faire semblant oor Turks

faire semblant

werkwoord

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

yalandan yapmak

voorbeelde

Tu n'as pas à faire semblant de vouloir être ici.
Burada olmak istiyormuş gibi davranmana gerek.

On va faire semblant ou pour de vrai?
Yapıyor gibi mi yapacağız yoksa gerçekten mi yapacağız?

Faire semblant de connaitre la psychologie humaine.
İnsan ruhundan biraz anladığımı düşün.

Tu n'as plus à faire semblant d'être mon amie.
Artık arkadaşımmışsın gibi davranmana gerek yok.

Nous devons faire semblant de nous apprécier.
Birbirimizi seviyormuşuz gibi davranmamız gerek.

Je comprenais que je n’étais pas la seule à faire semblant.
Burada rol yapanın sadece ben olmadığımı fark ediyordum.

Tu pourrais au moins faire semblant d'avoir peur?
En azından korkmuş gibi yapamaz mısın?

Pas besoin de faire semblant avec les codes Culper.
Benimle Colper kodları ile konuşmana gerek yok.

Bien que licencié, il continue à préparer son déjeuner... à mettre son uniforme, à faire semblant de travailler.
İşten atıldığı halde karavanasını yapıyor iş elbiseleriyle, işe gider gibi yapıyordu.

Faire semblant d'être une vraie famille n'est pas dans l'intérêt des enfants.
Çocukların ihtiyacının, mutlu bir aileymiş gibi davranmamız olduğunu sanmıyorum.

Ceux qui savent veulent qu'on continue de faire semblant.
Bilenler rol yapmaya devam etmemizi istiyorlar.

Je ne suis pas généticien, je ne vais donc pas faire semblant de comprendre la génétique.
Kalıtım bilimci olmadığım için, genetikle ilgili her şeyi anlıyormuş gibi yapmayacağım.

Tu pourrais peut-être faire semblant?
Değiştirmiş gibi yapabilir misin?

Je vais faire semblant d'aller aux toilettes, et vous allez voir si elles me regardent.
Bak ne diyeceğim, tuvalete gidermiş gibi yapacağım, siz de beni kesip kesmediklerine bakın.

Pour être en couple, il faut faire semblant d'être quelqu'un d'autre.
Anlıyorum, bir ilişki kurmak için başka biri gibi davranmak lazım.

Pourquoi faire semblant d'être quelqu'un d'autre?
Başka biriymişsin gibi mi yapman gerekiyor?

On va faire semblant d'être à l'embouchure de la zone de quarantaine.
Quarantine Körfezinde olduğumuzu düşündüreceğiz.

On devrait peut-être arrêter de faire semblant.
Pekâlâ, belki de rol yapmayı bırakmalıyız.

Maintenant je dois faire semblant d'aimer tout le monde ici.
Şimdi sevdiğin herkes gibi davranmam lazım.

Elle n'avait pas changé, elle en avait juste marre de faire semblant.
Doğrusu, o aslında değişmedi, sadece rol yapmaktan yoruldu.

Vous aimez vous moquer des gens, faire semblant d'être Helen Keller?
İnsanlarla dalga geçip, Helen Keller taklidi yapmak hoşuna mı gidiyor?

Faire semblant d’être une chose, un récipient provisoire pour de l’eau sale ?
Bir ‘nesne’ olmak, kirli su toplanacak geçici bir kap mı?

Faire semblant d'être handicapé, je trouve ça au-dessous de tout.
Özürlü numarası yapmak, senin için bile aşağılık bir şey.

Je ne veux plus faire semblant.
Rol yapmaktan yoruldum.

Parfois, porter cet uniforme, signifie que tu dois faire semblant de ne pas voir, OK?
Bazen üniforma giymek görmezden gelmeyi gerektirir, tamam mı?