ensorcelé oor Turks

ensorcelé

werkwoord manlike

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

büyülü

adjektief

On dit que cet endroit est hanté ou ensorcelé, mais c'est ridicule.
Bu eski yerin perili ya da büyülü olduğunu falan söylüyorlar.

Soortgelyke frases

ensorceler
büyü yapmak · büyülemek

voorbeelde

C'est quoi " ensorceler "?
Büyü nedir?

Le Sorcier m'a ensorcelé et donné son apparence pour vous mener aux prisonniers.
Sizi mahkûmlardan uzaklaştırmak için büyücü beni büyüleyip ağaca bağladı.

Il faudrait l' ensorceler pour le faire changer d' avis
Fikrini değiştirmek için büyü yapmak gerek

Regarde, le coeur est ensorcelé!
Büyü yapılmış kişinin kalbi.

La nuit magique t'ensorcelle,
Gece sihrini sunacak

J'ai été ensorcelé par cette femme.
Ben de bu kadın bana da büyü yapmıştı.

— Ce djinn de malheur m’a ensorcelé moi aussi, expliqua-t-il, je m’en souviens maintenant.
“O kahrolası cin bana da büyü yaptı,” dedi adam. ‘ Artık hatırlıyorum.

Le Sorcier m' a ensorcelé et donné son apparence pour vous mener aux prisonniers
Sizi mahkûmlardan uzaklaştırmak için...... büyücü beni büyüleyip ağaca bağladı

Je bois à l'ensorcellement.
İşte güzel bir büyüleniş.

C’est comme une possession par un démon négatif, un ensorcellement par quelque chose d’inexistant.
Bir olumsuzluk şeytanının eline geçmeye, var olmayan bir şey tarafından büyülenmeye benzer sıkıntı.

Je t'ai laissé m'ensorceler.
Demek istediğim, beni büyülemene izin verdim.

Car avec sa résurrection, ce pays sera à jamais ensorcelé et la lune rouge s' élevera à nouveau
Ve onun yeniden doğuşuyla bu topraklar sonsuza kadar...... kızıl ayın şafağında lanetlenecek

Puis j' ai rencontré Buddy et il m' a ensorcelée
Bir gün Buddy' yle tanıştım ve aklımı başımdan aldı

Un morceau de cette pomme ensorcelée fera dire à Blanche-Neige des choses absolument atroces.
ve bu sihirli elmadan bir ısırık Pamuk Prensesi en berbat bir şeye dönüştürme imkanına sahip.

Ni folle, ni ensorcelée, ni possédée.
Ne deliyim ne büyülenmiş,... ne de cin çarpmış biriyim.

Ce que tu ne comprends pas non plus, même si je te l'ai répété plusieurs fois, c'est que c'est toi qui m'as ensorcelé.
Bunu sana defalarca söylememe rağmen, benim de senin sihrine kapıldığımı anlayamıyorsun.

Ils ont l'air ensorcelés.
Sanki büyünün etkisi altındalar.

Avec le clan de sorcières de son épouse, qui a ensorcelé les lieux pour proscrire le Mal.
Karısının, cadılar meclisinin yanısıra, ki kendisi şeytanı hapseden altıgeni tasarladı.

Qui vous a ensorcelé?
Sana kim büyü yaptı, Lee?

Mais moi, j’ai comme une idée qu’il est en train d’ensorceler le navire et que tout ça ne finira pas bien du tout.
Ama, sanırım, bizim gemiye de büyü yapıyor, sonu iyiye varmayacak tüm bunların.

Elle n' est pas cassée, elle est ensorcellée
Bozulmamış, büyü yapılmış

Elles disaient que la Comtesse avait été ensorcellée par Darvulia et sa magie noire.
Kalenin en zengin ve en soylu kadını, Darvulia isimli bir falcının kan ile ilgili bir kara büyüsünün etkisi altındaydı.

On sait peu de choses avec certitude sur les malheureux qui furent ensorcelés par Melkor.
Ama Melkor tarafından tuzağa düşürülen o mutsuzlara dair kesin olarak bilinen çok az şey var.

Pour éloigner Xena, tu as ensorcelé mon parchemin?
Zeyna'nın yolunuzdan çekilmesini istiyordunuz ve bu yüzden benim tomarımı mı büyülediniz?

L'endroit est ensorcelé...
Ne büyülü bir yer.