lunge oor Turks

lunge

vroulike

Vertalings in die woordeboek Noorse Bokmål - Turks

akciğer

naamwoord

Den høyre lungen består av tre deler eller lapper, mens den venstre består av to lapper.
Sağ akciğerinizin üç bölümü veya lobu var ve sol akciğerinizin iki lobu var.

Soortgelyke frases

lunga
akciğer

Hjerte-lunge-redning
Kalp masajı

voorbeelde

Er jeg klar over at det å avvise alle medisinske behandlingsmetoder som innebærer bruk av mitt eget blod, innebærer at jeg avviser slike behandlingsmetoder som dialyse og bruk av hjerte-lunge-maskin?
Kendi kanımın kullanıldığı tüm tıbbi yöntemleri reddetmenin, diyaliz ya da kalp-akciğer makinesinin kullanımı gibi tedavi yöntemlerini de reddetmem anlamına geldiğini biliyor muyum?

Og hullet i septum gjør at det brukte blodet føres tilbake i arteriesystemet, isteden for å føres til lungene, slik at babyene blir blå.
Delik, kanın ciğerlere... ulaşmasından önce damara geri döndürtüyor... bebekler de mavi oluyorlar.

Hemoglobin opptrer som en molekylær svamp som suger opp oksygen i lungene våre og deretter frakter det til andre deler av kroppen.
Hemoglobin akciğerlerinizdeki oksijeni emen ve onu vücudun diğer bölgelerine taşıyan bir moleküler sünger gibi çalışır.

Den høyre lungen består av tre deler eller lapper, mens den venstre består av to lapper.
Sağ akciğerinizin üç bölümü veya lobu var ve sol akciğerinizin iki lobu var.

Jeg fikk snø i lungene.
Ciğerlerim biraz su topladı.

Det Gud blåste inn i legemets nese, blir kalt «livets ånde», og det fylte ikke bare lungene med luft, men ga også legemet den livskraft som åndedrettet opprettholder.
Tanrı’nın insanın burnuna üflemiş olduğu şey, “hayat nefesi” diye adlandırılmaktadır. Bu, ciğerleri hava ile doldurmakla kalmayıp aynı zamanda bedene, nefes almakla idame ettirilen hayat kuvvetini bahşetmiştir.

For at han skal overleve må vi få tilbake lungene.
Şu anda onu hayatta tutabilecek tek şey akciğerlerini geri yerine yerleştirmek.

Andre er med på å transportere oksygen fra lungene ut til resten av kroppen.
Başkalarıysa akciğerlerden bedenin diğer kısımlarına oksijen taşınmasına yardım eder.

Jeg forgifter ikke lungene for deg.
Senin için ciğerlerimi zehirleyemem.

Jeg trenger nye lunger.
Yeni akciğerler anca paklar.

Neste ribbein havner i lungene dine!
Bir dahaki yumruğum ciğerlerine gelecek.

Jeg sa til Betty at lungene hadde gitt opp, og at hun ikke ville forlate sykehuset.
Betty'ye akciğerlerinin çöktüğünü, ve hastaneden ayrılamayaca söyledim.

Jeg ville slutte dajeg fikk kreft i hjernen, lungene og testiklene samtidig.
Ama aile ve hayranlar destekledi ve

Med jevne mellomrom må han opp til overflaten for å fylle lungene med luft.
Düzenli olarak suyun üstüne çıkıp ciğerlerini havayla doldurmalıdır.

Luften kommer inn i lungene som normalt gjennom åpningen foran.
Onların akciğeri eşsiz bir yapıdadır.

De to svampaktige lungene er beskyttet av brystkassen.
Süngere benzeyen iki akciğer, göğüs kafesi tarafından korunmaktadır.

’AVSKYELIG for øyet, ekkelt for nesen, skadelig for hjernen, farlig for lungene.’
‘GÖZ İÇİN KÖTÜ, burun için iğrenç, beyin için zararlı, ciğerler için tehlikeli.’

Jeg ville bare drive ut vannet fra dine lunger, sir!
Ben sadece ciğerlerinizdeki suyu çıkarmaya çalışıyordum, efendim.

En ekspert i å forebygge kriminalitet sier: «Når en kvinne blir angrepet, er det fremdeles lungene som er hennes beste våpen.»
Suçları önleme alanında çalışan bir uzman şöyle söyledi: “Eğer saldırıya uğrayan bir kadınsa, onun en iyi silahı yüksek sesle bağırmaktır.”

I hver av fuglens lunger nærmer luft og blod seg hverandre fra motsatte retninger.
Kuşun akciğerine, hava ve kan birbirlerine karşı yönlerden girer.

Uten en blå vil hjernen la være å be lungene puste.
Mavi hap seni kendine getirmezse beynin ciğerlerine solunum yapmalarını söylemeyi unutur.

Lungene, bukspyttkjertelen.
Akciğer, pankreas.

«Istedenfor å kjempe mot presset lar de lungene klappe fullstendig sammen under det,» sier bladet Discover.
Bir dergi bu konuda şunları yazıyor: “Onlar basınçla mücadele etmek yerine, basıncın akciğerlerini tamamen söndürmesine izin veriyorlar.”

Hvis det ikke kommer noen reaksjon, og hvis pasienten ikke har puls og ikke puster, så begynn med gjenoppliving (HLR, hjerte-lunge-redning).
diye sorun. Eğer cevap vermezse, nabzı atmıyorsa ve nefes almıyorsa, kalp masajına başlayın.

Husker du i Vanderbilt når vi gjorde de forsøkene med å skape høyere blodtrykk i lungene?
Vanderbilt'te ciğerlerdeki kan basıncı... üzerine yaptığımız araştırmayı hatırlıyor musun?