Yürür Şasi
chassis
yürümek oor Noorse Bokmål
yürümek
tr
Bacakları almaşık olarak hareket ettirerek bir yerden öbürüne gitmek, bacaklardan en az biri her an zemin ile temasta olacak şekilde.
Vertalings in die woordeboek Turks - Noorse Bokmål
gå
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
Fyren orket ikke å gå hele veien, så han tok bussen.
spasere
Pembroke beyaz bayrak tutun ve biz sadece burada yürüdü..
Pembroke holdt opp et hvitt flagg og vi spaserte bare rett inn.
løpe
Tutsa mı, bıraksa mı bilemedi,... tüm yolu o şekilde yürüdü.
Han visste ikke om han skulle holde, slippe eller løpe av garde med den.
rykke frem
Teğmen, açık bir niyetle üst bir subayın üzerine yürüyordu.
Løytnanten rykket frem mot en høyere offiser med klar intensjon!
Geskatte vertalings
Vertoon algoritmies gegenereerde vertalings
Soortgelyke frases
voorbeelde
Advanced filtering
Voorbeelde moet herlaai word.
İşaya’nın çağdaşı Mika şunu bildiriyor: “Hak olanı yapmak, ve merhameti sevmek, ve Allahınla alçak gönüllü olarak yürümekten başka RAB senden ne ister?”
Vi er to ynkelige personer, der længes efter gamle dagejw2019 jw2019
Benimle biraz yürümek ister misin?
Jeg synes at du er braOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Benden öncesinde yürümek için ı istemedim.
Du er i Marinen nåOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ve bunlar içerisinde beni en çok sarsan ve kalbimi kıran, Saraybosna'nın ana caddesinde yürümek oldu 20 yıl önce arkadaşım Aida'nın tankın geldiğini gördüğü bu yolda 12. 000 den fazla kırmızı sandalye vardı, boş ve bunların her biri kuşatma esnasında ölen bir kişiyi temsil ediyordu sadece Saraybosna'da, tüm Bosna'da değil ve şehrin bir ucundan büyük bir bölümüne kadar uzanıyordu ve benim için en acısı çocuklar için koyulan minik ufacık sandalyelerdi.
Smiskende, slimete kryp.QED QED
Benimle eve yürümek ister misin?
Er det noe du kan ordne?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Tabii, Yehova’yı seven herkes O’nun ismiyle yürümek ve taleplerini karşılamak ister.
La meg snakke med han førstjw2019 jw2019
(b) Doğruluk yolunda yürümek, cinsel ahlaksızlık tehlikesine karşı dikkatli davranmamızı nasıl sağlayabilir?
Han ser godt utjw2019 jw2019
Buradan St. Augustine'e yürümek birkaç günümüz alır ama en azından ufak da olsa bir şansımız olur.
Få den oversetteren tilbake, nåOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Evet, imanı sayesinde Hanok, Yehova’nın rehberliğinde yürümek ve O’nun hüküm mesajını Tanrı’dan korkmaz bir dünyaya ilan etmek üzere cesaret buldu.
Jeg hører du skal gifte degjw2019 jw2019
Senin yaptığın şeye yürümek denmez.
Undskyld, må jeg kysse dig?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Kahraman ya da suçlu olacağını bilmeden bayrak yakmak gibi mesela ya da gittiğin yerde ne bulacağını bilmediğin hâlde oraya 35 mil yürümek gibi.
De ba ikke om detteOpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Pavlus, Kolose’deki Hıristiyanların, ‘Yehova’yı tamamen memnun etmek ve layık tarzda yürümek üzere tüm hikmet ve ruhi idrak yeteneğini kazanmak için Tanrı’nın tam bilgisiyle dolmaları için’ dua etti.
Jeg tager mig af den derjw2019 jw2019
Kumda yalınayak yürümek zevkli olmasından öte, hem siz hem de ayaklarınız için daha iyi bir sağlığa doğru atılan adımların başlangıcı olabilir.
Hun dro for litt sidenjw2019 jw2019
Kutsal Kitapta ‘Tanrı’nın yolunda yürümek’ ifadesi O’na güvenmek, egemenliğini desteklemek ve rehberliğini izlemek anlamı taşır.
Hvordan står det til, doktor?jw2019 jw2019
Nihayetinde Zenobia ve oğlu esir alınmış ve onun Roma'daki zafer geçişi sırasından caddelerde yürümek zorunda bırakılmışlardı.
Vær glad du dukka og reddet knollenWikiMatrix WikiMatrix
Pavlus ‘Yehova’ya layık şekilde yürümek’ ve ‘kuvvetlenmek’ isteyenlerin ‘her iyi işte semere vermeye devam etmesi’ gerektiğini söyledi.—Koloseliler 1:10, 11.
Pæne mælkeorganer, Jessicajw2019 jw2019
İmanla yürümek, zor şartlar karşısında Tanrı’ya bel bağlayıp O’nun adımlarımızı yönlendireceğine ve ihtiyaçlarımızı karşılamak istediğine güvenmek anlamına gelir.
Jeg kan faen ikke bokse skjønner dujw2019 jw2019
Judaism—Practice and Belief adlı kitap şunları açıklıyor: “Besili ve kusursuz kurbanları seçmek, onların uzmanlarca incelenişini izlemek, üzerinden alevler çıkan mezbaha doğru kurbanlarla birlikte birkaç metre yürümek, kurbanları teslim etmek, başları üzerine ellerini koymak, murdarlığı ya da suçu itiraf etmek ya da başka bir şekilde hayvanı vakfetmek, boğazını kesmek ya da sadece hayvanı tutmak; her şey, kişiyi bunun son derece anlamlı ve huşu veren bir an olduğuna ikna ediyordu . . . .
Opp med deg, for helvete!jw2019 jw2019
CENNETİN DIŞINDA TANRIYLA YÜRÜMEK
De små kusinene- svømmer i dammenjw2019 jw2019
Yürümek iyi geliyor.
Du tror vel ikke at noen vil kjøpe det skrotet?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Yürümek Ömrü Uzatabilir
Spilte du noen gang med klubbtreneren, Bobby Slade?jw2019 jw2019
2 Fiziksel görüş fevkalade bir şey ise de, sadece onunla yürümek çok tehlikelidir.
Troddedu " Puff " var navnet på trylledragen?jw2019 jw2019
Gölgelerde aglr aglr yürümek
og forsøgt glemme altopensubtitles2 opensubtitles2
Ama bizi bu yolda yürümeğe davet eden bizzat Yehova Tanrı ve Mesih İsa’dır.
Deres manns ordrejw2019 jw2019
3, 4. (a) İsa Mesih’le aynı yolda yürümek için ne yapmamız gerekiyor?
Kanskje Frank ikke ønsker det?- Jeg vil ikke presse degjw2019 jw2019
201 sinne gevind in 4 ms. Hulle kom uit baie bronne en word nie nagegaan nie.