nouveau-né oor Turks

nouveau-né

/nu.vo.ne/ naamwoord manlike

né récemment

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

yenidoğan

naamwoord

Donc Paul a dit que tu avais un peu d'expérience avec les nouveau-nés.
Paul'un söylediğine göre yenidoğan bebeklerle ilgili biraz tecrüben varmış.

voorbeelde

C'est ce que le nouveau-né entend.
Doğmamış çocukların duyduğu şey bu.

Tu sais # heures c' est super tard pour un nouveau- né
Biliyorsun Erin, # Noah' ı götürmek için çok geç

M. Tanaka nous a montré beaucoup de photos de son nouveau-né.
Bay Tanaka bize yeni doğmuş çocuğunun bir sürü resmini gösterdi.

Je ne suis pas sûr qu'elle soit un nouveau-né.
Ben yeni doğduğundan emin değilim.

Nouveau-né prématuré d'environ 34 semaines.
Prematüre bebek, yaklaşık 34 haftalık.

Est-ce que tu as vu lady Margaery brailler comme un nouveau-né?»
Leydi Margaery’nin bebek gibi zırladığını gördün mü?”

Tu es un nouveau-né à bien des égards.
Her açıdan daha yeni doğmuş sayılırsın.

Les parents doivent accorder au nouveau-né une attention quasi constante.
Ana-babalar, yeni doğmuş bir bebeğe hemen hemen sürekli dikkat etmelidir.

Quel genre d'homme abandonne son nouveau-né la veille de Noël?
Nasıl bir adam Noel gecesi yeni doğmuş bebeğini terk eder ki?

Samaritain est un nouveau-né qui apprend juste à ramper.
Samaritan daha yeni bir sistem, emeklemeyi öğrenen bir bebek gibi.

Je suis passé de nouveau-né à adolescent en 48 h.
Doğumdan onlu yaşlara 48 saatte yaşlandım.

Le nouveau-né?
Bebek olduğuna emin misin?

Vous savez... il existe une histoire sur un nouveau-né et le chant du passereau.
Biliyor musunuz... yeni doğmuş çocuklar ve serçelerin şakıması hakkında bir hikaye vardır.

En prenant mon congé pour voir mon fils nouveau-né, j'ai perdu mon poste. »
Yeni doğan oğlumu görmek için izin aldığımda da işimi kaybettim."

Cet homme dort plus qu'un nouveau-né.
Adam yeni doğmuş köpek yavrusundan fazla uyuyor.

De classe " nouveau-né "?
Ne, " sendeleyen çocuk " sınıfında mı?

Tu vas t'envoler et abandonner ta femme et ton nouveau-né?
Yeni doğacak çocuğunu ve karını bırakıp uçup gideceksin, öyle mi?

Un nouveau né a besoin de sa mère.
Yeni doğmuş bir bebek, annesine ihtiyaç duyacaktır.

Et toi... Tu as un nouveau-né.
Sen daha yeni doğum yaptın ya.

Et tout comme ils l'ont fait pour l'œuf, les parents s'échangent rapidement le nouveau-né.
Ve aynen yumurtaya yaptıkları gibi anne baba yavruyu hızla birbirlerine aktarırlar.

Fais comme si c' était pour ton nouveau- né ou un truc du genre
Sanki doğacak ilk çocuğunu istedim

Garçon nouveau-né prématuré violacé.
Prematüre yeni doğan erkek, deri kanamalı.

Son mari se retrouve avec leur nouveau né.
Kocası yeni doğmuş bebekleriyle bir başına kaldı.

Nouveau né, hein?
Yeni doğmuş, haklı mıyım?

Rares sont les gens qui restent insensibles devant un nouveau-né gravement malade ou sans vie.
Çoğu insan yeni doğmuş bir bebek ağır hasta olduğunda ya da öldüğünde bundan duygusal olarak etkilenir.