konuşmacı oor Russies

konuşmacı

Noun

Vertalings in die woordeboek Turks - Russies

оратор

[ ора́тор ]

naamwoord manlike

Tom kesinlikle güzel konuşan bir konuşmacı.
Том, несомненно, красноречивый оратор.

говорящий

[ говоря́щий ]

naamwoord manlike

Konuşmacı durakladı ve sonra tekrar konuşmaya devam etti.
Говорящий сделал паузу, а затем снова продолжил говорить.

носитель

[ носи́тель ]

naamwoord manlike

Bu denemeyi düzeltmeme yardımcı olabilecek bir yerli konuşmacı arıyorum.
Я ищу носителя языка, который помог бы мне исправить это сочинение.

докладчик · диктор · лектор

voorbeelde

Evimiz seyahat eden birçok konuşmacının ağırlandığı bir merkez haline gelmişti.
Наш дом всегда был открыт для разъездных служителей, выступавших с речами.

Tüm bu süre içinde, konuşmacıların ikisi de tek kelime etmedi.
За все это время оба собеседника не обменялись ни единым словом.

Konuşmanın bitişi ise konuşmacının kürsüden inmesidir.
Конец же речи — когда докладчик уходит со сцены.

Konuşmacı açık ve mantıklı bir şekilde, bugün bizi etkileyen temel sorunları tanımladı ve daha iyi bir yaşam sürme açısından Tanrısal öğretimin bize yardım edebileceği bazı alanları belirtti.
Он отчетливо и последовательно обозначил основные проблемы, с которыми мы сталкиваемся сегодня, и указал, каким образом божественное учение помогает вести лучшую жизнь.

Öyleyse, Yehova’yı seven ve kendi anlattıklarına inanan bir konuşmacı nasıl olur da konuşurken coşkusuz olabilir?
Но почему же тогда бывает так, что люди, которые любят Иегову и убеждены в истинности своих слов, говорят безо всякого воодушевления?

Bir konuşmacının söyledikleri ve onları söyleme tarzı dinleyicilerini derinden etkileyebilir.
Слова докладчика, а также то, как он говорит, могут оказать на слушателей большое влияние.

Dinlerken, konuşmacının kullandığı malzemeyi ve sunuş şeklini eleştirme gayesi gütmemeliyiz.
В нашу задачу не входит прослушивание содержания материала и его изложения выступающим с последующим высказыванием замечаний.

Konuşmacı şöyle dedi: Sayınızın çokluğuyla ve gençlere özgü sahip olduğunuz enerji ve ferahlık veren çabanızla “seherin bağrından doğan çiğ gibisiniz.”
Он сказал, что они сравниваются с «росой», потому что их много и их юношеское рвение освежает.

Tom iyi bir konuşmacı.
Том - хороший оратор.

Konuşmacı olarak sen daima “neden?” sorusunu cevaplandırabilmelisin.
Как выступающий ты всегда должен уметь ответить на вопрос «Почему?».

Kadınların çalışma perspektifleri, kıyafet reformu ve aile gibi konularda konuşmacı oldu.
Гилман стала докладчицей по таким темам, как женские взгляды на работу, реформы платья и семьи.

Yaşamım boyunca, tanıdığım Avrupa dil alanlarında böyle bir konuşmacıyla asla karşılaşmadım.
Такого оратора на моем веку никогда не было ни в одном из европейских языковых регионов, мне известных.

Bunun iyi konuşmacı olmakla ilgisi yok fiziksel ve duygusal olarak zarar vermek bu.
Можно не любить панибратства, а можно физически и морально унижать людей.

Öyleyse bu akşamki konuşmacımıza hoş geldin dememe yardımcı olabilirsiniz, Charlie'ye.
Так что, не могли бы вы ребята, помочь мне, поприветствовать наших новых участников.

Bir konuşmacının anahattının olması neden ihtiyatlı bir davranıştır?
Почему для выступающего план речи будет служить мерой предосторожности?

26 Benzer şekilde, her ne kadar bir konuşmacının ara sıra ellerini kürsüye (eğer varsa) koyması yanlış değilse de, kendisi muhakkak, tıpkı bir müjdecinin tarla hizmetinde kapının kenarına dayanmaması gerektiği gibi, devamlı olarak kürsüye dayanmayacaktır.
26 Так же, хотя то, что выступающий время от времени кладет руки на подставку для записей докладчика, если она есть, и не является чем-то неправильным, он, конечно же, не должен на нее опираться, как и возвещатель в проповедническом служении не должен прислоняться к дверному косяку.

Konuşmacıların da dediği gibi, bu gerçekten ürkütücü bir deneyim- bu seyircinin karşısında konuşmak gerçekten öyle.
Как уже говорили другие докладчики, это довольно трудная задача — особенно трудная задача — выступать перед этой аудиторией.

En iyi olmak için tüm vaktini yalnızca bir konuşmacı veya avukat olarak geçirmedi, ki bu performans alanı olurdu.
Чтобы стать великим, он не уделял всё свое время ораторству или праву, что было его зоной действия.

Konuşmacı mesajını dinleyicilere anlatamadı.
Лектор не смог донести свою идею до аудитории.

Konuşmacı:
Диктор:

Bail, sen tanıdığım en iyi konuşmacısın.
Бейл, вы лучший оратор, которого я знаю.

Chris son konuşmacının dinlediklerini birleştirmeye çalışmak için bir şansı olacağını söyledi, ve bu benim için inanılmaz.
Крис [ Андерсон ] сказал, что последний лектор имеет шанс подвести итог всему услышанному, и я должен сказать, что меня всё это поразило.

Oldukça iyi bir konuşmacı, değil mi?
Он такой хороший оратор, да?

Sonra konuşmacı, Tanrı’nın belirlediği yaşam yolunda yürümeye devam etme kararlılığını ifade eden bir karar sundu.
Затем он ознакомил присутствующих с текстом резолюции, выражающей нашу решимость и дальше следовать Божьим путем.

Bir konuşmacının akıcılığını geliştirmesi için neler tavsiye ediliyor?
Что предлагается делать выступающим для улучшения беглости речи?