sème oor Turks

sème

werkwoord, naamwoord manlike

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

anlambirimcik

Soortgelyke frases

qui sème le vent, récolte la tempête
rüzgar eken fırtına biçer

sème spécifique
özgül anlambirimcik

qui sème le vent récolte la tempête
Rüzgâr eken fırtına biçer. · ektiğini biçmek

récolter ce qu’on a semé
ektiğini biçmek

clair-semé
kılesömi

semer
ekmek · saçmak · serpiştirmek · serpmek · tohum ekmek · yaymak

Sema
Sema

voorbeelde

Parce qu'un type sème la pagaille dans une terre lointaine?
Niye, uzak diyarlardan tanıdığın bir adam... bela arıyor diye mi?

Un jardinier prépare peut-être la terre, sème ses graines et entretient soigneusement les plantes, mais c’est finalement grâce au merveilleux pouvoir créateur de Dieu qu’elles poussent (Genèse 1:11, 12, 29).
Bir bahçıvan toprağını hazırlayabilir, tohumunu ekebilir ve bitkilerine özenle bakabilir, fakat sonuçta büyüme Tanrı’nın fevkalade yaratıcı gücünden dolayı gerçekleşir.

Il sème une fausse piste...
Sahte bir iz bıraktı.

Ne pourrait-on pas envisager qu’elle sème de fausses preuves et travaille activement à répandre ainsi l’obscurité ?
Sahte deliller yayıp ortalığı bulandırıyor ve bu şekilde aktif olarak çalışıyor olamaz mı?""

Qui sème le vent, récolte la tempête
Ektiğini biçeceksin, Allahsız herif!

Gagne l'argent, sème tes graines créatives et reviens.
Paranı kazanırsın, yaratıcı hevesini alırsın, sonra da geri dönersin.

L’avidité sème la faim et la mort
Açlar ve Ölenler

On était sur la liste noire car l'industrie ne voulait pas qu'on sème le trouble.
Sürekli kara listeye alınıyorduk çünkü sanırım sanayi geminin sallanmasını pek istemiyordu.

Si un homme sème en vue de la chair, explique Paul, il moissonnera de sa chair la corruption.
Pavlus’un anlattığı gibi, eğer bir kimse bedene ekerse, bedende çürüme biçecekti.

On récolte ce qu'on sème.
Eden bulur.

Tu sèmes des poils de couilles partout.
Odamın içindeki hava akımını bokun ele geçirdi resmen.

Mais la plupart du temps, on récolte ce que l' on sème
ama çoğunlukla, gördüğünüz neyse onu alırsınız

Une espèce agressive, invasive, qui menace le milieu local, et sème la destruction dans son sillage.
Yerel habitatını it eden agresif, işgalci bir türdür. Ardında daima yıkım bırakır.

Si, malgré cela, celui-ci s’entête dans une attitude qui sème le trouble et qui risque de se répandre, ils jugeront peut-être nécessaire de mettre en garde la congrégation.
Eğer çabaları başarısız kalır ve o kişi, başkalarına bulaşma ihtimali olan rahatsız edici davranışlarda bulunmaya ısrarla devam ederse, cemaatin tehlikeye karşı uyarılması gerektiğine karar verebilirler.

L’une d’elles est le principe de causalité, que la Bible formule ainsi : “ Ce qu’un homme sème, cela il le moissonnera aussi.
Bunlardan biri neden-sonuç yasasıdır; Mukaddes Kitap bunu şöyle dile getirir: “Bir adam ne ekerse, onu biçer.”

Peter m'a dit de garder le contrôle de la famille, et maintenant Alicia sème le trouble dans une affaire néfaste pour la campagne.
Peter'in bana aileye bir fırsat tanımam gerektiğini söylediğini biliyorsun,... ama kampanya için kazancı olmayan konuda Alicia'yı ortalığı karıştırırken bulduk.

Un rien sème la panique à bord.
Bir gemiyi hayalet yapmanın kolay yolu.

Qui sème le vent, récolte la tempête.
Ne ekersen onu biçersin.

Quoi que ce soit, ça sème la panique.
Bakın, o her ne ise paniğe sebep oluyor.

En effet, “celui qui sème largement, moissonnera aussi largement”.
(Süleymanın Meselleri 3:9, 10) Gerçekten de, “bol eken bol da biçer.”

La dernière chose dont j'ai besoin avec la disparition d'Audrey c'est que le trouble de quelqu'un sème la panique.
Audrey kayıpken birinin sorununun paniğe yol açması ihtiyacım olan son şey.

Pour citer Paul, “ ce qu’un homme sème, cela il le moissonnera aussi ”.
Pavlus “bir adam ne ekerse, onu biçer” dedi.

Je sème la peur, la terreur chez ceux qui veulent me faire taire, ceux qui veulent tous vous faire taire!
Beni susturmak isteyen insanlara, terör aşılıyorum hepinizi susturmak, isteyen insanlara...

Tu sèmes le désordre
Herşeyi boka çeviriyorsun

On récolte ce que l'on sème.
" Ne ekersen, onu biçersin! "