olanak oor Grieks

olanak

Noun

Vertalings in die woordeboek Turks - Grieks

δυνατότητα

naamwoordvroulike
Teknoloji bizlerin gerçekten hayret verici şeyleri deneyimlememize olanak sağlıyor.
Η τεχνολογία μας δίνει τη δυνατότητα να βιώσουμε κάτι πραγματικά εκπληκτικό.
Wikiferheng

Geskatte vertalings

Vertoon algoritmies gegenereerde vertalings

Soortgelyke frases

olanak tanımak
διευκολύνω

voorbeelde

Advanced filtering
Voorbeelde moet herlaai word.
(Eyub 38:4, 7; Koloseliler 1:15, 16) Kendilerine özgürlük, zekâ ve duygu bağışlanan bu güçlü ruhi varlıklar, birbirleriyle ve en önemlisi Yehova Tanrı’yla aralarında sevgi bağı oluşturma olanağına sahiptiler.
Το ονοματεπώνυμο και τα καθήκοντα του υπαλλήλου της εταιρείας που εξέδωσε το εμπορικό τιμολόγιοjw2019 jw2019
Ayrıca hemşirelerin ve diğer görevlilerin daha az önem arz eden gündelik işlerle uğraşmak yerine hastalarla daha iyi ilgilenmelerine olanak sağlıyorlar.
Όταν σκοτώσω ξανά τον Έηντζελ, θα το βιντεοσκοπήσωQED QED
Bu yüzden bu kızın peşine düştük. Xing alkahestrisinin olanaklarını araştırıyoruz.
Οι ΜΜΕ δεν μπορούν να θέσουν τους κανόνες τουςQED QED
Bu şekilde konuşmasına nasıl olanak vereceğiz?
Εσύ έκανες τους κανόνεςOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Acaba suçlulara genetik kod kurbanları olarak davranılıp, kalıtsal bir yatkınlık nedeniyle sorumluluklarının azaldığını öne sürmelerine olanak mı tanınmalı?
Δεν τα παίρνεις τις πρώτες # εβδομάδε ς.Μέχρι να σε γνωρίσουν, ότι είσαι εντάξειjw2019 jw2019
Facebook ve Twitter gibi sosyal medyalar Kürtlere çevrimiçi toplumlar kurma olanağı sağlıyor. [ Reuters ]
Οι πληροφορίες που είναι απαραίτητες για την ταυτοποίηση ενός ΓΤΟ καταχωρούνται σε κεντρικό μητρώο και δημοσιεύονταιSetimes Setimes
Roma ordusu MS 66’da, Yeruşalim’in kuşatmasını hiç beklenmedik şekilde sona erdirerek İsa’nın takipçileri olan ‘adamların’ kaçmasına olanak verdi.
Ο Δάσκαλος Γιπ έπεσε κάτω!jw2019 jw2019
Canlı konuşma tarzının bir nedeni olmalı ve malzeme sana bu olanağı vermeli.
Τώρα νομίζει ότι τα όνειρά της είναι αληθινάjw2019 jw2019
Yemen'deki yatırım olanakları hakkında.
Δηλαδή, την ώρα που πέθανε είχε θερμοκρασίαOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Bu sikkelerse, yeni bir iş olanağı sağlıyor.
Κι όταν χαθούν οι πιθανές Φόνισσες και δεν υπάρχει τρόπος να έρθει άλλη, ήρθε το τέλοςOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ve biz kendi jeotermal tesisimizi kurduk bu da bize ısıyı enerji için kullanma olanağını verir.
Το Κάμελοτ είναι καταδικασμένοOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Reuters tarafından aktarılan sözlerinde Sabetta, bunun KFOR komutanına " herhangi bir tehdide yanıt olarak güçlerini çabuk şekilde yer değiştirme olanağı sağlarken, NATO ve katılımcı ülkelerin askerlerini hemen takviye edebileceklerini " söyledi
Όσον αφορά το τρίκυκλοSetimes Setimes
Ömrünün ilk 150 yılı Sam’ınkiyle çakıştığından kuşkusuz onunla arkadaşlık yapma olanağı bulmuştu.
Καλεί τον ' Αγγελο του Θανάτουjw2019 jw2019
Nasıl sunacağımızı ve itirazları nasıl ele alabileceğimizi müzakere etmek ve bunları gösteri şeklinde yapmak çok sevinç verebilir; ayrıca becerimizi artırmak için de iyi bir olanaktır.
Η Σάλυ με προειδοποίησε να προσέχω...... γιατί ο προηγούμενος που δούλευε γι ' αυτήν κατέληξε σε κλινική αποτοξίνωσηςjw2019 jw2019
Hubble, bize neredeyse zamanın kendi başlangıcına kadar bakmamıza olanak sağladı ve uzayın derinliklerinde evrenimizin nasıl başladığına dair bir ipucu ortaya çıkarıyor.
Ναι, έτσι νομίζωOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Mermilerin açısı atışların 6 metreden daha uzak bir mesafeden yapılmasına olanak veriyor.
Έρχεται χειμώνας και τώρα δεν έχουμε ούτε καταφύγιοOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Evet, aynı zamanda büyük olanaklar da doğuruyor.
Ο πατέρας σου καμαρώνειOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Anlaşma Belgrad' a, çeşitli barış misyonları arasından seçim ve tercih yapma olanağı sağlıyor
Φώναζες εμέναSetimes Setimes
Bu ayet tam bir takvim günü belirlemek için kesin bir hesap yapmaya olanak vermiyor.
Το Ελεγκτικό Συνέδριο μπορεί να γνωμοδοτεί επί ζητημάτων που σχετίζονται με το ΕΤΑ κατόπιν αιτήσεως άλλων οργάνωνjw2019 jw2019
Bu görev, İsa’nın vaaz etmeye gönderildiği mesajın, “kurtuluş” ve ‘gözlerin açılmasıyla’ olduğu kadar, Yehova tarafından kabul edilme olanağıyla da ilgili olduğunu ortaya koydu.
Καθένας σημαίνει λίγη ευτυχία για μέναjw2019 jw2019
Bu da bize düşmanlarımızı korkutmak...... ve kabilemizi korumak için olanak sağlardı
Όπως το περίμεναopensubtitles2 opensubtitles2
Bir başka deyişle, NAFTA bizim daha fazla iş olanağı yaratmamızı sağlayacak, rekabet gücümüzü artırmamıza yardımcı olacak ve NAFTA çevreyi daha iyi duruma getirmemize de yardım edecektir.”
Θα τα πούμε ξανάjw2019 jw2019
Havada durabilmek için gereken aşırı çaba ve enerji sinek kuşlarının sadece kısa bir süre uçabilmesine olanak tanıyor.
ζητεί από την Ακαδημία, την OLAF και την Επιτροπή να ενημερώσουν την αρμόδια για την απαλλαγή αρχή σχετικά με τα αποτελέσματα της έρευνας της OLAF χωρίς καθυστέρηση, μόλις τα έχουν στη διάθεσή τους·OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Başka olanaklar mı?
Όσον αφορά τις επιδοτήσεις ή την αντιστάθμιση, από μια διεξοδική ανάλυση του κανονισμού για το χρηματοδοτικό μέσο προσανατολισμού της αλιείας (ΧΜΠΑ) προκύπτει ότι η βιομηχανία ιχθυαλεύρων και επεξεργασίας ελαίων δεν είναι γενικά επιλέξιμη για τη χορήγηση κρατικής ενίσχυσηςOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
SETimes' a konuşan Paviceviç, " Buna, düzgün barınma, eğitim ve sağlık olanakları ve sosyal dışlanmaya yol açabilecek ' hayat krizlerini önleme ' amaçlı politikalar da dahil. " dedi
Δε μπoρείς να μπεις χωρίς πρόσκλησηSetimes Setimes
202 sinne gevind in 6 ms. Hulle kom uit baie bronne en word nie nagegaan nie.