il s'avère que oor Turks

il s'avère que

[Introduit un fait qui est le locuteur vient de découvrir.]

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

meğer

[Introduit un fait qui est le locuteur vient de découvrir.]

[Konuşmacının yeni farkına vardığı bir olguyu sunmak için kullanılır.]

voorbeelde

Il s'avère que cela correspond vraiment très bien à l'histoire géologique.
Bu iki dönemin, jeolojik tarih ile de çok güzel örtüştüğü ortaya çıktı.

Il s'avère que la société de Crawford ne se limite pad à fabriquer de l'avionique.
Yani Crawford'un şirketi sadece havacılık elektroniği işinde değil.

Il s'avère que la réaction a été... plus importante que je ne l'espérais.
Şöyle ki, aslında bu ilgi-- Beklentimin çok üstünde oldu.

C'est un peu plus dur quand il s'avère que c'est ta propre fille.
Yüce kendi kızın çıkınca biraz zor oluyordur herhalde.

Il s'avère que j'ai été béni d'une très grosse queue.
Tanrı bana büyük bir alet bahşetmiş.

Il s'avère que cela signifie plutôt "Nous ne voulons rien à voir avec votre film."
Aslında anlamı gerçekte "Filminizin hiçbir şeyi ile alakalı olmak istemiyoruz" imiş.

Il s'avère que... tu es le génie des génies.
AnlaşıIan sen ineğin ineğiymişsin.

Il s'avère que je suis ta patronne.
Ben senin patronunum.

Il s'avère que tu avais raison à propos de nous...
Bunca zamandır hakkımızda haklı olduğun ortaya çıktı.

Il s'avère que je suis cool en train.
Bu tren beni havalı yaptı.

Il s'avère que 90 pour cent de l'intellect océanographique dans ce pays réside dans 12 universités.
Ortaya çıkıyor ki ülkemizdeki oşinografik aklın yüzde 90 ́ı 12 tane üniversitemizde.

Et bien il s'avère que le nom qu'elle a donné pourrait bien être une piste.
Bize verdiği isim iyi bir ipucu gibi görünüyor.

Et il s'avère que je me voilais la face.
Görünüşe göre, tüm bu zaman zarfında kendimi kandırıp duruyormuşum.

Il s'avère que le saignement était causé par la fracture du bassin.
Ortaya çıktı ki, kanamaya neden olan leğen kemiğinin kırık olmasıymış.

Il s'avère que le sang de Sara a été dilué.
Görünüşe göre Sara'nın kanı seyreltilmiş.

Il s'avère que le niveau d'originalité est trop bas.
Sonuçta yeni standartların düşük olması yüzünden.

Il s'avère que le crime dont vous avez été témoin s'est réellement passé.
Aslında tanık olduğun cinayet gerçekten olmuş.

Alors il s'avère que notre madame Wagner est en fait un ancienne escroc. Du nom de Vanessa Hansen.
Bizim Bayan Wagner, Vanessa Hansen adında eski bir mahkummuş meğer.

Il s'avère que l'ADN appartient à vrai auteur de romans policiers
DNA, gerçek cinayetleri yazan bir yazara aitmiş.

Il lui faut une greffe de moëlle osseuse, et il s'avère que je suis incompatible.
İlik nakline ihtiyacı var ama benim iliğim uygun değil.

Il s'avère que je reviens tout juste de Tokyo.
Tesadüfe bak ki ben de Tokyo'dan dönüyorum.

Il s'avère que l'intrus en question était en fait l'ex-employée de la Maison Blanche, Olivia Pope. "
Buradaki tek davetsiz misafir eski Beyaz Saray çalışanı Olivia Pope. "

Il s'avère que ce n'est pas lui qui vous a fait retourner en cuisine
Seni mutfağa sokmak onun fikri değilmiş meğer.

Mme Crusoe, il s'avère que l'investissement de votre mari n'a pas entièrement couvert ses dettes.
Bayan Crusoe, kocanızın yatırımlarının, borçlarını kapatmaya yetmediği ortaya çıktı.

Il s'avère, que son ancienne équipe le paye toujours.
Eski takımı ona hâlâ para veriyormuş.