İLAHİ oor Arabies

İLAHİ

Vertalings in die woordeboek Turks - Arabies

الهی

(Ar. ilāh ve nispet eki -і ile ilāhі) 1. Dînî duyguları dile getiren beste: Yortularda okunacak ilâhîler prova ediliyordu (Reşat N. Güntekin). 2. İslâm dininde Allah’a, Peygamber’e ve mânevî büyüklere karşı duyulan aşkı, tarîkat esaslarını ve âdâbını, dînî heyecanları, duâ ve yalvarmaları dile getiren ve besteyle okunan manzûme: “Ramazan ilâhîsi.” “Zikir ilâhîsi.” Türkçe ilâhîler okuyorlardı (Rûşen E. Ünaydın). Binlerce ağızdan bir ilâhî gibi engin / Sesler denizin ufkunu uçtan uca sardı (Yahyâ Kemal). Güzel sesli müezzinler ve ilâhîcilerin de iştirâkıyle sabâdan, bestenigârdan, hicaz ve acemaşîrandan ilâhîler okunur (Sâmiha Ayverdi).

ilahi

Vertalings in die woordeboek Turks - Arabies

سماوي

Adjective Noun

Bu çocuklar ilahi kimliklerini anlıyorlar ve Cennetteki Baba’nın onlar için olan sevgisini hissederek O’nun isteklerine itaat etmeye çalışıyorlar.
يفهم هؤلاء الأطفال هويتهم الإلهية ويشعرون بحب الآب السماوي لهم ويسعون كي يفعلوا مشيئته.

الهی

(Ar. ilāh’tan ilāhі “benim tanrım”) 1. “Ey benim Allah’ım” anlamında Allah’a hitap sözü: İlâhî! Kabul senden, red senden. İlâhî! Şifâ senden derd senden (...) İlâhî! Gönlüm oduna ne yaktın ise ol kokar. İlâhî! Vücûdum bahçesinde ne diktin ise ol biter (Sinan Paşa). Aczim sana karşı ilâhî (Muallim Nâci). Rûhumun senden ilâhî şudur ancak emeli / Değmesin mâbedimin göğsüne nâmahrem eli (Mehmet Âkif). 2. “Ne tuhaf, hay Allah” anlamında hayret veya hafif sitem bildirir: “İlâhî çocuk, bunu da nereden çıkardın?” İlâhî İbrâhim Efendi, bula bula bunu bulmuş da odasına almış diye hayıflanır dururdu (Sâmiha Ayverdi).

تَرْتيل

Peder, tek dilediğim idamdan önce, Matt için bir ilahi okumak.
وخبرة طويلة كل ما أطلبه هو عزف ترتيلة لماثيو قبل اعدامه

رَوْحَانِيّ

مَزْمُور

Mukaddes Kitaplarımızda 119. Mezmur’da kayıtlı olan ilahi, yazarın Yehova’nın kanun, hatırlatma, yasa, emir ve hükümleri hakkındaki duygularını gösterir.
تنقل الترنيمة الجميلة المدونة في المزمور ١١٩ في كتبنا المقدسة مشاعر المرنم الملهم تجاه شرائع يهوه، مذكراته، اوامره، وصاياه، وأحكامه.

İlahi

Vertalings in die woordeboek Turks - Arabies

الهی

(Ar. ilāh ve nispet eki -і ile ilāhі) 1. Allah’la ilgili, Allah’a âit, Allah’a has, Allah’tan gelen, Tanrısal: “İlâhî lutuf.” “İlâhî tecellî.” “Binâ-yı ilâhî: Allah yapısı, insan.” Allah’ın kitabında ve Peygamber’in sünnetinde gelmiş olan ilâhî hükümler gibi... (Kâtip Çelebi’den Seç.). İlâhî, mânevî bir zevke varmış gibiydi (Ömer Seyfeddin). Belki ilâhî aşkta kendini kaybettikçe hayâtı ve insanı bulur (Ahmet H. Tanpınar). 2. mec. Olağanüstü, mükemmel: Kimi gökten kimi yerden üşüşüp her kapıya / Giriyor birbiri ardınca ilâhî yapıya (Yahyâ Kemal). Ovanın yeşili, göğün mâvisi / Ve mîmârîlerin en ilâhîsi (Ahmet H. Tanpınar – Ö.T.S.).

ترتيل

Noun

İlahi Okuma'nın büyük ödülünü kazanmıştım.
جأت الآول في ترتيل و تجويد القرأن