säˈliɾ] werkwoord

salir (con alguien)

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

çıkmak

werkwoord

Pasar de adentro hacia afuera.

Todos los que iban en el coche dijeron que querían salir y estirar las piernas.
Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.

ayrılmak

werkwoord

Tom salió a pescar poco antes del amanecer.
Tom şafaktan hemen önce balık tutmaya gitmek için ayrıldı.

bırakmak

werkwoord

Quizá pueda usar lo del engaño para salir de Maura.
Belki de bu aldatma olayını Maura'yı bırakmak için kullanabilirim.

vermek · alçalmak · bahşetmek · terketmek · andırmak · benzemek · devam etmek

Soortgelyke frases

salida de transformación
dönüştürme çıktısı

Salir del armario
Coming out

salir del armario
Coming out

callejón sin salida
kör hat · kör sokak · çıkmaz

Fundido de salida, a blanco
Silinme, Aydınlığa Doğru

salir al paso
başlamak

Fundido de salida, a negro
Silinme, Karanlığa Doğru

Salida por la derecha
Dışarı Uçarak

sal
Yemek tuzu · tuz · tuzlu tat · tuzluluk · yemek tuzu

voorbeelde

Debes salir de aquí.
Buradan çıkmalısın.

Winslow está tratando de hacer salir a Oliver de su escondite.
Winslow Oliver'ı olduğu yerden çıkarmaya çalışıyor.

Aeromozas, ¿ tenemos la señal para salir?
Uçuş görevlileri, kalkış izni verildi

Unas fuerzas invisibles dejaron salir a mis torturadores, pero a mí me dieron con la puerta en las narices.
Görünmez güçler işkencecilerimin çıkmasına müsaade ettiler ama ben çıkmak isteyince kapıyı yüzüme kapattılar.

Y una copia del ̈ Times ̈ de mañana dónde habrá un mensaje cifrado con instrucciones de como salir
Yarınki Times'ın ölüm ilanlarında Vassilievski adasına nasıl gideceğinizi anlatan şifreli bir mesaj olacak.

Se planteó salir del sueño, volver a su cama en Tear, pero todavía no había descubierto nada.
Düşten çıkmayı, Tear’daki yatağına dönmeyi düşündü, ama hiçbir şey bulamamıştı.

Así que voy a salir y decíroslas.
Artık söyleyeceğim.

Ahora tenemos que salir de aquí;
Şimdi buradan çıkmak zorundayız.

No me hagas salir allí.
Oraya gitmeme izin verme.

Voy a salir adelante.
Ben iyi olacağım.

Creo que lo más importante que debemos hacer ahora Es salir de este vecindario.
Bence şimdi yapmamız gereken en önemli şey bu mahalleden cehennem olup gitmek.

Si le pido de salir ahora, incluso si funciona, estamos condenados al fracaso.
Eğer ona şimdi çıkma teklifi edersem kabul etse bile başarısızlığa mahkumuz.

¿Va a salir de la cabina?
Kulübeden çıkacak mısın?

Deja salir un grito desgarrador.
Sonra yürek dağlayıcı çığlığını basar.

O sea, quiero salir de esa litera.
Yani o ranzadan kurtulmak istiyorum.

Debo dejar salir la maldad.
Çirkefleşmem lazım.

El dinero le permitió salir.
Para onu özgürleştirdi.

Acaba de salir con la chica nueva.
Şu yeni piliçle dışarı çıktı.

Podría recogerlos al salir de la escuela.
Çocukları okuldan alabilirim isterseniz.

Nunca he conocido un humano realmente dispuesto a salir con una alienígena.
Bir uzaylıyla çıkmaya gerçekten açık olan bir insanla hiç tanışmadım.

Digo, sabes, tu también querrías salir.
Yani, sende olsan çıkmak isterdin.

Las gente logró salir.
Bunu insanlar yaptı Bunu insanlar yaptı

Esto puede comprar algo que cambiará mi vida... un boleto para salir de aquí.
Bu, hayatımı gerçekten değiştirebilecek bir şey satın alabilir... buradan uzağa bir bilet.

Agarramos al que vinimos a buscar y lo usamos para salir.
Buraya kim için geldiysek onu yakalayacağız ve çıkmak için onu kullanacağız.

Mira, estoy ocupado ahora, así que si pudieras salir...
Dinle, Şuan çok yoğunum eğer biraz yanlız bırakırsan...