bratanac oor Turks

bratanac

Vertalings in die woordeboek Serwies - Turks

erkek yeğen

naamwoord

yeğen

naamwoord

voorbeelde

Više brinem da moj bratanac ne bude razapet za primer
Beni endişelendiren, yeğenimin ibretlik örnek yapılması ihtimali

Dečak je tvoj bratanac.
Çocuk sizin yeğeniniz.

Ko kaze da je to za mog bratanca?
Yeğenim için olduğunu kim söyledi?

Onda su moje područje dali vlasnikovom bratancu.
Ama sonra benim bölgemi mal sahibinin yeğenine verdiler.

Uprkos svemu sto sam prosao sa tvojim sinom, mojim bratancem, ocigledno nemam pravo glasa.
Oğlunla yani yeğenimle o kadar şey yaşamış olmama rağmen demek ki bir zerre bile söz hakkım yokmuş.

Dragi bratancu, čekao sam vas.
Sevgili yeğenim Seni bekliyordum.

Kompenzacija za auto mog bratanca
Saymayı bilmiyor musun?

Znaš da je Edgar Stajls bio moj bratanac?
Edgar Stiles kuzenimdi.

A misliš da svojim poslom daješ dobar primer mom bratancu?
Yaptığın iş de yeğenim için iyi bir örnek mi sence?

Da, moj bratanac.
Evet, yeğenim olur.

Kako Je Našao Mog Bratanca?
Bu deli benim yeğenimi nasıl buldu.

Kada su nastali problemi između njegovih pastira i pastira njegovog bratanca Lota, postalo je jasno da će morati da se razdvoje i potraže nove pašnjake, i Avraham je tom prilikom velikodušno prepustio Lotu da prvi bira.
Onun çobanlarıyla yeğeni Lût’un çobanları arasında bir sorun çıktığında belli oldu ki, ikisi ayrı otlaklar bulmalıydı. İbrahim cömert davranıp seçim hakkını Lût’a bıraktı.

Zove se " Naš američki bratanac ".
Oyunun adı " Our American Cousin. "

Kao što ti je moj bratanac rekao, voleo bih da razgovaram s tobom.
Yeğenimin dediği gibi, seninle oturup bir konuşmak isterim.

Ne verujem svom dragom bratancu.
Güvenmediğim kişi sevgili yeğenimdir.

Ja nisam, ali moj brat ima prijatelja čiji se bratanac vozio avionom.
Ben değil, ama babamın bir arkadaşının yeğeni pilotmuş.

Zabrinut sam zbog mog bratanca.
Yeğenim için endişeleniyorum.

Saznavši kod koga smo bili u poseti i da je naš bratanac u koncentracionom logoru, rekao je: „Gospođe, idite odavde!“
Kimleri ziyaret ettiğimizi ve kuzenimizin toplama kampında bulunduğunu öğrenince, “Hanımlar, burayı derhal terk edin!” dedi.

Ovo sam napisao za mog bratanca kada je bio tužan.
Bu, yiğenime yazdığım küçük bir ezgi, kendini kötü hissetti, geldi beni bezdi.

Pogledaj šta je Pančo uradio bratancu.
Yeğenini ne halde bıraktığına bak.

A hteo bih i da mom bratancu, Benedetu, poklonim knjigu koju volim.
Yeğenim Bendetto için de bir kitap almak istiyorum.

Gde mi je bratanac?
Yeğenim nerede?

Odgaja 3 bratanca, bratanicu.
Üç erkek, bir kız yeğenine o bakıyor.

Život mog bratanca i čast našeg sela su sada u tvojim rukama.
Kuzenimin hayatı ve köyümüzün onuru sizin ellerinizde!