damga oor Frans

damga

naamwoord

Vertalings in die woordeboek Turks - Frans

marque

naamwoord vroulike

Onlara damga vurabilesin, kısırlaştırabilesin, eyer vurabilesin ve özgürlüklerini alabilesin diye.
Vous avez pu les marquer, les castrer et les seller, les priver de leur liberté.

tampon

naamwoord manlike

Camino'nun hiçbir yerinde bunun gibi bir damga bulamazsınız.
Vous ne trouverez un tel tampon nulle part ailleurs sur le Camino.

cachet

naamwoord manlike

Pul ve damga gerçekmiş.
Le cachet est 100% réglo.

timbre · empreinte · stigmate · sceau · estampille · poinçon

Soortgelyke frases

Damga vergisi
Droit d'enregistrement

damga vurmak
marquer

Damga aracı
outil Tampon

voorbeelde

Sandığa gidin ve damganızı... ... Walter McGinn'e basın.
Rendez-vous aux urnes, et apposez votre marque à côté du nom de Walter McGinn.

36 Canavarın damgasını kabul etmeyen kişilerin başına sürekli sorunlar çıkmıştır.
36 Ceux qui refusent de recevoir la marque de la bête sauvage n’ont cessé de rencontrer des difficultés.

Kendine Korku Doktorları deyip de kötü adam damgasından kaçamazsın.
Tu ne donnes pas un nom comme les Monstrueux Docteurs sans les classifier comme des méchants.

Hissettiğim daha çok bir damga gibi.
Ce que j'ai ressenti est plutôt une empreinte.

Damga ne?
La Marque, qu'est-ce que c'est?

Nasıl desem, damga gibi.
Je ne sais pas, comme une marque.

Ve onların ardınca üçüncü bir melek gelip büyük sesle dedi: Bir kimse canavara ve onun suretine secde kılar, ve alnı üzerine, yahut eli üzerinde damgayı kabul ederse, o da kendi gazabının kâsesinde saf olarak hazırlanmış olan Allahın öfkesi şarabından içecektir; ve mukaddes meleklerin önünde ve Kuzunun önünde ateşle ve kükürtle azap edilecektir; ve azaplarının dumanı ebetler ebedince tüter; ve canavara ve onun suretine secde kılanların, ve onun damgasını kim kabul ederse, onların gündüz ve gece rahatları yoktur.
Et la fumée de leur tourment monte à tout jamais, et ils n’ont de repos ni jour ni nuit, ceux qui adorent la bête sauvage et son image, et quiconque reçoit la marque de son nom.

“[Canavar] kulların hepsine, sağ elleri yahut alınları üzerine, onlara damga [işaret, YÇ] vurduruyor, ve canavarın adı, yahut adının sayısı damgası kendisinde olmazsa, kimseye alış veriş ettirmiyor.
‘ Personne ne peut acheter ou vendre, sauf celui qui a la marque, le nom de la bête sauvage ou le nombre de son nom.

Şu damgaya bir bak!
Regarde ce tampon.

Bizim damgamız var.
On a un tampon.

Damga kadar basit.
Et c'est plié.

Damgaları unuttum.
Des marqueurs.

Ve Treblemakers bu akşama damgayı vuruyor.
Et les Treblemakers mènent la compétition à bon terme.

YAZAR Bill Emmott “yirminci yüzyıla en başta savaş damgasını vurmuştur” diyor.
POUR l’auteur Bill Emmott, “ le XXe siècle a été modelé d’abord et surtout par la guerre ”.

Önce ruhsat numaramızla kütüğü damgalarız.
D’abord, nous devons les frapper de notre numéro.

Bir tarih ve zaman damgasına benziyor.
On dirait une date et un horodatage.

Onun emrindekiler boğa damgasıyla tanınır.
Ceux qui le suivent portent l'emblème du taureau.

Senin orada oluşun bu damgayı değiştirdi ve ben bunu hissettim, seni fark ettim.
En étant là tu as altéré l'empreinte, et je l'ai senti, je t'ai vu.

Görüyorsunuz ki, ilk defa, dünya çapinda bir damga.
Vous voyez, pour la première fois, une empreinte au niveau mondial.

Kişisel stresin ve toplumsal damganın etkileri ölümcül bir kombinasyon.
L’effet combiné du stress personnel et des stigmatisations sociales est mortel.

Elinde damga olan belki Taylor'dır.
Taylor est peut-être celui avec le tampon.

Aslında bir damgaymış.
C'est en fait une marque de fabrique.

Zaman damgasına göre mazeretleri olduğu aşikâr.
Donc, ils ont de bons alibis, compte tenu de l'heure indiquée.

Elinin üstündeki damga dikkatimi çekmişti.
Le tampon sur sa main.

(Luka 21:21) Tanrı’nın Krallığına tabi olmak isteyenler ‘canavarın damgasını’ almaktan kaçınmalıdırlar.
Ceux qui sont dans la chrétienté sont exhortés à “fuir vers les montagnes”. (Luc 21:21.)