dolu oor Galisies

dolu

adjektief, naamwoord

Buzdan toplar veya yumrular şeklinde yağış.

Vertalings in die woordeboek Turks - Galisies

sarabia

naamwoord

Buzdan toplar veya yumrular şeklinde yağış.

cheo

adjektief manlike

Uzun turlar planlamanı gerektiren kurallarla dolu karmaşık seyahatler icat ediyorsun.
Inventas percorridos complicados, cheos de prohibicións que che obrigan a dar longos rodeos.

pedrazo

naamwoord

Sarabia · pedra · saragana · saraiba

Soortgelyke frases

dolu olmayan
incompleto

hayat dolu
vibrante

nefret dolu konuşma
incitación ao odio

voorbeelde

Çocuklarını eğiten bilinçli ve sevgi dolu bir baba gibi Tanrı da tüm insanlara en iyi yaşam yolunu öğretir.
É coma un pai sabio e amoroso que coida e aconsella ós seus fillos. Por iso, ensina a xente de todo o mundo cal é a mellor maneira de vivir.

Şehirler, dolu ya da boş.
Cidades, vivas ou mortas.

Dünya korkunç şeylerle dolu ama ölümün yanında hepsi çocuk oyuncağı.
Pero todas son unha bandexa de pasteis se as comparamos coa morte.

Ve neyse, asla yeterli kerosen olmuyordu, çünkü bir dollar size ne alabilir?
E, de tódolos xeitos, nunca tiña suficiente queroseno, porque que se pode comprar cun dólar ao día?

Minnetle dolu yüreğimiz.
agradecemos de corazón.

Bir yıl doldu mu?
Foi un ano xa?

Hesabınızın süresi dolmuş. Lütfen sistem yöneticiniz ile görüşün
A súa conta xa caducou; por favor, contacte co administrador do sistema

Gece karanlık ve dehşet dolu ihtiyar ama ateş hepsini yakıp kül eder.
A noite é escura e alberga cousas aterradoras, vello, pero o lume consumiraas todas.

Evi sevinç doludur.
servilo é un pracer.

Serserilerle, lümpenlerle, toplum dışına itilmişlerle, Korelilerle dolu bir dünya...
Un mundo cheo de vagamundos, de inútiles, de proscritos, de coreanos.

Sevgi dolu, öğrenci benim için değil, insanın üzerine titreyen için Friar.
Frade Para delira, non por amor, meu alumno.

Eğer dağ tırmanışı yapan, zorlu dağlara tırmanan insanların kitaplarını okuyorsanız, bu kitapların sevinç ve mutluluk anlarıyla dolu olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Se lemos libros de persoas que escalan montañas, montañas difíciles, credes que estes libros están cheos de momentos de xúbilo e ledicia?

O nefret dolu bir gün!
O día de odio!

Kutsal Kitap Yehova Tanrı’nın evrenin sevgi dolu Yaratıcısı olduğunu öğretir
A Biblia ensina que Xehová é o amoroso Creador do Universo

Bir cam kap yarısına kadar sıvı haldeki su ile doluydu, diğer bir cam kapta ise bir çift elektrot vardı.
Un dos matraces estaba medio cheo de auga líquida e outro contiña un par de eléctrodos.

Süresi doldu.
Xa non ten tempo.

O sevgi dolu nefret ediyorum!
O amor odio!

Çiçeklerle dolu baharımı yaşadım, sonbaharda yaşlandım.
Eu xa tiven a miña florecente primavera e envellecín no meu outono.

Bu sevgi dolu baba gibi, Yaratıcımız da iyiliğimiz için şimdi acı çekmemize izin veriyor
Igual que este pai, Deus interésase polo noso ben a longo prazo

En azından depomuz dolu.
Polo menos quédanos un tanque cheo de gasolina.

Uzun zaman, Nosferatu'nun toprak dolu tabutlarını neden yanında getirdiğini merak etmişimdir.
Dinlle moitas voltas ao feito de que Nosferatu viaxase cos seus ataúdes cheos de terra.

Ardından sıska ve savaş yaralarıyla dolu, yaşlı bir kurt öne çıktı.
Despois, un lobo vello, magro e cuberto de cicatrices, adiantouse.

Hınca hınç doluydu.
Estaba cheo.

Belayla dolu bir ev.
Unha casa chea de problemas.

Çobanım ne sevgi dolu,
Con canto amor me apacenta,