agradar oor Turks

agradar

werkwoord

Dar placer; hacer feliz o dejar contento.

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

beğenmek

Verb

Encontrar atractivo.

Çekici bulmak.

Soortgelyke frases

agrado
zefa · zevk

me agradas
senden hoşlanıyorum

me agrada
senden hoşlanıyorum

voorbeelde

Por supuesto, no todos los jóvenes que procuran agradar a Jehová gozan de circunstancias familiares ideales.
Tabii ki, Yehova’yı memnun etmek isteyen her genç böyle ideal aile koşulları içinde yaşamıyor.

¡ A ella nunca le agradará tu rostro!
Seni asla zarif-yüz diye çağırmayacak!

Eso agradará a mi padre.
O, babamı memnun edecek.

Le agradará.
Onu seveceksin.

Quienes de verdad desean agradar al Creador deberían analizar con cuidado si lo que creen acerca de él es cierto.
Eğer Tanrı’yı hoşnut etmeye gerçekten ilgi duyuyorsak, O’nun hakkında inandıklarımızın doğruluğu üzerinde ciddi şekilde düşünmemiz gerekmez mi?

¿Mi nuevo yo te agradará más que mi antiguo yo?
Yeni ben eskisinin edemediğinin aksine seni mutlu edecek mi?

En estos últimos días, quien desee agradar a Jehová y obtener la vida eterna no puede darse el lujo de titubear a la hora de elegir entre el bien y el mal, entre la congregación de Dios y el mundo corrupto.
İçinde bulunduğumuz bu son günlerde Yehova’yı memnun etmek ve hayat kazanmak isteyenler, doğru ile yanlış arasında ve Tanrı’nın cemaatiyle bu yozlaşmış dünya arasında seçim yapmakta tereddüt etmemelidir.

Sonrían, como si les agradara ser parte de ella.
Yani gülümseyin, bu iyi ekibin üyesi olduğunuzdan gururlu durun!

Ciertamente sería una gran insensatez temblar ante los hombres, tratar de agradar a los hombres mientras se desagrada al Creador Todopoderoso.
Kadiri Mutlak Yaratıcı’yı memnun etmeyerek insanları memnun etmeye çalışmak ve onların önünde titremek, gerçekten büyük hikmetsizlik olur.

Llevo toda la vida intentando agradar a todo el mundo y al final siempre hay alguien descontento.
Hayatım boyunca herkesin her şeyine yetmeye çalıştım ve nedense, birisi hep hayal kırıklığına uğradı.

No les agradarás a mis padres
Ailem seni sevmez

Era perfectamente natural que me agradaras.
Bu doğal bir şey, seni seviyorum.

A veces actuo así para agradar.
Bazen kendimi sevdirmek için öyle davranırım.

Tenga la seguridad de que le agradará lo que descubra.
Öğreneceklerimizden zevk alacağınızdan emin olabilirsiniz.

No me agradará si lo haces.
Bunu yapman hoşuma gitmez.

Lo que motiva principalmente a los verdaderos cristianos de la actualidad es el deseo de agradar a Jehová, no de enriquecerse.
Günümüzde İsa’nın gerçek takipçilerini yönlendiren etken zengin olma arzusu değil, Yehova’yı memnun etme arzusudur.

Ese chico de Virginia Tech sólo intentaba agradar a sus estrictos padres koreanos
O Virginialı çocuk sadece Koreli ailesini memnun etmeye çalışıyordu.

¿Qué nos ayudará a entender todo lo que necesitamos saber para agradar a Jehová?
Gökteki Babamızı memnun etmek için gereken ‘her şeyi anlamamıza’ ne yardım edecek?

¿Qué tenemos que hacer para agradar a Dios?
Tanrı’yı Memnun Etmek İçin Neler Yapmalıyız?

De igual modo, los que hoy en día desean agradar al Dios vivo tienen que guardarse firmemente de ofrecer incienso en los funerales, y alimento o bebida en las capillas familiares o públicas, así como de otras clases de idolatría.
Benzer şekilde bugün de, yaşayan Tanrı’yı memnun etmek isteyenler diğer putperestliklere olduğu kadar cenazelerde buhur takdim etmeye, ailevi veya umumi sunaklar önünde yiyecek veya içecekler arz etmeye karşı kesin duruş almalıdırlar.

Usted tiene que diferenciarse del mundo de otras maneras, también, si verdaderamente quiere agradar a Jehová.
Gerçekten Yehova’yı memnun etmek istediğiniz takdirde başka yönlerden de dünyadan farklı olmanız gereklidir.

(Éxodo 4:24-26.) Pero hay más en juego que agradar a un hombre imperfecto.
(Çıkış 4:24-26) Bunun kapsamına, nakâmil bir erkeği memnun etmekten daha fazla şey girer.

Me peino así, para agradar en la Universidad.
Saçımı da sırf okul yönetimini memnun etmek için bu şekilde yaptırıyorum.

No obstante, al igual que Job, han mostrado amor a Dios y han practicado la justicia. (Ezequiel 14:14, 20.) También han salido de estas pruebas resueltos a agradar a Jehová, fortalecidos para predicar con denuedo y llenos de esperanza verdadera.
(Hezekiel 14:14, 20) Onlar da geçirdikleri denemelerden, Yehova’yı memnun etmeye kararlı, cesur bir şahitlikte bulunmak üzere güçlendirilmiş ve gerçek ümitle dolu olarak çıktılar.

Para agradar a Jehová, debemos aprender a amar a todas las personas (1 Juan 3:11, 12).
Yehova’yı memnun etmek için tüm insanları sevmeyi öğrenmemiz gerekir (1. Yuhanna 3:11, 12).