baba oor Deens

baba

/bɑˈbɑ/ naamwoord

Bir geminin güvertesine tutturulmuş, geminin halatlarının bağlandığı, sağlam, madeni veya tahta dikey direk.

Vertalings in die woordeboek Turks - Deens

fader

naamwoord algemene, w

Döndüğümde bir de baktım evim yıkılmış, babam öldürülmüş.
Jeg kommer tilbage og ser mit hjem ødelagt og min fader myrdet.

far

naamwoord algemene, w

Odana git ve baban eve gelinceye kadar orada kal.
Gå ind på dit værelse og bliv der til far kommer hjem.

Baba

Baba (Albüm)

Vertalings in die woordeboek Turks - Deens

The Godfather

Baba (film, 1972)

Ziva, tuvaletimde bantlı bir silah var. " Baba " tarzında.
Ziva, der er en pistol tapet til mit toilet som i " The Godfather ".

far

naamwoord

Babam Boston'a taşındığında benim şimdi olduğum aynı yaştaydı.
Min far var lige så gammel som jeg er nu, da han flyttede til Boston.

Soortgelyke frases

büyük baba
bedstefader · bedstefar

vaftiz baba
fadder · gudfader · gudfar

noel baba
julemanden

üvey baba
stedfar

ana baba
forælder

Babalar Günü
Fars dag

Baba II
The Godfather: Part II

Babamın Vücudunu Geri Verin: Minik Bir Eskimonun Anıları
Minik Wallace

Baba III
The Godfather: Part III

voorbeelde

İsa’nın takipçisi bir ailede ana-baba, çocuklarını anlamadıkları ya da merak ettikleri şeyleri sormaya teşvik ederek iletişimi açık tutmak için çaba gösteriyor.
I én kristen familie forsøger forældrene for eksempel at fremme en åben kommunikation ved at opfordre børnene til at stille spørgsmål om det de ikke forstår, eller det der optager dem.

Benimle gurur duymalısın baba.
Du burde være stolt, far.

Anne baba ile büyükanne ve büyükbabalara nasıl onur verebiliriz?
Hvordan kan vi ære vore forældre og bedsteforældre?

Hiçbir şey olduğu yok, baba.
Der skete ingenting, far.

Baba, telefonun deli gibi titriyor.
Far, din telefon har ringet som en gal.

diye sordu bu odadan kurtulacağına sevinen baba
spurgte faderen, glad ved at kunne slippe bort.

Bu kitabın 7. babında “dört büyük canavar”la ilgili canlı bir anlatım yer alıyor; bunlar, aslan, ayı, kaplan ve büyük demir dişleri olan korkunç bir canavardır.
Kapitel 7 har en levende beskrivelse af „fire store dyr“ — en løve, en bjørn, en leopard og et frygtindgydende dyr med store tænder af jern.

Baba, anne, kolyeleriniz.
Far, mor, jeres halskæder.

Baba, sana erkeklerin dünyanın yarısını oluşturduğunu hatırlatmama izin ver. başkalarını bulurum
Far, lad mig minde dig om, at fyre er halvdelen af verden, og jeg vil finde andre

Markkula Jobs için baba figürü olacaktı.
Markkula skulle blive en faderskikkelse for Jobs.

Sen iyi bir babasın, ama bazen de kötüsün.
Du er en god far, men nogengange en dum far.

Noel Baba bunu neden yapmak istediğini biliyor ama Noel Baba ayrıca bunun yanlış yol olduğunu da biliyor.
Santa ved hvorfor du vil gøre dette, men Santa ved også det er det forkerte.

Baba, One- Eyed- Jacks' i biliyorum
Far, kendte du til One- Eyed Jack' s?

Ne var baba?
Hvad så, Far?

Senin babasını seven bir kız olduğunu ve benim de iyi bir baba olduğumu varsayalım.
Lad os lade som om at du er en kærlig datter... og jeg er en god fader.

Ben iyi bir babayım.
Jeg er en god far!

İyi geceler baba.
God nat, far.

Baba, hemen şu köşede.
Far, det er lige omkring hjørnet.

Örneğin Lazar’ı diriltmeden önce “İsa gözlerini göğe dikerek, ‘Baba, beni dinlediğin için Sana şükrederim’ dedi.
For eksempel fortælles det om ham at han inden han oprejste Lazarus, „løftede sine øjne mod himmelen og sagde: ’Fader, jeg takker dig fordi du har hørt mig.

Baba, bunu yapamazsın!
Far, nej.

Onlara çok küçük yaştan beri Hıristiyan terbiyesi vermeğe çalışmış olan baba şunları söyledi: “Bana şimdi baştan başlama fırsatı verilseydi, aile Mukaddes Kitap tetkiklerini daha muntazam yapardım . . . .
Faderen, som havde givet dem en kristen opdragelse lige fra de var spædbørn, indrømmer: „Hvis jeg kunne gøre det om igen, ville jeg sørge for et mere regelmæssigt familiebibelstudium.

(Eyub 29:4) Eyub nasıl ‘düşkünü kurtardığını, adaleti giyindiğini ve yoksullar için baba olduğunu’ anlatırken övünmüyordu.
(Job 29:4) Job pralede ikke da han berettede om hvordan han havde ’reddet den nødstedte, iført sig retfærdighed, og været fader for de fattige’.

Aman Tanrım, baba!
Åh Gud, far!

Saol Baba..
Tak, far.

Televizyon izliyoruz, baba.
Vi ser bare tv, pops.