Fender oor Turks

Fender

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Fender

Une Fender vert écume affreusement maltraitée soutint son regard.
Hasarlı ve kötü muamele görmüş, koyu yeşil Fender marka bir gitar ona bakıyordu.

Soortgelyke frases

Fender Stratocaster
Stratocaster

Fender Telecaster
Telecaster

voorbeelde

Mais ce qui me fend le coeur, c'est que tu m'as piqué 5 millions de dollars.
Ama kalbimi kıran şey beş milyonu alıp kaçman oldu.

Il se fend la gueule tout ce qu'il sait!
Hasta, kahrolası kıçıyla güler!

A mon propre père, ça me fend le cœur.
Kendi babam, ve bu içimi acıtıyor.

Ça va être dur pour Ethan et ça me fend le cœur, mais au bout du compte, il vaut mieux être élevé par des parents séparés heureux que des parents malheureux ensemble.
Gidişim Ethan için zor olacak, ve kalbimi kıran da bu, ama uzun vadeli düşünürsek, birlikte mutsuz ebeveynler tarafından yetiştirilmektense ayrı ama mutlu ebeveynler tarafından yetiştirilmek yeğdir.

Que symbolise le fait que « la montagne des oliviers » se fend ?
‘Zeytinlik Dağı’nın’ ikiye yarılması ne anlama gelir?

Fender Stratocaster signée par Ritchie Blackmore.
Fender Stratocaster, Ritchie Blackmore imzalı.

Nico... dès que le ce serpent baisse sa garde, cherche une dague et fend le des testicules jusqu'au cerveau.
Nico... bu yılan gardını indirdiği an, eline bir hançer al ve hayalarından beynine kadar onu doğra.

Freddy Fender, les Pet Rocks.
Freddy Fender.

Tu me fends le cœur.
Kalbimi kırıyorsun.

Ca te fend pas le coeur?
Kalp sızlatıcı değil mi?

Cela me fend le cœur de te voir souffrir tant.
Bu kadar acı çektiğini bilmek yüreğimi dağlıyor.

Ca leur fend le coeur.
Kalplerini kırıyorlar.

La chaleur fend les os. Et c'est dans les fissures que je lirai ton destin.
Sıcaklık kemiklerde çatırdama yapar. Ve ben de alınyazını anlatmak için çatırdamaları okurum.

Ça me fend le cœur de le vendre.
Bittiğini görmek kalbimi kırıyor.

Je t'en prie, dis oui et ne me fends pas le c 1⁄2 ur.
Lütfen bana evet de beni geri çevirme, lütfen.

Ça me fend le cœur, mais c'est la vérité.
Ben de istemiyorum ama gerçek bu.

Après 20 ans de paiement, M. Fender, c'est impossible!
20 yıllık ödemeden sonra, bu mümkün değil.

Propriétaire d'une petite entreprise qui se fend le cul pour sa famille.
Ailesini geçindirmek için canını dişine takan bir küçük işletme sahibi.

Il me fend le coeur.
Adam içimi parçalıyor.

Tu me fends le cœur, Turtle.
Turtle, kalbimi kırıyorsun.

Cela lui fend le cœur, et elle veut défendre ses enfants.
Bu, onun kalbini kırar ve çocuklarını savunmak ister.

Je suis à peu près aussi intéressé que Johnny Marr dans une salle pleine de Telecaster de Fender ( guitare )
Fender gitarlarıyla dolu bir odayla ilgilendiğim kadar çok ilgileniyorum.

Ça me fend le cœur, Tootsie
Cokta umrumda, guzelim

Un fait qui fend le coeur.
Yürek burkan bir gerçek.

«Si tu me mens, je te fends le crâne comme un melon et je donne ta cervelle à manger aux singes.
“Bana yalan söylersen, kafanı bir karpuz gibi kırar ve beynini maymunlara yediririm.”