Baskı oor Fins

Baskı

Vertalings in die woordeboek Turks - Fins

Pakkovalta

Acımasızca bir baskı değil, cömert konukseverlik belirten bu sözlerin Augustinus tarafından saptırıldığı açıktır.
Nämä sanat, joita Augustinus vääristeli, olivat ilmiselvästi osoitus anteliaasta vieraanvaraisuudesta, eivät julmaan pakkovaltaan turvautumisesta.

baskı

Noun

Vertalings in die woordeboek Turks - Fins

paine

naamwoord

Baskı altında iyi çalışır mısın?
Työskenteletkö hyvin paineen alla?

painostus

naamwoord

Bunu kendin için istemiyorsun ama bu baskı seni kabul etmeye zorlayacak.
Et halua sitä itse, mutta yleinen painostus painostaa sinua ottamaan sen vastaan.

lahje

naamwoord

Sonra, hayatımızı boşa harcayacağımızı, olanaklarımızdan ve yeteneklerimizden tam olarak yararlanamayacağımızı söyleyerek bize baskı yaptılar.
Sitten he painostivat meitä sanomalla, että heitämme elämämme hukkaan emmekä käytä täysin hyväksi lahjojamme ja kykyjämme.

lahkeet · painaa · pakko · puristaa · pakkovalta · pakottaminen

Soortgelyke frases

baskı altında tutmak
nujertaa · tukkahduttaa

baskı çıktı aygıtı
valoladontalaite

Tipo baskı
Kohopaino

Taş baskı
Litografia

taş baskı
litografia

Baskı şeridi
Nauha

Baskı makinası
Painokone

voorbeelde

Yüzeye baskı yapan tek şey, Ay modülü ayaklıkları...... sadece #- # santim derine indi
Kuumoduulin jalka- alustat ovat vain painautuneet pintaan- noin tuuman tai kahden verran

Bir Psychlo üzerinde baskı kuran bir İnsan-hayvan.
Ihminen kiristää psykloa.

Aynı yıl ABD’de en çok satan romanın ilk baskısının sadece 12 milyon sattığı düşünülürse, bu gerçekten de çok büyük bir rakamdır!
Vertailun vuoksi voidaan mainita, että samana vuonna Yhdysvalloissa myydyimmästä kaunokirjallisesta teoksesta otettiin 12 miljoonan kappaleen ensipainos.

Şimdi bize baskı yaparak işinizi zorlaştırıyorsunuz.
Mitä enemmän painostatte. Sitä enemmän se teille maksaa.

Arkadaşlarım yanlış bir şey yapmam için baskı yaparlarsa hangi adımları atabilirim?
Jos toiset nuoret painostavat minua tekemään väärin, aion. . .

Evet, yaşadığımız ataerkil toplumdaki baskılar ve çatışmalar olmadan kendimizi anlamaya çalışıyoruz.
Yritämme ymmärtää itseämme ilman patriarkaalisen yhteiskunnan paineita ja sekaantumista.

Polisler sana baskı yapacak.
Kytät painostaa sinua.

Yukarıdan baskı geliyor. Sonuçlar için.
Minua painostetaan ylhäältä... jos tiedätte mitä tarkoitan, tuloksia!

Sergei, Tanrı’ya vefasızlık etmek için nasıl bir baskı gördü?
Miten Sergeitä painostettiin olemaan uskoton Jumalalle?

Üstümüzdeki o psikolojik baskıya niye ihtiyaçları var bilmiyorum.
Miksi he tekevät aina saman jutun? He haluavat yliotteen.

Brezilya’da Gözcü Kulesi dergisinin İngilizce baskısına ilk abone olan kişi Sarah Bellona Ferguson’du
Sarah Bellona Ferguson oli ensimmäinen, joka tilasi englanninkielisen Vartiotornin Brasiliassa.

Her tür baskı ve zulümden kurtuluşun yakında gerçek olacağı anlamına gelir.
Se merkitsee sitä, että vapaus kaikista inhimillisen sorron muodoista on pian todellisuutta.

Üzerine baskı kurmak istemiyorum, işte o kadar
Sinulle riittää rakas rehellisyytesi

Bu tür bir baskı, tattığın ait olma ya da korunma duygusuna değer mi?
Onko yhteenkuuluvaisuuden tai turvallisuuden tunne tällaisen painostuksen arvoinen?

İyi niyetli dostlar bu baskıyı artırabilir.
Hyvää tarkoittavat ystävät voivat tehdä olosi vielä tukalammaksi.

Örneğin, küçük yaşta vaftiz edildiysen ergenlik çağına geldiğinde muhtemelen yeni duygularla ve baskılarla karşılaşacaksın.
Esimerkiksi jos kävit kasteella alle teini-ikäisenä, koet todennäköisesti uudenlaisia tunteita ja paineita, kun lähestyt aikuisuutta.

Matbaada çalışmaya başladım ve düz baskı makinesini kullanmayı öğrendim.
Työskentelin painossa ja opin siellä käyttämään arkkikohopainokonetta.

Tamam. Sana baskı yapmak istemiyorum ama bu işin içine bayağı plan koyuldu.
En halua painostaa sinua, mutta tätä on suunniteltu paljon.

Senin değerli halefin Saul Enderby, endişelenen Bakanlar Kurulu'nun baskısıyla, istihbarat yönteminde birçok kişiyi etkileyen kesin değişiklikler yaptı.
Saul Enderby, arvoisa seuraajanne, silloisen huolestuneen hallituksen painostuksesta, - päätti tehdä kauaskantoisia muutoksia tiedustelu käytäntöihin.

Rüzgar baskısına karşı bedenimi kullanırım.
Käytän tuulenpainetta hyväkseni.

Güney Burma'da ufak bir azınlık askeri cunta tarafından yıllardır baskı altında eziyet görüyor.
Etelä-Myanmarissa sotilasjuntta on sortanut vähemmistöä vuosikausia.

Diğer etkenler, yani çığlık atmaları ve arkadaki kalabalıkların itişip kakışması, göğüs kafeslerine baskı yaparak kan basıncını düşürdü.
Lisäksi rinta joutui puristuksiin kirkumisen ja takaa tungeksivan väkijoukon vuoksi, mikä alensi verenpainetta.

Başbakan Birgitte Nyborg sonunda uluslararası baskıya boyun eğdi.
Birgitte Nyborg antoi siis lopulta periksi ulkomaiden painostukselle.

Homer görüyorum ki düşünüyorsun. Sana baskı yapmak istemiyorum.
Tiedän, mitä mietit, ja haluan, että unohdat paineet.

Chandler, lütfen sana baskı yapmaya çalıştığımı düşünme.
En yrittänyt painostaa sinua.