tanıştırma oor Tsjeggies

tanıştırma

Vertalings in die woordeboek Turks - Tsjeggies

představování

Peki, sanıyorum tanıştırma gerekli değil.
Předpokládám, že představování není nutné.

voorbeelde

Hillel House'daki tanıştırma toplantılarına gidiyor.
Párkrát byl na seznamovacím večírku v Hillel House.

Yani tanıştırma daima çetrefilli olmuştur.
Chápej, představování je vždy trochu obtížné...

Henry gerçek bir nikah için, onu ailesiyle tanıştırmaya İngiltere'ye getirmiş.
Henry ji vzal do Anglie, aby se seznámila s rodinou a mohli se doopravdy vzít.

Hem seni bir kızla da tanıştırmayı düşünüyor.
Dokonce ti chtěla představit nějakou dívku.

Seni onunla tanıştırmamın sakıncası var mı?
Nevadí ti, že jsem mu tě představila?

Sizi tanıştırmadan önce, profilinde 100 kilo olduğunu yazmışsın.
Než vás představím, všimla jsem si, že na svém profilu uvádíš, že vážíš 90 kilo.

Sanırım çırağı yeni üstadıyla tanıştırmamızın vakti geldi.
Myslím, že je čas, abychom učedníka představily jeho novému mistrovi.

Seni görmeye, küçük dostumu tanıştırmaya, Francisca'ya da selam vermeye geldim.
Přijel jsem ti představit mojí kamarádku a pozdravit Franciscu.

Wushe'deki tüm yabanileri medeniyetle tanıştırmayı başardık.
Dokázali jsme zcivilizovat všechny divochy z Wushe.

Size ailemi tanıştırmama izin verin.
Dovolte, abych vám představil svoji rodinu!

Seni yeni korumam Dwayne'le tanıştırmayı unuttum mu?
Zapomněla jsem ti představit Dwayna, mého nového bodyguarda?

Tanıştırmama izin ver.
Dovolte mi vás představit.

Pequeño olduğumdan beri mi padre ile güzel bir gün geçirmenin yemeğimi paylaşmanın, Burro ile tanıştırmanın hayalini kurdum.
Už co jsem byl pequeňo sním o tom, že strávím jeden den s mi padre, podělím se s ním o jídlo, seznámím ho s Mulou.

Belki seni tanıştırmamı istersin
Okouzlující

Ah, beni gelinle tanıştırmaya ne dersin?
Oh, co mě takhle představit novomanželce?

Tomita'yı Hanabishi ile tanıştırmaya götürmüştüm.
Poslal jsem Tomitu pozdravit Hanabiši.

Ona kendimi tanıştırmadan önceydi, evet.
Než jsem se mu představil, ano.

Bay Meadows, sizi arkadaşım Bay DeVore ile tanıştırmama izin verin.
" Pane Meadowsi, představuji vám mého přítele, pana Devore. "

Seni tanıştırmama izin ver.
Představím tě.

Seni biriyle tanıştırmamı ister misin?
Mám tě dát s někým dohromady?

Sizi tanıştırmayı unuttum.
Zapomněl jsem vás představit.

Birazdan beni kocasıyla tanıştırmaya kalkar.
Ted'mě bude chtít představit manželovi.

Ben gerçekten seni Abraham ile tanıştırmayı istiyorum.
Vážně by ses měla poznat s Abrahamem.

Birileri tanıştırmadan Edwin Stanton'ın yanına yaklaşamazsın.
Nemůžeš se přiblížit k Edwinu Stantonovi, když tě nikdo nepředstavil.

Ne zaman birisi Kit Ramsey ile akrabalığımı keşfetse benden kendilerini onunla tanıştırmamı istiyorlar, ve bunu anlıyorum.
Kdykoliv někdo zjistí, že Kit a já jsme příbuzní, chtějí, abych je seznámil, a já to chápu.