grossir oor Turks

grossir

/ɡʁɔ.siʁ/ werkwoord

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

büyümek

werkwoord

Ou on peut oublier l'opération, laisser la tumeur grossir et la tuer.
Ya da ameliyat etmeyiz, tümör büyür ve kadın ölür.

şişirmek

şişmanlamak

naamwoord

Pourquoi Mac, tu veux encore grossir?
Daha da mı şişmanlamak istiyorsun?

abartmak

werkwoord

Habituellement, les mots du genre “ toujours ” et “ jamais ” grossissent les faits ou en font une généralité.
“Her zaman” ve “hiçbir zaman” gibi sözler çoğunlukla gerçekleri genelleştirir ya da abartır.

kabarmak

Soortgelyke frases

verre grossissant
büyüteç

voorbeelde

Grossière erreur si vous êtes sous mescaline.
Meskalin etkisindeyken kötü bir karar.

Heureusement, en Amérique, le journalisme a porté son autorité jusqu’à l’extrémité la plus grossière et la plus brutale.
Allahtan Amerika'da gazetecilik mesleği sahip olduğu otoriteyi en kaba ve zorba uçlara kadar sürüp götürmüştür.

Je ne veux pas être grossière, et vous avez toute ma sympathie.
Bak canım, kaba olmak istemem,... ve gerçekten seni anlıyorum.

L' alcool fait grossir
Alkol, kilo aldırır

C'était vraiment grossier.
Çok kaba bir hareket.

Il a grossi.
Kilo alıyor.

Et, en somme, sauf qu’il avait tellement grossi, il avait gardé bien des choses d’autrefois.
Aslında, çok şişmanlamış olması bir yana, eski özelliklerinin birçoğunu korumuştu.

C'est grossier.
İnanılır gibi değil.

Mais mon ventre s'est mis à grossir.
Sonra karnım şişmeye başladı.

De plus, les techniques modernes permettent de confectionner bien plus facilement et bien plus rapidement, non seulement des toiles de lin grossières, mais aussi des tissus compliqués — le damassé, par exemple.
Çağdaş yöntemler, yalnız sade dokumayla değil, Şam kumaşı gibi daha karmaşık dokuma tarzlarıyla yapılan keten üretimini de hızlandırıp kolaylaştırdılar.

Bizarre et grossier.
Garip ve iğrenç.

Ulrike s'est montrée très grossière envers moi ce matin.
Bu sabah Ulrike'nin bana çok kaba davrandığını bilmelisin.

C'est un mensonge grossier.
Bu düpedüz yalan.

Augmente le grossissement.
Görüntüyü büyütün.

Vous êtes arrogant, grossier, brutal, suffisant, ce qui devrait être facile pour vous.
Küstah, saygısız, gaddar ve kibirlisin ki senin için pek de zor olmamalı.

Quel grossier personnage !
Ne kaba bir adam!

Ton père est grossier.
Babansa çok kaba.

Quand je me suis mariée, mon mari et moi avons déménagé dans une région où les gens étaient grossiers et se retrouvaient pour boire et fumer.
Evlenince kocamla birlikte başka bir bölgeye taşındık; orada sigara içmek, küfürlü konuşmak ve sarhoş olmak olağan görülüyordu.

Il faut que je lui dise qu’elle fait une grossière erreur.
Ortada büyük bir yanılgı olduğunu söylemeliydim.

" Très gros " et " très grossier ", c'était le point de vue des étrangers.
Yani " çok şişman " ve " çok kaba " olmak bu yabancının hayat felsefesiydi.

Elle a grossi.
Çok kilo almış.

C' est une grossière
Çok büyük bir hata

Pendant 9 mois... j'ai senti mon bébé grossir en moi
9 ay boyunca...... bebeğimin içimde büyümesini hissettim

Êtes- vous, comme Ève, entouré de gens grossiers ?
Elif’in söz ettiği gibi senin de etrafın küfürbaz insanlarla mı dolu?

Le démon en moi est en train de grossir.
İçimdeki şeytanı uyandırıyorsun.