misafir ağırlamak oor Engels

misafir ağırlamak

Vertalings in die woordeboek Turks - Engels

entertain

verb noun

Diplomatik misafirlerimizi ağırlamak için bir yer bulmalıyız ve senin tadilata başladığın söylendi.
We need to find a place to entertain our diplomatic guests, and I am told you're redecorating.

honor

verb noun

Misafir ağırlamak ister misin?
Would you like to do the honors?

Soortgelyke frases

ikramda bulunmak, misafir ağırlamak
do the honours

voorbeelde

Hayır, hayır, misafir ağırlamak büyük bir zevk.
No, no, it's a pleasure to have guests.

Arada bir misafirleri ağırlamak gerekir.
One has to entertain the odd guest now and then.

Misafir ağırlamak güzel.
It's nice having a guest.

Bu misafirleri ağırlamak için oldukça çok para ve zaman harcıyora benziyorsun.
You seem to spend a great deal of time in their company.

6 Misafirleri ağırlamak için Marta’ya da Meryem’e de birçok iş düşüyordu.
6 Martha and Mary had their work cut out for them.

Misafir ağırlamakla meşguldüm çünkü.
'Cause I've been busy hosting.

Zamanının çoğunu misafirleri ağırlamakla geçiriyordu.
She spent most of her time entertaining visitors.

Eğitim merkezi inşaatı bittiği zaman, ona yakın olan otel, dünyanın her tarafından gelen misafirleri ağırlamak için kullanılacak.
When the educational center is finished, the nearby inn will be used to accommodate visitors from around the world.

Misafir ağırlamak çok heyecanlı.
It's so exciting to have people over.

(a) Ev sahibi misafirler ağırlamakla meşgul ise?
(a) When the householder is busy entertaining visitors?

Onlar misafirleri ağırlamak için Allah'ın emrini yerine getiriyorlar.
They are fulfilling the commandment to host guests.

Son zamanda kendimi misafir ağırlamak için uygun hissetmiyorum.
Just haven't been feeling up to guests lately.

Misafir ağırlamaktan hoşlanan vurdumduymaz bir kız.
A carefree woman, who enjoys having company.

Tam da misafirlerimi ağırlamak isteyeceğim bir yer.
Kind of place where I like to have company.

Misafir ağırlamak bir zevkti ama bir yüzyılda bir benim için yeterli bir süre.
Well, it's been a pleasure having company, but once a century is enough for me.

Georgia bir misafir ağırlamaktan mutluluk duyacağını söyledi.
Georgia says she'd be delighted to have some company.

Evimde misafir ağırlamaktan öteden beri nefret ederim.
I have always hated to entertain guests at my house.

Misafirleri ağırlamak için bütün hazırlıklar tamamlanmış gibiydi.
The preparations for the reception of visitors appeared to be completed.

Bu hafta sonu yapacağımız aktivitelerde bize yardımcı olan özel misafirlerimizi ağırlamaktan onur duyuyoruz.
We are honored to have several special guests to help us ring in this weekend's festivities.

Misafir ağırlamak çok eğlenceliydi.
It's been such fun having company.

Diplomatik misafirlerimizi ağırlamak için bir yer bulmalıyız ve senin tadilata başladığın söylendi.
We need to find a place to entertain our diplomatic guests, and I am told you're redecorating.

Misafir ağırlamak ister misin?
Would you like to do the honors?

Kendine bir çalışma yeri... misafirleri ağırlamak için
Give yourself a place to work... entertain guests.

Evim şu an misafir ağırlamak için uygun değil.
My apartment isn't exactly suitable for guests right now.

Misafir ağırlamak stresli bir iş.
Company is stressful.