faire partie de oor Turks

faire partie de

werkwoord

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

bağlı olmak

voorbeelde

On est censé faire partie de la même équipe.
Burada aynı takımda olmamız gerekiyor.

Il ne mérite pas de faire partie de la vie de Nathan.
Nathan'ın hayatında yer almayı hak etmiyor.

Maintenant, va-t-il me faire part de son plan pour recueillir des signatures?
İmza toplama işini bana anlattı mı dersen...

Alex vient de me faire part de sa théorie à notre sujet.
Alex ikimiz hakkındaki teorisini paylaşıyordu.

8 Manifester de la bonté envers nos voisins devrait normalement faire partie de notre vie.
8 Komşularımıza iyilik göstermemiz, işin sonu için bir vasıta değil, hayatımızın normal bir kısmı olmalıdır.

Je voulais vraiment faire partie de l'équipe.
Bu takımın bir parçası olmayı gerçekten istiyordum.

Sens-toi libre de prétendre faire partie de l'enquête.
Ne zaman istersen bu soruşturmanın bir parçasıymış gibi davranabilirsin.

Alors on sourit, on est content, on montre qu'on est heureux de faire partie de cette belle maison!
Yani gülümseyin, bu iyi ekibin üyesi olduğunuzdan gururlu durun!

Maintenant que je suis à l'extérieur, je veux plus faire partie de ça.
Şimdi dışarıdan bakınca artık bunun parçası olmak istemiyorum.

Je ne serai pas choisi pour faire partie de l'équipe.
Bak, henüz takıma alınmış değilim.

Je suis fier de faire partie de ce projet.
Bu projenin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.

Il manifeste une patience remarquable en laissant Abraham lui faire part de son inquiétude à huit reprises.
O kayıtta Yehova’nın İbrahim’in sekiz defa soru sormasına izin vererek büyük sabır gösterdiğini görürüz.

Mais nous souhaitons vous faire part de ce que nous avons appris:
Gerçek olan bir şey var ki, asıl dikkatimizi bu çekti:

Je veux faire partie de la délégation américaine.
Birleşik Devletler'in baş antrenörlerinden biri olmayı.

Tu voulais faire partie de cette guerre de crottes depuis le début.
Daha en başından bu kaka savaşını fiştekliyordun.

Tu n'as jamais compris la chance que tu avais de faire partie de cette merveilleuse famille.
Bu harika ailenin bir parçası olduğun için ne şanslı olduğunu anlayamadın.

Je ne dis pas que Bette ne doit plus faire partie de la vie d' Angelica
Bette Angelica' nın hayatında olmasın demiyorum

Je veux faire partie de ta vie
Hayatına dahil olmak istiyorum

Je voulais faire partie de ce la famille á mes conditions.
Ailenin bir parçası olmak istiyorum ama kendi tercihlerimle.

Tu- - tu fais des efforts pour faire partie de sa vie.
Onun hayatında olmak için çabalıyorsun.

Faire-part de mariage
'Düğün Davetiyesi'

Vanessa était supposée faire partie de ce rêve
Vanessa da o hayalin bir parçası olacaktı

7 Nous sommes tous d’accord pour dire que c’est un bonheur de faire partie de la congrégation chrétienne.
7 Hıristiyan cemaatinin bir kısmı olmayı hepimiz nimet olarak görürüz.

Tu peux pas faire partie de la vie de ma fille.
Kızımın hayatına sokamam seni.

Pour nous faire part de vos commentaires, cliquez sur Paramètres [Paramètres] et sélectionnez Envoyer des commentaires.
Geri bildirim sağlamak için Ayarlar'ı [Ayarlar] tıklayın ve Geri bildirim gönder'i seçin.