meydana getirmek oor Grieks

meydana getirmek

tr
Bir seyin malzemesi veya bileşeni olmak.

Vertalings in die woordeboek Turks - Grieks

δημιουργώ

werkwoord
Tesisi yok etmek ve zincirleme reaksiyona sebep olarak zaman akşında bir felaket meydana getirmek için.
Για να διαλύσει τις εγκαταστάσεις και να δημιουργήσει αλυσιδωτή αντίδραση που θα καταστρέψει τη χρονική ροή.
Dbnary: Wiktionary as Linguistic Linked Open Data

Geskatte vertalings

Vertoon algoritmies gegenereerde vertalings

voorbeelde

wedstryd
woorde
Advanced filtering
Voorbeelde moet herlaai word.
Fakat bir kilo bal meydana getirmek için, 7 milyondan fazla çiçeği ziyaret etmelidir!
Κάνω καθαρισμούς προσώπουjw2019 jw2019
Kentsel iyileştirme; farklı alanlar meydana getirmek ve hazırda var olanların dışını kullanmak.
Υπάρχει κάτι που πρέπει να δείτεted2019 ted2019
Tesisi yok etmek ve zincirleme reaksiyona sebep olarak zaman akşında bir felaket meydana getirmek için.
Υπόθεση T-#/#: Απόφαση του Πρωτοδικείου της #ης Νοεμβρίου #- Freistaat Thüringen κατά Επιτροπής («Ανταγωνισμός- Άρθρο # ΕΚ- Σύμπραξη- Αγορά του φωσφορικού ψευδαργύρου- Πρόστιμο- Άρθρο #, παράγραφος #, του κανονισμού #- Σοβαρότητα και διάρκεια της παραβάσεως- Αρχές της αναλογικότητας και της ίσης μεταχειρίσεως- Προσφυγή ακυρώσεως»OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Buna rağmen milletler, daha da korkunç süper silahlar meydana getirmek için gayretle çalışmaktadırlar!
Πρεπει να μιλησουμεjw2019 jw2019
‘Her Türlü İyiliği’ Meydana Getirmek
Μάλλον εσύ την γλίτωσες, Νέλιjw2019 jw2019
Bu ilk kimyasal ürünler okyanuslarda daha kompleks yapılar meydana getirmek üzere çözünerek, bir çeşit organik bir çorba oluşturdular.
Τα αποτελέσματα της τριμερούς σύσκεψης αυτής αποτελούν το αντικείμενο συνεννοήσεων μεταξύ του Συμβουλίου και αντιπροσωπείας του Ευρωπαϊκού Κοινοβουλίου με τη συμμετοχή της ΕπιτροπήςOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Evreni meydana getirmekte işlemiş yaratıcı güçler hakkında hangi sonuç çıkarılmalıdır?
Δέκα, εννιά, οκτώ, επτά, εξιjw2019 jw2019
Bu yazılar, kötüyü yok edecek olan bir zürriyeti meydana getirmekle ilgili Yehova’nın maksadını açıklar.
Στη Uniοn Carbide Ιαπωνίαςjw2019 jw2019
Ancak Jason'ın becerilerini meydana getirmek asla kolay bir görev değildir.
Δεν θέλεις να ανακαλύψεις τι είμαιOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ancak mutasyonlar yeni cinsleri meydana getirmek konusunda yetersiz bulunmuştur.
Να θυμάστε, δεν είναι τόσο προχωρημένοι όσο εμείςjw2019 jw2019
Dahası, hücrenin yeni bir hücre meydana getirmek üzere her bölünüşünde aynı bilgi yeni hücreye de geçer.
Αλλά ξαναμίλησες με τους εξωγήινους σ ' αυτό το κανάλιjw2019 jw2019
Yoksa bir kasırga meydana getirmek güvenini kazanmama yetmedi mi?
Με το αίμα σας ανανεώνετε τον κόσμο!OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
* Siyasete karışmak, Tanrı’nın daha iyi bir yönetim ve daha iyi bir dünya meydana getirmek üzere seçtiği yöntem midir?
Μέχρι που γεννήθηκε εκείνοςjw2019 jw2019
Tanrı’nın böyle oğullar meydana getirmek için harfi bir eşe ihtiyacı yoktur.
θα βρίσκομαι από πίσω σουjw2019 jw2019
“Sözün İşleyicilerini Meydana Getirmek” konusu da ev Mukaddes Kitap Tetkiklerimizde daha etkili olmamıza yardım edecektir.
Εχει πλοια στανατολικο λιμανιjw2019 jw2019
Bu durumu meydana getirmek o kadar kolay değil.
Το όνομά της είναι Miranda Dracar, είναι ορφανή,Γεννήθηκε στο Sarajevo τοOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
1714 yılında Alman fizikçi Gabriel Daniel Fahrenheit bir sıcakölçer meydana getirmek üzere cıva termometresi kullandı.
Συγχώρεσε το δολοφόνο σου!jw2019 jw2019
Yeni bir evren meydana getirmek için.
' Ηταν στονκεντρικό δρόμοOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Tüm insanlığı bereketleyecek krallar ve kâhinlerden oluşan bir millet meydana getirmektir.
Πάμε όλοι για ύπνο, έχουμε να ξυπνήσουμε νωρίςjw2019 jw2019
Açlığın olmadığı bir dünya meydana getirmek insanın sınırlarını aşsa da, Tanrı’nın gücünün ötesinde değildir.
Ασθενείς με ήπιας βαρύτητας ηπατική ανεπάρκεια παρουσίασαν μία μέση ποσοστιαία αύξηση της Cmax και της AUC της celecoxib ίση με # % και # % αντίστοιχα, σε σύγκριση με άτομα με φυσιολογική ηπατική λειτουργίαjw2019 jw2019
Ve bu gönüllüler ve öğretmenlerle birlikte yeni küresel yeşil bir nesil meydana getirmek için derin bir şekilde bağlıydılar.
Το Συμβούλιο ήταν σε θέση να δεχθεί εν μέρει τις τροπολογίες αριθ. #, #, #, #, # (ως συμβιβαστική λύση, το Συμβούλιο υιοθέτησε μια διάταξη που ορίζει ότι μόνο μειωμένες εβδομαδιαίες περίοδοι ανάπαυσης μπορεί να λαμβάνονται σε ένα όχημα) και # (το Συμβούλιο θεωρεί ότι οι διατάξεις των παραγράφων # και # του άρθρου # είναι ουσιαστικά ισοδύναμεςted2019 ted2019
İsrail’in komşuları, büyük aileler meydana getirmek, verimli hasatlar elde etmek ve savaşlarda zafer kazanmak için tanrılarına güveniyorlardı.
Ωραία, σωστάjw2019 jw2019
Önce ne tür oğullar meydana getirmeği amaçladı?
' Εχεις αγόρι;- ' Οχιjw2019 jw2019
Ayrışan bu moleküller daha kompleks molekülleri meydana getirmek üzere kendiliğinden birleştiler.
Εγώ προσπάθησα να τον αποφύγω, γενικότεραOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Onlar en sonunda, “basit” bir hücreyi meydana getirmek için gerekli olan tüm kısımları üretmeyi umuyorlar.
Σου λέω κάτι, πρέπει να μου πεις και εσύ κάτιjw2019 jw2019
145 sinne gevind in 9 ms. Hulle kom uit baie bronne en word nie nagegaan nie.