dež oor Turks

dež

Padavine v obliki tekočih vodnih kapljic, ki imajo premer večji od 0.5 milimetra.

Vertalings in die woordeboek Sloweens - Turks

yağmur

naamwoord

Padavine v obliki tekočih vodnih kapljic, ki imajo premer večji od 0.5 milimetra.

0.5 milimetreden büyük su damlaları şeklinde olan yağış.

Recimo, da sva bili na pravem mestu ob pravem času med zadnjim meteorskih dežjem.
Son meteor yağmuru sırasında, doğru zamanda doğru yerdeydik diyelim.

baran

naamwoord

yağış

naamwoord

Po tem sporočilu nam bo Javier povedal, če bodo vaše petunije za vikend doživele dež.
Bu mesajın ardından, Javier bize sizin petunyalarınızın bu hafta sonu yağış alıp almayacağını söyleyecek.

sel

naamwoord

O, nocoj bodo v Harlemu solze lile kot dež.
Oh, bu gece Harlem'de gözyaşları sel olup akacak.

Dež

Vertalings in die woordeboek Sloweens - Turks

Yağmur

eienaam

Dež, poplave in močan veter bi takšno zgradbo hitro porušili.
Yağmur, seller ve şiddetli rüzgârlar böyle bir yapının ömrünü çok kısaltırdı.

Soortgelyke frases

kisel dež
asit yağmuru

Kisli dež
asit yağmuru

kisli dež
asit yağmuru

voorbeelde

Te je ujel dež?
Yağmura mı yakalandın?

Obraze jim je prekrila mistična alkimija solz in dežja.
Yüzlerinde gözyaşı ve yağmur damlalarının mistik bir karışımı vardı.

Takoj, ko dež preneha, splezam iz tega jarka in pridem.
Yağmur durduğunda, bu bataklıktan çıkıp yola koyulacağım.

V dež se spreminja.
Yağmura dönüyor.

Le ne morem ugotoviti, zakaj dež povzroča nočne more.
Anlayamadığım şey, neden yağmur kâbus görmeye sebep oluyor.

Saj je samo dež.
Yağmur işte.

Ker pluie je dež.
Parapluie çünkü pluie yağmur demek.

V Bibliji ne piše, ali je pri tem šlo za pomoč angelov, za meteorski dež, ki so ga Siserovi vedeževalci imeli za znamenje nesreče, ali pa morda za astrološke napovedi, namenjene Siseru, ki so se izkazale za napačne.
Mukaddes Kitapta bu sözlerle meleklerin yardımı mı, Sisera’nın bilge adamlarının uğursuzluk olarak yorumladığı göktaşı yağmuru mu, yoksa Sisera için bakılan doğru çıkmayan yıldız falları mı kastedilir açıklanmaz.

V njej se več kot stokrat pojavljajo hebrejske in grške besede za dež.
Yağmur için kullanılan İbranice ve Yunanca sözcükler Kutsal Kitapta yüzden fazla kez geçer.

Jehova prijazno »veleva solncu svojemu, da vzhaja nad hudobnimi in dobrimi, in daje dež pravičnim in nepravičnim«.
Yehova iyilikle “güneşini kötülerin ve iyilerin üzerine doğdurur; ve salih olanlar ile olmıyanların üzerine yağmur yağdırır.”

Zaradi obilnega dežja v tem letnem času je bila struga še pred nekaj minutami polna vode.
Yılın bu mevsiminde çok yağmur yağdığından birkaç dakika öncesine kadar nehir taşacak kadar kabarmış durumdaydı.

Na spodnji strani skalnega previsa gradita blatno gnezdo, kjer bo varno pred dežjem.
Kayanın altına çamurdan yaptıkları... bu yuva, yağmurdan korunacak.

No, dež je prišel z izdajo Prevoda novi svet v congijščini.«
Oysa Tsonga dilinde Yeni Dünya Çevirisi’nin çıkmasıyla ferahlatıcı yağmurlar yağmaya başladı.”

Recimo, da sva bili na pravem mestu ob pravem času med zadnjim meteorskih dežjem.
Son meteor yağmuru sırasında, doğru zamanda doğru yerdeydik diyelim.

Mesta rastejo kot gobe po dežju.
Ahtapot kolları gibi olan şehirlerimiz, mantar gibi ürüyor.

To ni meteorski dež, to je pogreb.
Meteor yağmuru değil bu; cenaze.

V dež ju ni preveč koristen
Bu beni yağmurdan nasıl koruyacak?

Najti moraš nekoga, s komer boš lahko dva tedna v majhnem apartmaju v Montauku, v dežju, in si ga ne želela ubiti.
Montauk'ta yağmurda, dar bir devre mülkte 2 hafta geçirebileceğin ama yine de öldürmek istemeyeceğin birini bulmalısın.

Če bo slučajno dež.
Yağmur yağarsa diye.

Velike posode zberejo več dežja od majhnih.
Ne de olsa büyük kovalar küçük olanlardan daha çok yağmur toplar.

Dež je malo umiril razmere.
Yağmur ortalığı sakinleştirmişe benziyor.

Na primer, eno Sveto pismo je povozil avtomobil, drugo je čez noč ostalo na dežju, spet tretje pa so zalile vode orkana.
Örneğin, biri arabayla ezildi, bir diğeri gece boyunca yağmur altında unutuldu, başka bir kitap da kasırgada sel sularına gömüldü.

Ali ne bi, če bi napovedal dež, s seboj vzeli dežnika?
Eğer bu kişi yağmur yağacağını söyleseydi yanınıza şemsiye almaz mıydınız?

Tri tedne nismo spali, ni bilo konca dež ja, ni bilo konca smrti
Uykusuz üç hafta sonu gelmez yağmur... sonsuz ölüm

Ni dežja.
Hiç yağmur yağmıyor.